Lüks tasarımlarıyla tanınan Lidia Bersani, bu kez sadece kadınlara özel bir yat tasarladı. Lüks yatta kadınlar için her şey var!
Ünlü tasarımcı Lidia Bersani, Business İnsider'e yaptığı açıklamada, altın ve fildişi detaylarla yatı daha kadınsı bir hale getirdiğini söyledi.
Yatta, kadınlar için spa odası, güzellik merkezi, jakuzi, kütüphane ve tiyatro salonu yer alacak. Asla bilardo masası ya da bira fıçıları olmayacak.
Geminin geri kalan alanlarında değerli taşlar, kristal avizeler kullanılıyor...
Sayfalar
- Ana Sayfa
- Gezilecek Yerler
- Bodrum Otelleri
- Alaçatı Otelleri
- Fethiye Otelleri
- Çeşme Otelleri
- Marmaris Otelleri
- Kaş Otelleri
- Alanya Otelleri
- Balayı Otelleri
- Ayvalık Otelleri
- Bungalov Otelleri
- Butik Oteller
- Dalyan Otelleri
- Datça Oteller
- Göcek Otelleri
- Kapadokya Otelleri
- Kuşadası Otelleri
- Yalıkavak Otelleri
- Karadeniz Otelleri
- Kemer Otelleri
- İstanbul Otelleri
- Termal Oteller
- Antalya Oteller
- Diğer Oteller
- İzmir Otelleri
4 Mayıs 2015 Pazartesi
Sakallı erkeklere kötü haber!
Son yıllarda giderek yaygınlaşan sakal modasına siz de uyduysanız, bu haberi okunmanızda fayda var.
Hürriyet'in haberine göre; Zira mikrobiyologların yaptığı son araştırmalar, sakalın tuvaletten daha fazla bakteri tutabildiğini ortaya koydu.
ABD'deki Quest Diagnostics şirketinden Dr. John Golobic'in yaptığı çalışma kapsamında, çok sayıda insan sakalında bakteri araştırması yapıldı.
Bazı sakallarda normal seviyede bakteri bulunurken, bazılarında ise tuvaletlerden daha fazla bakteriye rastlandı.
Araştırmanın sonucunu "Kolay kolay şaşıran biri değilimdir. Ama buna şaşırdım" sözleriyle yorumlayan Dr. Golobic, bakterilere karşı yapmanız gerekenleri ise "elinizi, yüzünüzü iyice yıkamak, bıyığınızı burmamak ve sakalınızla oynamamak" olarak sıraladı.
Dr. Golobic, "Ellerinizi mümkün mertebe yüzünüzden çekin" ifadesini kullandı.
Hürriyet'in haberine göre; Zira mikrobiyologların yaptığı son araştırmalar, sakalın tuvaletten daha fazla bakteri tutabildiğini ortaya koydu.
ABD'deki Quest Diagnostics şirketinden Dr. John Golobic'in yaptığı çalışma kapsamında, çok sayıda insan sakalında bakteri araştırması yapıldı.
Bazı sakallarda normal seviyede bakteri bulunurken, bazılarında ise tuvaletlerden daha fazla bakteriye rastlandı.
Araştırmanın sonucunu "Kolay kolay şaşıran biri değilimdir. Ama buna şaşırdım" sözleriyle yorumlayan Dr. Golobic, bakterilere karşı yapmanız gerekenleri ise "elinizi, yüzünüzü iyice yıkamak, bıyığınızı burmamak ve sakalınızla oynamamak" olarak sıraladı.
Dr. Golobic, "Ellerinizi mümkün mertebe yüzünüzden çekin" ifadesini kullandı.
O bebeği Kate Middleton doğurmadı mı?
İngiltere kraliyet ailesinin en gözde çifti Kate Middleton ve Prens William dünyanın merakla beklediği kızlarını kucakladı. İlk anda tüm dünyada büyük bir coşku yaşansa da sonradan tuhaf söylentiler ortala atılmaya başlandı.
Bunlar arasında en yaygın olanı da Kate Middleton'ın "sahte doğum" yaptığı yolundaki söylenti oldu. Söylentinin ortaya çıkmasının nedeni ise Kate Middleton'ın görüntüsü. Rusya'da yayınlanan Komsomolskaya Pravra gazetesinin iddiasına göre Düşes aslında Cumartesi günü değil birkaç gün önce minik prensesi doğurdu. Ancak doğum Cumartesi günü açıklandı. Gazete bu iddiasını da bazı kadınlardan aldığı yorumlarla desteklemeye çalıştı.Gazeteye konuşan birçok Rus kadın, "Bir anne doğum yaptıktan beş saat sonra bu kadar güzel ve sağlıklı görünemez" dedi. Bu kadınlar minik prensesin yeni doğmuş bir çocuğu benzemediğini de sözlerine ekledi. Rus gazetesine konuşan kadınlara göre minik prenses en az üç gün önce dünyaya geldi.
Bir Rus kadın "Kate üç gün önce doğum yaptı. Ama bunu yeni açıkladılad. Bebeğe bakın, hiç de yeni doğmuş gibi görünmüyor" diye konuştu. Bir başka kadın da "Bebek yeni doğmuş gibi görünmüyor. Bana kalırsa en az 10 günlük bunu yüzünden de anlayabilirsiniz" dedi. Kadınlar "Bir anne en iyi doktorların yardımıyla bile doğum yapmış olsa birkaç saat sonra kalkıp yürüyerek evine gidemez" yorumunu yaptı. Hatta iddialar bu kadarla da kalmadı. Bir grup kadın da aslında Kate Middleton'ın doğum bile yapmadığını ileri sürdü. Bunlara göre Düşes kendisini hamile gösteren bir aparak kullandı ve bebeği de bir taşıyıcı anne doğurdu.
Bunlar arasında en yaygın olanı da Kate Middleton'ın "sahte doğum" yaptığı yolundaki söylenti oldu. Söylentinin ortaya çıkmasının nedeni ise Kate Middleton'ın görüntüsü. Rusya'da yayınlanan Komsomolskaya Pravra gazetesinin iddiasına göre Düşes aslında Cumartesi günü değil birkaç gün önce minik prensesi doğurdu. Ancak doğum Cumartesi günü açıklandı. Gazete bu iddiasını da bazı kadınlardan aldığı yorumlarla desteklemeye çalıştı.Gazeteye konuşan birçok Rus kadın, "Bir anne doğum yaptıktan beş saat sonra bu kadar güzel ve sağlıklı görünemez" dedi. Bu kadınlar minik prensesin yeni doğmuş bir çocuğu benzemediğini de sözlerine ekledi. Rus gazetesine konuşan kadınlara göre minik prenses en az üç gün önce dünyaya geldi.
Bir Rus kadın "Kate üç gün önce doğum yaptı. Ama bunu yeni açıkladılad. Bebeğe bakın, hiç de yeni doğmuş gibi görünmüyor" diye konuştu. Bir başka kadın da "Bebek yeni doğmuş gibi görünmüyor. Bana kalırsa en az 10 günlük bunu yüzünden de anlayabilirsiniz" dedi. Kadınlar "Bir anne en iyi doktorların yardımıyla bile doğum yapmış olsa birkaç saat sonra kalkıp yürüyerek evine gidemez" yorumunu yaptı. Hatta iddialar bu kadarla da kalmadı. Bir grup kadın da aslında Kate Middleton'ın doğum bile yapmadığını ileri sürdü. Bunlara göre Düşes kendisini hamile gösteren bir aparak kullandı ve bebeği de bir taşıyıcı anne doğurdu.
Düşes'in doğum sonrası sırrı
Geçtiğimiz Cumartesi günü ikinci bebeğini dünyaya getiren Cambridge Düşesi Kate Middleton'ın herkesi şaşırtan bu görüntüsünün perde arkası ortaya çıktı...
Düşes'in saçlarını51 yaşındaki kuaförü Amanda Cook Tucker yapıyor...
Doğum öncesi de Düşes'in yanında bulunan Amanda Cook Tucker aynı zamanda Prens William ile Prens Harry'nin saçlarından da sorumlu...
Doğum öncesi Kate Middleton'ın tırnaklarına manikür yapıldı...
Kate Middleton, doğum sonrası ilk kez kamuoyunun karşısına çıktığında üzerinde Jenny Packham'ın imzasını taşıyan bir elbise giydi...
Makyajını kendi yapan Middleton doğal görüntüsünü bozmamaktan yana. (milliyet.com.tr)
Düşes'in saçlarını51 yaşındaki kuaförü Amanda Cook Tucker yapıyor...
Doğum öncesi de Düşes'in yanında bulunan Amanda Cook Tucker aynı zamanda Prens William ile Prens Harry'nin saçlarından da sorumlu...
Doğum öncesi Kate Middleton'ın tırnaklarına manikür yapıldı...
Kate Middleton, doğum sonrası ilk kez kamuoyunun karşısına çıktığında üzerinde Jenny Packham'ın imzasını taşıyan bir elbise giydi...
Makyajını kendi yapan Middleton doğal görüntüsünü bozmamaktan yana. (milliyet.com.tr)
Dünyada yasaklanmış 17 bebek İsmi
Dünyada birçok yerde bebeklere bazı isimler koymak yasak. Gelişmiş ülkelerde bile...
17. Tom - Portekiz
Portekizli yetkililer nickname olarak kullanılacağını düşündüğü için ülkede Tom ismini yasakladı. Fakat Tomas ismi yasak değil.
16. Elaine - Suudi Arabistan
Bu yılın başında Suudi Arabistan'da yasak bir isim listesi yayınlandı. Bu isimlerin içinde kraliyet çağrışımları veren bazı isimleri ve bazı Batı isimleri de var.
15. Facebook - Sonora/Meksika
Meksika'nın Sonora eyaletinde geçtiğimiz yıllarda ''küçültücü, aşağılayıcı'' olduğu gerekçesiyle Facebook ismi yasaklandı.
14. @ - Çin
Çinli bir çift çocuklarına Wang @ ismini koymayı denedikleri için Çin Hükümeti bu ismi ülkede yasakladı.
13. Robocop - Sonora/Meksika
Eğer bir Robocop hayranıysanız Sonora'da bebeğinize bu ismi vermeniz hükümetçe pek hoş karşılanmayacaktır.
12. Talula Does The Hula From Hawaii - Yeni Zelanda
Yeni Zelanda'da bu isme sahip 9 yaşında bir kız çocuğunun ismi mahkeme kararıyla değiştirilmiştir.
11. Traffic - Sonoro/Meksika
Bu hoş isim Sonora, Meksika'da yasaktır.
10. Linda - Suudi Arabistan
Suudi Arabistan'da Linda ismi de yasaktır.
9. Hitler - Almanya
Adolf ismi Almanya'da yasak değildir fakat Hitler adının veya soyadının alınması utanç kaynağı olduğu gerekçesiyle Almanya'da yasaktır.
8. Alice - Suudi Arabistan
Suudi Arabistan'da kızınıza Alice ismini veremezsiniz.
7. Lady Di - Sonora/Meksika
Lady Diana yasak değil fakat Lady Di ismi yasak.
6. Metallica - İsveç
İsveçli bir çift kızlarının adının Metallica olmasından dolayı itiraz etmiştir fakat sonra itirazını geri çekmiştir.
5. Circumcision - Sonora/Meksika
Neden bilmiyoruz ama bu isim de Sonora, Meksika'da yasak.
4. Brfxxccxxmnpcccclllmmnprxvclmnckssqlbb11116 - İsveç
Ebeveynler çocuklarına sıkı İsveç adlandırma yasalarını protesto etmek amacıyla bu akılda kalıcı ismi vermeyi denemiş. Hükümet olaya el atmış ve bu ismi ülkede yasaklamış.
3. James Bond - Sonora/Meksika
Bu harika isim de Sonora'da yasak.
2. Sex Fruit - Yeni Zeland
Bu süper ötesi isim maalesef Yeni Zelanda'da yasak.
1. Terminator - Sonora/Meksika
Sonora'ya gidip çocuk yapacak çiftler aklınızda bulunsun. Sonora'da bu isim de yasak
Kaynak: medyafaresi.com.tr
17. Tom - Portekiz
Portekizli yetkililer nickname olarak kullanılacağını düşündüğü için ülkede Tom ismini yasakladı. Fakat Tomas ismi yasak değil.
16. Elaine - Suudi Arabistan
Bu yılın başında Suudi Arabistan'da yasak bir isim listesi yayınlandı. Bu isimlerin içinde kraliyet çağrışımları veren bazı isimleri ve bazı Batı isimleri de var.
15. Facebook - Sonora/Meksika
Meksika'nın Sonora eyaletinde geçtiğimiz yıllarda ''küçültücü, aşağılayıcı'' olduğu gerekçesiyle Facebook ismi yasaklandı.
14. @ - Çin
Çinli bir çift çocuklarına Wang @ ismini koymayı denedikleri için Çin Hükümeti bu ismi ülkede yasakladı.
13. Robocop - Sonora/Meksika
Eğer bir Robocop hayranıysanız Sonora'da bebeğinize bu ismi vermeniz hükümetçe pek hoş karşılanmayacaktır.
12. Talula Does The Hula From Hawaii - Yeni Zelanda
Yeni Zelanda'da bu isme sahip 9 yaşında bir kız çocuğunun ismi mahkeme kararıyla değiştirilmiştir.
11. Traffic - Sonoro/Meksika
Bu hoş isim Sonora, Meksika'da yasaktır.
10. Linda - Suudi Arabistan
Suudi Arabistan'da Linda ismi de yasaktır.
9. Hitler - Almanya
Adolf ismi Almanya'da yasak değildir fakat Hitler adının veya soyadının alınması utanç kaynağı olduğu gerekçesiyle Almanya'da yasaktır.
8. Alice - Suudi Arabistan
Suudi Arabistan'da kızınıza Alice ismini veremezsiniz.
7. Lady Di - Sonora/Meksika
Lady Diana yasak değil fakat Lady Di ismi yasak.
6. Metallica - İsveç
İsveçli bir çift kızlarının adının Metallica olmasından dolayı itiraz etmiştir fakat sonra itirazını geri çekmiştir.
5. Circumcision - Sonora/Meksika
Neden bilmiyoruz ama bu isim de Sonora, Meksika'da yasak.
4. Brfxxccxxmnpcccclllmmnprxvclmnckssqlbb11116 - İsveç
Ebeveynler çocuklarına sıkı İsveç adlandırma yasalarını protesto etmek amacıyla bu akılda kalıcı ismi vermeyi denemiş. Hükümet olaya el atmış ve bu ismi ülkede yasaklamış.
3. James Bond - Sonora/Meksika
Bu harika isim de Sonora'da yasak.
2. Sex Fruit - Yeni Zeland
Bu süper ötesi isim maalesef Yeni Zelanda'da yasak.
1. Terminator - Sonora/Meksika
Sonora'ya gidip çocuk yapacak çiftler aklınızda bulunsun. Sonora'da bu isim de yasak
Kaynak: medyafaresi.com.tr
3 Mayıs 2015 Pazar
Geç Evliliklerin Astrolojik Nedenleri
Hint Astrolojisi evlilik analizinizi yapıyor!
Hint Astrolojisi danışmanlığı verirken en çok karşılaştığım sorular evlilik üzerine oluyor.
Mutlu bir evlilik yaşanıp yaşanmayacağı,evliliğin ne zaman gerçekleşeceği doğum haritası analizleri ile öğrenilebiliyor.
Evlilik, Hint Astrolojisi'nde hem doğum haritamız aracılığıyla hem de Evlilik haritası adını verdiğimiz bir harita ile birlikte incelenir. Bazı insanlar erken yaşlarda evlenirken bazıları ise toplum tarafından geç olarak kabul edilen zamanlarda evleniyor.
Astrolojide çeşitli gezegenlerin evlilikle bağlantılı noktalarla ilişkisi eşinizin karakterini, evliliğin ne zaman gerçekleşeceğini belirler.
Satürn, Güneş gibi gezegenler evlilik noktası ile ilişkiye girerse evlilik erken yaşlarda gerçekleşmeyecektir.
Venüs, Jüpiter ya da Merkür gibi gezegenler ise erken evliliği sağlayabilirler.Doğum haritanızda 7. ev yöneticiniz güçlü ise olumlu bir evlilik yapacaksınız demektir.Zararlı enerjilere sahip altıncı ev, sekizinci ev ve onikinci evdeki evlilik yöneticisi, evliliğin çeşitli sıkıntılara neden olacağını, eşinizin çeşitli sorunlarıyla uğraşacağınızı hatta boşanmanın da gündeme gelebileceğini gösterebilir.
Evlilikte gecikmeye neden olan gezegenlerin başında Satürn gelmektedir. Satürn,barındırdığı enerji gereği elini attığı her konuyu yavaşlatır, geciktirir.
Doğum haritanızda evlilik temsilcisi Venüs'ün Satürn ile ilişkisi de evliliği geciktirebilir.
Evliliği temsil eden 7. eve yerleşmiş Satürn hem geç evlenmeye neden olabilir hem de eşinizle aranızdaki yaş farkının çok olmasına neden olabilir.
Hint Astrolojisi'ndeki 9 gezegenin evliliği temsil eden 7. eve yerleşmesiyle verdiği etkiler genel olarak şöyledir;
Güneş:
Astrolojide hayat kaynağı Güneş, otoriteleri, itibar sahiplerini temsil eder.
Evlilik noktasında yerleşen Güneş, eşinizin itibar sahibi biri olabileceğini gösterebilirken, ereğinden fazla kendine güven sahibi biri olabileceğini de gösterebilir.
Güneş'in yönettiği eve göre etkileri değişebilse de eşinizin yönetici pozisyonunda biri olabileceğini gösterir.Zararlı gezegenlerin etkileri varsa eşiniz kendini çok düşünen zaman zaman bencil bir insan olabilir.
Ay:
Anaçlığı temsil eden Ay, 7.evde yumuşak başlı ve uyumlu bir eşi gösterebilir.Eşinize anne şevkati ile yaklaşırsınız aynı durum eşiniz size yaklaşımı için de geçerlidir.
Evlilik evi yöneticisi olumlu bir durumdaysa oldukça uyumlu bir beraberliğiniz olabilir.Ay zararlı evleri yönetiyorsa eşiniz gereğinden fazla kırılgan ve bazı duygusal problemleri olan biri olabilir.Beyaz tenli eş göstergesidir.
Venüs:
Aşkın ve romantizmin temsilcisi Venüs 7.evde bir aşk evliliği habercisidir. Eşiniz oldukça kibar, çekici ve uyumlu biri olacaktır.Eşinizin çeşitli sanatsal yeteneklere sahip olma olasılığı fazladır.
Erkek haritasında çok çekici ve güzel bir eş göstergesidir. haritalarında ise çok romantik ve yakışıklı eş olasılığını artırır.
Mars:
Hırs, enerji, fiziksel güç Mars ile temsil edilir.Mars'ın 7.evde yerleşimi eşinizin agresif bir karaktere sahip olabileceğini gösterirken eşiniz fiziksel anlamda oldukça güçlü birisi olacaktır.
Evleneceğiniz kişi asker, teknik konularla uğraşan biri, iş adamı ya da bir sporcu olabilir. Bunların dışında Mars aynı zamanda yönetici pozisyonundaki kişileri de gösterir. Ancak Güneş yönetimin en tepesindeki kişileri temsil ederken Mars müdürlük gibi pozisyonları temsil eder.
Mars bu noktada evlilik ve insan ilişkilerinde olumsuz kabul edilen "Mars Baskısı"na neden olacaktır.
Evliliğiniz ciddi bir tutkuyla başlayıp,çeşitli sorunlarla devam edebilir. Doğum haritanızda olumsuz evleri yöneten bir Mars eş tarafından şiddet ve baskı görmeye neden olabilecekken, kıskançlıkların da ilişkinizi zedeleyebileceğini gösterir.
Merkür:
Bilginin ve ticaretin temsilcisi Merkür 7.evde entellektüel bir eş verecektir.Hem eşinizin hem de sizin ticari becerileriniz çok gelişmiştir.
Eşinizle uzun uzun sohbet etmekten hoşlanır,kafa yapısı olarak birbirinize uyum sağlarsınız. Merkür haritanızda zararlı kabul edilen bir evi yönetiyorsa eşinizle iletişim sorunları ve anlaşmazlıklar yaşayabilirsiniz.
Eşiniz gazeteci, yazılımcı ya da iletişim-haberleşmeyle ilgili bir iş yapıyor olabilir.Eşiniz oldukça genç görünen biri olabilir.
Jüpiter:
Astrolojinin en olumlu enerjisine sahip olan Jüpiter 7.evde sizin evlenmeden önce de bir çok ilişki yaşadığınızı gösterebilir.Eşiniz oldukça keyifli bir insan olacak ancak zaman zaman tembellik yapacaktır.
Evliliğinizde oldukça mutlu olabilirsiniz.Eşiniz varlıklı bir insan olabilir. Eşiniz bir doktor, hukukçu ya da bankacı olabilir.
Evlilik maddi olanaklarınızı arttıracaktır. Eşinizin biraz kilo fazlası olabilir.7.evdeki Jüpiter kibar,sevecen ve bonkör eş göstergesidir.
Satürn:
Astrolojinin engeller çıkaran gezegeni Satürn 7.evde geç bir evlilik verecektir. Eşinizle aranızda yaş farkınız fazla olabilir.
Evliliğinizde aşktan önce mantığı ararsınız. Eşiniz soğuk ve ciddi bir insan olabilir ancak oldukça çalışkan biri olacaktır.
Maddi olarak iyi bir aileden gelmeyebilir ancak kendi çabalarıyla maddi refaha ulaşabilir.
Eşiniz bir memur,ağır işler yapan bir kişi ya da ilerleyen yaşlarda bir yönetici olabilir.Sorumluluk sahibi ve adil bir insan olma olasılığı fazladır.Rahu(Kuzey Ay Düğümü):
Rahu dünya hırslarıyla dolu bir gezegen kabul edilir. 7.evdeki Rahu hem sizin hem de eşinizin maddi hayat açısından yüksek beklentilerinizin olduğunu gösterir. Ancak böyle bir harita yerleşiminde Ketu(Güney Ay Düğümü) yükselen burcunuzda yerleşmiş demektir.
Bu gezegensel etki de sizin biraz içe kapanık biri olabileceğinizi gösterebilecekken, eşinizin dışa dönük ve farklı bir kişiliğe sahip olabileceğini gösterebilir.
Hindistan'da kast sistemi olduğundan Hint kaynakları evlilik evinde yerleşmiş Rahu için kast dışı kişiyle evlilik tanımlaması yapar. Rahu toplumdan farklı kişileri, havacılık sektöründe çalışanları, dahileri ya da kurnaz kişileri temsil eder.
Eşiniz bir Ar-Ge'ci ya da bir diplomat olabilir. Aynı zamanda kendi kültürünüzden farklı insanları da temsil ettiği için yabancı kişilerle evliliği de Rahu temsil eder.
Ketu(Güney Ay Düğümü):
Ketu içe kapanık,spiritüel yetenekleri olan insanları temsil eder.Eşiniz gizli konularla ilgilenen bir kişi olabilir.Olumlu etkiler altındaki Ketu mistik yeteneklere sahip bir eşi temsil ederken,olumsuz gezegensel etkilerde içsel anlamda sıkılgan ya da depresif bir karakteri gösterebilir.
Evlilik yaşamında bireysel yaşam daha ön plandadır. Bu gezegensel etki eşinizin hassas bir insan olabileceğini de gösterir.
Hint Astrolojisi'nde evlilik eviyle bağlantılı gezegenlerin dışında "Evlilik Haritası" da ayrıca incelenir.
Evlilik analizi de diğer tüm konular gibi doğum haritasındaki tüm etkiler incelenerek yorumlanır. Bir haritada hem olumlu hem de olumsuz etkiler aynı anda bulunabilir ancak olumlu etkilerin ağır basması evlilikte çeşitli sorunlara rağmen çok sevdiğiniz bir eşiniz olabileceğini gösterir.
(mahmure.com.tr)
Hint Astrolojisi danışmanlığı verirken en çok karşılaştığım sorular evlilik üzerine oluyor.
Mutlu bir evlilik yaşanıp yaşanmayacağı,evliliğin ne zaman gerçekleşeceği doğum haritası analizleri ile öğrenilebiliyor.
Evlilik, Hint Astrolojisi'nde hem doğum haritamız aracılığıyla hem de Evlilik haritası adını verdiğimiz bir harita ile birlikte incelenir. Bazı insanlar erken yaşlarda evlenirken bazıları ise toplum tarafından geç olarak kabul edilen zamanlarda evleniyor.
Astrolojide çeşitli gezegenlerin evlilikle bağlantılı noktalarla ilişkisi eşinizin karakterini, evliliğin ne zaman gerçekleşeceğini belirler.
Satürn, Güneş gibi gezegenler evlilik noktası ile ilişkiye girerse evlilik erken yaşlarda gerçekleşmeyecektir.
Venüs, Jüpiter ya da Merkür gibi gezegenler ise erken evliliği sağlayabilirler.Doğum haritanızda 7. ev yöneticiniz güçlü ise olumlu bir evlilik yapacaksınız demektir.Zararlı enerjilere sahip altıncı ev, sekizinci ev ve onikinci evdeki evlilik yöneticisi, evliliğin çeşitli sıkıntılara neden olacağını, eşinizin çeşitli sorunlarıyla uğraşacağınızı hatta boşanmanın da gündeme gelebileceğini gösterebilir.
Evlilikte gecikmeye neden olan gezegenlerin başında Satürn gelmektedir. Satürn,barındırdığı enerji gereği elini attığı her konuyu yavaşlatır, geciktirir.
Doğum haritanızda evlilik temsilcisi Venüs'ün Satürn ile ilişkisi de evliliği geciktirebilir.
Evliliği temsil eden 7. eve yerleşmiş Satürn hem geç evlenmeye neden olabilir hem de eşinizle aranızdaki yaş farkının çok olmasına neden olabilir.
Hint Astrolojisi'ndeki 9 gezegenin evliliği temsil eden 7. eve yerleşmesiyle verdiği etkiler genel olarak şöyledir;
Güneş:
Astrolojide hayat kaynağı Güneş, otoriteleri, itibar sahiplerini temsil eder.
Evlilik noktasında yerleşen Güneş, eşinizin itibar sahibi biri olabileceğini gösterebilirken, ereğinden fazla kendine güven sahibi biri olabileceğini de gösterebilir.
Güneş'in yönettiği eve göre etkileri değişebilse de eşinizin yönetici pozisyonunda biri olabileceğini gösterir.Zararlı gezegenlerin etkileri varsa eşiniz kendini çok düşünen zaman zaman bencil bir insan olabilir.
Ay:
Anaçlığı temsil eden Ay, 7.evde yumuşak başlı ve uyumlu bir eşi gösterebilir.Eşinize anne şevkati ile yaklaşırsınız aynı durum eşiniz size yaklaşımı için de geçerlidir.
Evlilik evi yöneticisi olumlu bir durumdaysa oldukça uyumlu bir beraberliğiniz olabilir.Ay zararlı evleri yönetiyorsa eşiniz gereğinden fazla kırılgan ve bazı duygusal problemleri olan biri olabilir.Beyaz tenli eş göstergesidir.
Venüs:
Aşkın ve romantizmin temsilcisi Venüs 7.evde bir aşk evliliği habercisidir. Eşiniz oldukça kibar, çekici ve uyumlu biri olacaktır.Eşinizin çeşitli sanatsal yeteneklere sahip olma olasılığı fazladır.
Erkek haritasında çok çekici ve güzel bir eş göstergesidir. haritalarında ise çok romantik ve yakışıklı eş olasılığını artırır.
Mars:
Hırs, enerji, fiziksel güç Mars ile temsil edilir.Mars'ın 7.evde yerleşimi eşinizin agresif bir karaktere sahip olabileceğini gösterirken eşiniz fiziksel anlamda oldukça güçlü birisi olacaktır.
Evleneceğiniz kişi asker, teknik konularla uğraşan biri, iş adamı ya da bir sporcu olabilir. Bunların dışında Mars aynı zamanda yönetici pozisyonundaki kişileri de gösterir. Ancak Güneş yönetimin en tepesindeki kişileri temsil ederken Mars müdürlük gibi pozisyonları temsil eder.
Mars bu noktada evlilik ve insan ilişkilerinde olumsuz kabul edilen "Mars Baskısı"na neden olacaktır.
Evliliğiniz ciddi bir tutkuyla başlayıp,çeşitli sorunlarla devam edebilir. Doğum haritanızda olumsuz evleri yöneten bir Mars eş tarafından şiddet ve baskı görmeye neden olabilecekken, kıskançlıkların da ilişkinizi zedeleyebileceğini gösterir.
Merkür:
Bilginin ve ticaretin temsilcisi Merkür 7.evde entellektüel bir eş verecektir.Hem eşinizin hem de sizin ticari becerileriniz çok gelişmiştir.
Eşinizle uzun uzun sohbet etmekten hoşlanır,kafa yapısı olarak birbirinize uyum sağlarsınız. Merkür haritanızda zararlı kabul edilen bir evi yönetiyorsa eşinizle iletişim sorunları ve anlaşmazlıklar yaşayabilirsiniz.
Eşiniz gazeteci, yazılımcı ya da iletişim-haberleşmeyle ilgili bir iş yapıyor olabilir.Eşiniz oldukça genç görünen biri olabilir.
Jüpiter:
Astrolojinin en olumlu enerjisine sahip olan Jüpiter 7.evde sizin evlenmeden önce de bir çok ilişki yaşadığınızı gösterebilir.Eşiniz oldukça keyifli bir insan olacak ancak zaman zaman tembellik yapacaktır.
Evliliğinizde oldukça mutlu olabilirsiniz.Eşiniz varlıklı bir insan olabilir. Eşiniz bir doktor, hukukçu ya da bankacı olabilir.
Evlilik maddi olanaklarınızı arttıracaktır. Eşinizin biraz kilo fazlası olabilir.7.evdeki Jüpiter kibar,sevecen ve bonkör eş göstergesidir.
Satürn:
Astrolojinin engeller çıkaran gezegeni Satürn 7.evde geç bir evlilik verecektir. Eşinizle aranızda yaş farkınız fazla olabilir.
Evliliğinizde aşktan önce mantığı ararsınız. Eşiniz soğuk ve ciddi bir insan olabilir ancak oldukça çalışkan biri olacaktır.
Maddi olarak iyi bir aileden gelmeyebilir ancak kendi çabalarıyla maddi refaha ulaşabilir.
Eşiniz bir memur,ağır işler yapan bir kişi ya da ilerleyen yaşlarda bir yönetici olabilir.Sorumluluk sahibi ve adil bir insan olma olasılığı fazladır.Rahu(Kuzey Ay Düğümü):
Rahu dünya hırslarıyla dolu bir gezegen kabul edilir. 7.evdeki Rahu hem sizin hem de eşinizin maddi hayat açısından yüksek beklentilerinizin olduğunu gösterir. Ancak böyle bir harita yerleşiminde Ketu(Güney Ay Düğümü) yükselen burcunuzda yerleşmiş demektir.
Bu gezegensel etki de sizin biraz içe kapanık biri olabileceğinizi gösterebilecekken, eşinizin dışa dönük ve farklı bir kişiliğe sahip olabileceğini gösterebilir.
Hindistan'da kast sistemi olduğundan Hint kaynakları evlilik evinde yerleşmiş Rahu için kast dışı kişiyle evlilik tanımlaması yapar. Rahu toplumdan farklı kişileri, havacılık sektöründe çalışanları, dahileri ya da kurnaz kişileri temsil eder.
Eşiniz bir Ar-Ge'ci ya da bir diplomat olabilir. Aynı zamanda kendi kültürünüzden farklı insanları da temsil ettiği için yabancı kişilerle evliliği de Rahu temsil eder.
Ketu(Güney Ay Düğümü):
Ketu içe kapanık,spiritüel yetenekleri olan insanları temsil eder.Eşiniz gizli konularla ilgilenen bir kişi olabilir.Olumlu etkiler altındaki Ketu mistik yeteneklere sahip bir eşi temsil ederken,olumsuz gezegensel etkilerde içsel anlamda sıkılgan ya da depresif bir karakteri gösterebilir.
Evlilik yaşamında bireysel yaşam daha ön plandadır. Bu gezegensel etki eşinizin hassas bir insan olabileceğini de gösterir.
Hint Astrolojisi'nde evlilik eviyle bağlantılı gezegenlerin dışında "Evlilik Haritası" da ayrıca incelenir.
Evlilik analizi de diğer tüm konular gibi doğum haritasındaki tüm etkiler incelenerek yorumlanır. Bir haritada hem olumlu hem de olumsuz etkiler aynı anda bulunabilir ancak olumlu etkilerin ağır basması evlilikte çeşitli sorunlara rağmen çok sevdiğiniz bir eşiniz olabileceğini gösterir.
(mahmure.com.tr)
Dünya: 6 Türkiye: 2
Yapılan araştırmalara göre dokunma ve koku, çocukların sosyal, duygusal ve fizyolojik gelişimine katkı sağlıyor, banyo ve masaj da onlar için çok önemli!
Çocukların ve bebeklerin cilt bakımında uzman Johnson’s, küresel banyo araştırması yaptı. Türkiye dahil sekiz ülkede yapılan araştırmanın sonuçları şaşırtıcı... Türk anne-babalar, banyonun çocuk gelişimindeki öneminin farkında, ama...
Masajın faydası büyük
** Çocukların tüm duyularının uyarılmasını sağlıyor
** Beyin gelişimini olumlu etkiliyor
** Öğrenme, düşünme, sevme ve büyüme becerilerini geliştiriyor
** Banyo sırasında baloncuklarla oynamak el-göz koordinasyonunu geliştiriyor, nesneleri keşfetmesine yardımcı oluyor
** Banyo esnasında bebekle konuşmak, kelime dağarcığını geliştiriyor
** Bebeğin vücudunu ovmak hem ebeveyni hem de bebeği sakinleştiriyor
** Banyo esnasında kurulan anne-çocuk bağı bebeğin gülümsemesine yardım ediyor
** Hoş kokulu şeylerle yıkanan çocuklar, anne-babalarına daha bağlı oluyor ve uyku öncesi ağlama oranı yüzde 25 daha az
Araştırmanın yapıldığı ülkeler
Türkiye, İngiltere, Brezilya, Kanada, Çin, Hindistan, Filipinler ve ABD.
ÖNEMLİ OLAN SÜRESİ
Dünya genelinde ortalama banyo süresi 20 dakika ve çocuklara haftada altı kez banyo yaptırılıyor. Bu rakam Türkiye’de 18 dakika ve haftada iki. Türk ebeveynler yine de banyonun çocuk gelişimindeki öneminin farkında. Dünya genelinde farkındalık oranı yüzde 23 iken, Türkiye’de bu oran yüzde 32.
Hürriyet
Çocukların ve bebeklerin cilt bakımında uzman Johnson’s, küresel banyo araştırması yaptı. Türkiye dahil sekiz ülkede yapılan araştırmanın sonuçları şaşırtıcı... Türk anne-babalar, banyonun çocuk gelişimindeki öneminin farkında, ama...
Masajın faydası büyük
** Çocukların tüm duyularının uyarılmasını sağlıyor
** Beyin gelişimini olumlu etkiliyor
** Öğrenme, düşünme, sevme ve büyüme becerilerini geliştiriyor
** Banyo sırasında baloncuklarla oynamak el-göz koordinasyonunu geliştiriyor, nesneleri keşfetmesine yardımcı oluyor
** Banyo esnasında bebekle konuşmak, kelime dağarcığını geliştiriyor
** Bebeğin vücudunu ovmak hem ebeveyni hem de bebeği sakinleştiriyor
** Banyo esnasında kurulan anne-çocuk bağı bebeğin gülümsemesine yardım ediyor
** Hoş kokulu şeylerle yıkanan çocuklar, anne-babalarına daha bağlı oluyor ve uyku öncesi ağlama oranı yüzde 25 daha az
Araştırmanın yapıldığı ülkeler
Türkiye, İngiltere, Brezilya, Kanada, Çin, Hindistan, Filipinler ve ABD.
ÖNEMLİ OLAN SÜRESİ
Dünya genelinde ortalama banyo süresi 20 dakika ve çocuklara haftada altı kez banyo yaptırılıyor. Bu rakam Türkiye’de 18 dakika ve haftada iki. Türk ebeveynler yine de banyonun çocuk gelişimindeki öneminin farkında. Dünya genelinde farkındalık oranı yüzde 23 iken, Türkiye’de bu oran yüzde 32.
Hürriyet
İşte dünyanın beklediği bebek...
İngiltere Prensi William ve Düşes Kate Middleton 21 ay arayla ikinci kez anne-baba oldu. Dün sabah Kraliyet, bir prenses doğduğunu duyurdu. Günlerdir bugünü bekleyen İngiltere, prensesin doğumu şerefine kutlamalara başladı.
İngiliz tahtının iki numaralı varisi olan Prens William’ın eşi Cambridge Düşesi Kate Middleton (33) dün sabah yerel saatle 08.34’de 3 kilo 700 gram ağırlığında bir kız bebek dünyaya getirdi. İsminin ne olacağı henüz açıklanmayan küçük prenses taht sıralamasında dedesi Prens Charles (67), babası Prens William (33) ve ağabeyi Prens George’un (21 aylık) ardından 4’üncü sıraya yerleşti.
DOĞUŞTAN PRENSES
William ve Kate çiftinin kızı, Kraliçe Elizabeth’in 2012 yılında Kraliyet Veraset Kanunu’nda yaptığı değişiklikle doğduğu andan itibaren “Prenses Hazretleri” unvanını taşıyacak ve gelecekte bir erkek kardeşi olsa bile taht sıralamasındaki yerini kaybetmeyecek. Değişiklikten önce Kraliyet Ailesi’nde kız çocukları kendilerinden küçük olan erkek kardeşlerine taht sıralamasındaki yerlerini vermek zorunda kalıyordu. İngiltere Başbakanı David Cameron, doğum haberinin yayınlanmasının ardından Twitter’dan yaptığı açıklamada “Cambridge Dük ve Düşesi’ni kızlarının doğumu için tebrik ederim. Onlar adına çok mutluyum” dedi.
2.5 SAAT SÜRDÜ
YEREL saatle 06.00’da Londra’nın Paddington semtindeki St. Mary’s Hastanesi’ne giriş yapan Cambridge Düşesi, 2. çocuğunu 2.5 saatte dünyaya getirdi. Düşes, ilk bebeği Prens George’u 22 Temmuz 2013’te aynı hastanede yaklaşık 10 saatlik bir doğumla dünyaya getirmişti.
SARAY TWİTTER’DAN DUYURDU
PRENS William ve eşinin yaşadığı Kensington Sarayı, doğum haberini Twitter’dan duyurdu. Ardından bebeğin doğumu, hastane kapısında resmen açıklandı, sonra da bebeğin doğum belgesi Buckingham Sarayı’na gönderilerek geleneklere uygun bir şekilde tahta bir pano üzerinde sergilendi.
HALKLA TANIŞTI
Düşes Kate Middleton ve Prens William, kızlarını St Mary’s Hastanesi’nin kapısında halka ve basına gösterdi. Middleton, hastaneden sarı çiçek desenli beyaz bir elbiseyle çıktı.
ADI NE OLACAK
PRENSESE büyükannesinin şerefine ‘Elizabeth’ ya da 1997’de Paris’te hayatını kaybeden babaannesinin anısına ‘Diana’ isminin verilebileceği düşünülüyor. Geleneklere uygun olarak en az 3 isim taşıyacağı tahmin edilen bebeğe verilebileceği düşünülen isimler arasında ‘Alice’ ve ‘Charlotte’ da öne çıkıyor.
İngiliz tahtının iki numaralı varisi olan Prens William’ın eşi Cambridge Düşesi Kate Middleton (33) dün sabah yerel saatle 08.34’de 3 kilo 700 gram ağırlığında bir kız bebek dünyaya getirdi. İsminin ne olacağı henüz açıklanmayan küçük prenses taht sıralamasında dedesi Prens Charles (67), babası Prens William (33) ve ağabeyi Prens George’un (21 aylık) ardından 4’üncü sıraya yerleşti.
DOĞUŞTAN PRENSES
William ve Kate çiftinin kızı, Kraliçe Elizabeth’in 2012 yılında Kraliyet Veraset Kanunu’nda yaptığı değişiklikle doğduğu andan itibaren “Prenses Hazretleri” unvanını taşıyacak ve gelecekte bir erkek kardeşi olsa bile taht sıralamasındaki yerini kaybetmeyecek. Değişiklikten önce Kraliyet Ailesi’nde kız çocukları kendilerinden küçük olan erkek kardeşlerine taht sıralamasındaki yerlerini vermek zorunda kalıyordu. İngiltere Başbakanı David Cameron, doğum haberinin yayınlanmasının ardından Twitter’dan yaptığı açıklamada “Cambridge Dük ve Düşesi’ni kızlarının doğumu için tebrik ederim. Onlar adına çok mutluyum” dedi.
2.5 SAAT SÜRDÜ
YEREL saatle 06.00’da Londra’nın Paddington semtindeki St. Mary’s Hastanesi’ne giriş yapan Cambridge Düşesi, 2. çocuğunu 2.5 saatte dünyaya getirdi. Düşes, ilk bebeği Prens George’u 22 Temmuz 2013’te aynı hastanede yaklaşık 10 saatlik bir doğumla dünyaya getirmişti.
SARAY TWİTTER’DAN DUYURDU
PRENS William ve eşinin yaşadığı Kensington Sarayı, doğum haberini Twitter’dan duyurdu. Ardından bebeğin doğumu, hastane kapısında resmen açıklandı, sonra da bebeğin doğum belgesi Buckingham Sarayı’na gönderilerek geleneklere uygun bir şekilde tahta bir pano üzerinde sergilendi.
HALKLA TANIŞTI
Düşes Kate Middleton ve Prens William, kızlarını St Mary’s Hastanesi’nin kapısında halka ve basına gösterdi. Middleton, hastaneden sarı çiçek desenli beyaz bir elbiseyle çıktı.
ADI NE OLACAK
PRENSESE büyükannesinin şerefine ‘Elizabeth’ ya da 1997’de Paris’te hayatını kaybeden babaannesinin anısına ‘Diana’ isminin verilebileceği düşünülüyor. Geleneklere uygun olarak en az 3 isim taşıyacağı tahmin edilen bebeğe verilebileceği düşünülen isimler arasında ‘Alice’ ve ‘Charlotte’ da öne çıkıyor.
1 Mayıs 2015 Cuma
1 Mayıs Emek ve Dayanışma gününün önemi nedir? İşçi bayramı tarihi
Bugün İstanbul’da trafik durdu, yollar kapatıldı; adeta olağanüstü hal ilan edildi. Yüzlerce TOMA, 10 bin polis Taksim’de konuşlanacak. Peki 1 Mayıs’ta neden bu kadar önlem alınıyor? 1 Mayıs İşçi Bayramı’nın önemi nedir? İşte bayram hakkında her şey.
1880'li yıllar, ağırlıklı olarak kol emeğinin kullanıldığı ve çalışma şartlarının çok kötü olduğu yıllardı. Küçük çocukların karın tokluğuna çalıştırılması ve 14-15 saate kadar varan iş günleri söz konusuydu.
Şirketler eşi görülmemiş bir hızla büyürken, işçiler, işyeri güvenliği, sağlık koşulları, örgütlenme ve grev gibi en temel haklarını dahi tanımayan bir siyasi ve hukuki sistem ile karşı karşıyaydılar.
1881 yılında yarım milyon işçiyi temsilen kurulan Örgütlü Meslek ve Emek Birlikleri Federasyonu "8 saatlik iş günü" mücadelesini ülke geneline yaymak ve işçilerin kararlılıklarını göstermek amacıyla mücadeleyi yükseltti.
ABD'nin Şikago kentinde 40 bin tekstil işçisinin gerçekleştirdiği eylem kanla bastırıldı. Aynı kentte, bir fabrikada 8 saatlik işgünü için greve çıkan 1.400 işçi işten atıldı. Aynı tarihlerde greve çıkanlara ateş açıldı ve 4 işçi yaşamını yitirdi.
Saldırılar, mücadele ateşini söndürmedi, aksine körükledi. ABD ve Kanada'da sendikalar ve diğer örgütlerin yükselttiği mücadele sonucu 1 Mayıs 1886'da yaklaşık 350 bin işçi greve çıktı. Tarih işçi sınıfının böylesine örgütlü ve kararlı tepkisine ilk kez tanık oluyordu. Tüm ülkede yaşam durdu. İşçiler üretimden gelen güçlerini kullanıyordu.
İşçilerin bu top yekün isyanı, işverenlerin tepkisini çekti. Chicago'da greve çıkan 40 bin işçinin eylemini bastırmak için, saldırılar düzenlendi. İşverenler grev kırmak için sokak çeteleriyle anlaştı. Sokak çeteleri bir taraftan işçilere saldırıyor, bir taraftan da grev kırıcılığı yapıyordu. Grevci işçilerle sokak çeteleri arasında çıkan kavga sırasında, polisin işçilerin üzerine ateş açması sonucu 4 işçi yaşamını yitirdi.
Hükümet ve işverenler, işçi eylemini kolay kolay içlerine sindiremiyordu. 1 Mayıs sonrası işten atmalar, baskılar yoğunlaştı. Olaylara neden oldukları gerekçesiyle 8 işçi hakkında idam istemiyle dava açıldı. İşçiler idam cezasına çarptırıldı.
Dört yiğit işçi önderi Albert PERSONS, Adolph FISCHER, George ENGEL ve August SPIES, 1 Mayıs 1886 yılında 8 saatlik iş günü mücadelesinde önderlik yaptıkları için idam edildi. Albert PERSONS isimli işçi, özür dileme şartıyla affedileceğinin söylenmesi üzerine, mahkeme heyetinin karşısında tarihe geçecek sözlerini söyledi: "Bütün dünya biliyor suçsuz olduğumu. Eğer asılırsam cani olduğumdan değil, emekçi olduğumdan asılacağım."
İşçi önderlerinin cenaze törenine yüz binlerce insan katıldı.
ABD'de yaşanan bu olaylar uluslararası işçi örgütlerini harekete geçirdi. II. Enternasyonal 1889'da Paris'te düzenlediği kongrede, Amerikan işçilerinin mücadelesini desteklemek amacıyla dünya çapında gösteriler düzenledi. 1890'dan başlamak üzere 1 Mayıs'ı da, "Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü" olarak kabul etti.
TÜRKİYE'DE 1 MAYIS'LAR
Anadolu'da 1 Mayıs ilk kez Osmanlı döneminde, 1905 yılında İzmir'de kutlandı. Bunu 1909 Üsküp kutlaması izledi.
İstanbul'da ilk kez 1 Mayıs kutlaması 1910'da yapıldı.
1920 1 Mayısı'nda ışgal idaresinin ve Osmanlı hükümetinin yoğun baskılarına karşın 1 Mayıs İşçi Bayramı olarak kutlandı. İşçiler Haliçten başlayarak Karaköy üzerinden Beyoğlu'na kadar bir yürüyüş yaptılar ve "Bağımsız Türkiye" yazılı bir pankart taşıdılar.
1921'in 1 Mayısı'nda İstanbul'un hemen tüm işçileri, özellikle şirket-i Hayriye, Seyrü Sefain, Haliç ıdaresi ve Tramvay şirketi çalışanları 1 Mayıs'ı kutladılar.
1923 1 Mayısı'nda çok sayıda yerli ve yabancı işletmede çalışan işçiler greve çıktı. İşçi taleplerinin arasında, "yabancı şirketlere el konulması, 1 Mayıs'ın resmen işçi bayramı olarak tanınması, sekiz saatlik işgünü, hafta tatili, serbest sendika ve grev hakkı" vardı ve birçok işçi tutuklandı.
CUMHURİYET SONRASI
1924 1 Mayısı'nı "İşçi Bayramı" olarak kutlayan işçilerin bu eylemi engellenmek istendi. Sekiz saatlik işgünü için bildiri dağıtan birçok işçi tutuklandı.
1925 yılında çıkarılan Takrir-i Sükun Kanunu sonrasında kutlamalara izin verilmedi ve 1935 yılına kadar hemen hemen her yıl ancak gizli kutlanabildi. 1 Mayıs'ın bundan sonraki tarihi "yasak" larla yazıldı.
1935 yılında çıkarılan "Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun" adıyla çıkarılan düzenleme ile "Bahar ve Çiçek Bayramı" olarak genel tatil günlerine dahil edildi.
27 Mayıs 1960' dan sonra da "yasaklar" yaşandı. Toplu Sözleşme, Grev ve Lokavt Kanunu'nun kabul tarihi olan 24 Temmuz, işçi sınıfına 1 Mayıs'ın yerine bayram olarak dayatıldı. Ancak bu girişimlerin hepsi, kararlı mücadeleler sonucu geri döndü.
En kitlesel 1 Mayıs, 1976'da kutlandı. Bu miting DİSK'in öncülüğünde Taksim Meydanı' nda yapıldı. O gün Taksim Meydanı' nı 400 bin emekçi doldurdu.
Bu yüzden 1977 yılındaki gösterilerin daha bir görkemli kutlanmasından tedirgin olan kesimler bulunmaktaydı... Ama herşeye rağmen Taksim Alanı'na beşyüzbin emekçinin akması engellenemedi... Saat 14.30'da başlayacak olan kutlamalar için alan, sabahın erken saatlerinde itibaren dolmaya başladı. İşçiler, emekçiler, öğrenciler, kadınlar, çocuklar... bayramlarına sahip çıkmış, coşkularını donanmış ve alanları özgür ruhlarıyla doldurmaya başlamıştı. Taksim alanında, iğne atsan yere düşmeyecek bir katılım vardı. Dönemin DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler'in konuşmasının sonlarına doğru, çevredeki binalardan halkın üzerine ateş açıldı. Yaşanan paniğin ardından 37 insanımız yaşamını yitirdi ve 200'den fazla yaralı vardı.
1978 yılında, önceki yıl yitirilen 37 insanın acısını içinde yaşayan yüzbinler yine Taksim Alanı'ndaydı...
1979 yılında Sıkıyönetim Komutanlığı İstanbul'da mitinge izin vermedi. İzmir Konak Meydanı'nda kutlandı.
80 sonrası 12 Eylül Askeri darbesinin yasaklar zincirinde 1 Mayıs da yer alıyordu. Böylece yeni bir yasaklı dönem başladı. Ama tüm yasaklara rağmen; kısa süreli iş bırakmalar, bayramlaşmalar ve bildiri dağıtılması gibi etkinliklerle, bu onurlu günün anısının belleklerden silinmesine izin verilmedi...
1987: 7 yıllık aradan sonra sendikalar öncülüğünde bazı milletvekilleri, aydın, sanatçı ve bilim adamları ile birlikte yaklaşık 1000 kişilik bir grup Taksim Anıtı'na 1 Mayıs şehitlerini anmak üzere çelenk bırakmak istediler. Polis sadece milletvekillerinin araçla anıta ulaşmasına izin verdi.
1989: Taksim'de biraraya gelen kitleye saldırıldı. Mehmet Akif Dalcı isimli bir işçi yaşamını yitirdi.
1990: Yine Taksim'e yürümek isteyenlere izin verilmedi. Çıkan çatışmada İTÜ Öğrencisi Gülay Beceren felç oldu.
1996: 1980 sonrasının en kitlesel mitingi gerçekleştirildi. Kadıköy'ü dolduran yaklaşık 150 bin insan toplandı ama yine açılan ateş sonrası 3 kişi yaşamını kaybetti.
1 MAYIS MARŞI
Günlerin bugün getirdiği baskı zulüm ve kandır
Ancak bu böyle gitmez sömürü devam etmez
Yepyeni bir hayat gelir bizde ve her yerde
1 Mayıs 1 Mayıs işçinin emekçinin bayramı
Devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı
Yepyeni bir güneş doğar dağların doruklarından
Mutlu bir hayat filizlenir kavganın ufuklarından
Yurdumun mutlu günleri mutlak gelen gündedir
1 Mayıs 1 Mayıs işçinin emekçinin bayramı
Devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı
Vermeyin insana izin kanması ve susması için
Hakkını alması için kitleyi bilinçlendirin
Bizlerin ellerindedir gelen ışıklı günler
1 Mayıs 1 Mayıs işçinin emekçinin bayramı
Devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı
Ulusların gürleyen sesi yeri göğü sarsıyor
Halkların nasırlı yumruğu balyoz gibi patlıyor
Devrimin şanlı dalgası dünyamızı kaplıyor
Gün gelir gün gelir zorbalar kalmaz gider
Devrimin şanlı yolunda bir kağıt gibi erir gider.
PERSONS'UN MEKTUBU
“8 saatlik işgünü” mücadelesi önderlerinden
Albert Persons'un idam sehpasına gitmeden önce
çocuklarına yazdığı mektup,
o günlerde emekçilerin verdiği mücadeleden
günümüze ışık tutuyor...
“Bu kelimeleri yazarken adlarınızın üstüne göz yaşlarım damlıyor...
Bir daha hiç karşılaşmayacağız. Ah, sevgili çocuklarım, nasıl içten, derinden seviyor sizi babacığınız.
Sevdiklerimiz için yaşamakla gösteririz sevgimizi ve gerektiğinde sevdiklerimiz için ölmekle de gösterebiliriz sevgimizi...
Benim hayatımı ve doğal olmayan haksız ölümümü başkalarından öğreneceksiniz.Babanız, özgürlük ve mutluluk uğruna gönüllü olarak canını vermiş bir kurbandır.
Size miras olarak şerefli bir ad ve tamamlanacak bir görev bırakıyorum...
Onu koruyun, bu yolda yürüyün. Kendinize karşı doğru olun, o vakit başkalarına karşı sahte olamazsınız. Yaratıcı, uyanık ve neşeli olun...
Çocuklarım, değerli varlıklarım; bu mektubu yalnız sizin için değil, daha doğmamış çocukları için ölen bir çok kişinin ölüm yıldönümlerinde de okumanızı istiyorum. Yavrularım, elveda...”
(hürriyet.com.tr)
1880'li yıllar, ağırlıklı olarak kol emeğinin kullanıldığı ve çalışma şartlarının çok kötü olduğu yıllardı. Küçük çocukların karın tokluğuna çalıştırılması ve 14-15 saate kadar varan iş günleri söz konusuydu.
Şirketler eşi görülmemiş bir hızla büyürken, işçiler, işyeri güvenliği, sağlık koşulları, örgütlenme ve grev gibi en temel haklarını dahi tanımayan bir siyasi ve hukuki sistem ile karşı karşıyaydılar.
1881 yılında yarım milyon işçiyi temsilen kurulan Örgütlü Meslek ve Emek Birlikleri Federasyonu "8 saatlik iş günü" mücadelesini ülke geneline yaymak ve işçilerin kararlılıklarını göstermek amacıyla mücadeleyi yükseltti.
ABD'nin Şikago kentinde 40 bin tekstil işçisinin gerçekleştirdiği eylem kanla bastırıldı. Aynı kentte, bir fabrikada 8 saatlik işgünü için greve çıkan 1.400 işçi işten atıldı. Aynı tarihlerde greve çıkanlara ateş açıldı ve 4 işçi yaşamını yitirdi.
Saldırılar, mücadele ateşini söndürmedi, aksine körükledi. ABD ve Kanada'da sendikalar ve diğer örgütlerin yükselttiği mücadele sonucu 1 Mayıs 1886'da yaklaşık 350 bin işçi greve çıktı. Tarih işçi sınıfının böylesine örgütlü ve kararlı tepkisine ilk kez tanık oluyordu. Tüm ülkede yaşam durdu. İşçiler üretimden gelen güçlerini kullanıyordu.
İşçilerin bu top yekün isyanı, işverenlerin tepkisini çekti. Chicago'da greve çıkan 40 bin işçinin eylemini bastırmak için, saldırılar düzenlendi. İşverenler grev kırmak için sokak çeteleriyle anlaştı. Sokak çeteleri bir taraftan işçilere saldırıyor, bir taraftan da grev kırıcılığı yapıyordu. Grevci işçilerle sokak çeteleri arasında çıkan kavga sırasında, polisin işçilerin üzerine ateş açması sonucu 4 işçi yaşamını yitirdi.
Hükümet ve işverenler, işçi eylemini kolay kolay içlerine sindiremiyordu. 1 Mayıs sonrası işten atmalar, baskılar yoğunlaştı. Olaylara neden oldukları gerekçesiyle 8 işçi hakkında idam istemiyle dava açıldı. İşçiler idam cezasına çarptırıldı.
Dört yiğit işçi önderi Albert PERSONS, Adolph FISCHER, George ENGEL ve August SPIES, 1 Mayıs 1886 yılında 8 saatlik iş günü mücadelesinde önderlik yaptıkları için idam edildi. Albert PERSONS isimli işçi, özür dileme şartıyla affedileceğinin söylenmesi üzerine, mahkeme heyetinin karşısında tarihe geçecek sözlerini söyledi: "Bütün dünya biliyor suçsuz olduğumu. Eğer asılırsam cani olduğumdan değil, emekçi olduğumdan asılacağım."
İşçi önderlerinin cenaze törenine yüz binlerce insan katıldı.
ABD'de yaşanan bu olaylar uluslararası işçi örgütlerini harekete geçirdi. II. Enternasyonal 1889'da Paris'te düzenlediği kongrede, Amerikan işçilerinin mücadelesini desteklemek amacıyla dünya çapında gösteriler düzenledi. 1890'dan başlamak üzere 1 Mayıs'ı da, "Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü" olarak kabul etti.
TÜRKİYE'DE 1 MAYIS'LAR
Anadolu'da 1 Mayıs ilk kez Osmanlı döneminde, 1905 yılında İzmir'de kutlandı. Bunu 1909 Üsküp kutlaması izledi.
İstanbul'da ilk kez 1 Mayıs kutlaması 1910'da yapıldı.
1920 1 Mayısı'nda ışgal idaresinin ve Osmanlı hükümetinin yoğun baskılarına karşın 1 Mayıs İşçi Bayramı olarak kutlandı. İşçiler Haliçten başlayarak Karaköy üzerinden Beyoğlu'na kadar bir yürüyüş yaptılar ve "Bağımsız Türkiye" yazılı bir pankart taşıdılar.
1921'in 1 Mayısı'nda İstanbul'un hemen tüm işçileri, özellikle şirket-i Hayriye, Seyrü Sefain, Haliç ıdaresi ve Tramvay şirketi çalışanları 1 Mayıs'ı kutladılar.
1923 1 Mayısı'nda çok sayıda yerli ve yabancı işletmede çalışan işçiler greve çıktı. İşçi taleplerinin arasında, "yabancı şirketlere el konulması, 1 Mayıs'ın resmen işçi bayramı olarak tanınması, sekiz saatlik işgünü, hafta tatili, serbest sendika ve grev hakkı" vardı ve birçok işçi tutuklandı.
CUMHURİYET SONRASI
1924 1 Mayısı'nı "İşçi Bayramı" olarak kutlayan işçilerin bu eylemi engellenmek istendi. Sekiz saatlik işgünü için bildiri dağıtan birçok işçi tutuklandı.
1925 yılında çıkarılan Takrir-i Sükun Kanunu sonrasında kutlamalara izin verilmedi ve 1935 yılına kadar hemen hemen her yıl ancak gizli kutlanabildi. 1 Mayıs'ın bundan sonraki tarihi "yasak" larla yazıldı.
1935 yılında çıkarılan "Ulusal Bayram ve Genel Tatiller Hakkında Kanun" adıyla çıkarılan düzenleme ile "Bahar ve Çiçek Bayramı" olarak genel tatil günlerine dahil edildi.
27 Mayıs 1960' dan sonra da "yasaklar" yaşandı. Toplu Sözleşme, Grev ve Lokavt Kanunu'nun kabul tarihi olan 24 Temmuz, işçi sınıfına 1 Mayıs'ın yerine bayram olarak dayatıldı. Ancak bu girişimlerin hepsi, kararlı mücadeleler sonucu geri döndü.
En kitlesel 1 Mayıs, 1976'da kutlandı. Bu miting DİSK'in öncülüğünde Taksim Meydanı' nda yapıldı. O gün Taksim Meydanı' nı 400 bin emekçi doldurdu.
Bu yüzden 1977 yılındaki gösterilerin daha bir görkemli kutlanmasından tedirgin olan kesimler bulunmaktaydı... Ama herşeye rağmen Taksim Alanı'na beşyüzbin emekçinin akması engellenemedi... Saat 14.30'da başlayacak olan kutlamalar için alan, sabahın erken saatlerinde itibaren dolmaya başladı. İşçiler, emekçiler, öğrenciler, kadınlar, çocuklar... bayramlarına sahip çıkmış, coşkularını donanmış ve alanları özgür ruhlarıyla doldurmaya başlamıştı. Taksim alanında, iğne atsan yere düşmeyecek bir katılım vardı. Dönemin DİSK Genel Başkanı Kemal Türkler'in konuşmasının sonlarına doğru, çevredeki binalardan halkın üzerine ateş açıldı. Yaşanan paniğin ardından 37 insanımız yaşamını yitirdi ve 200'den fazla yaralı vardı.
1978 yılında, önceki yıl yitirilen 37 insanın acısını içinde yaşayan yüzbinler yine Taksim Alanı'ndaydı...
1979 yılında Sıkıyönetim Komutanlığı İstanbul'da mitinge izin vermedi. İzmir Konak Meydanı'nda kutlandı.
80 sonrası 12 Eylül Askeri darbesinin yasaklar zincirinde 1 Mayıs da yer alıyordu. Böylece yeni bir yasaklı dönem başladı. Ama tüm yasaklara rağmen; kısa süreli iş bırakmalar, bayramlaşmalar ve bildiri dağıtılması gibi etkinliklerle, bu onurlu günün anısının belleklerden silinmesine izin verilmedi...
1987: 7 yıllık aradan sonra sendikalar öncülüğünde bazı milletvekilleri, aydın, sanatçı ve bilim adamları ile birlikte yaklaşık 1000 kişilik bir grup Taksim Anıtı'na 1 Mayıs şehitlerini anmak üzere çelenk bırakmak istediler. Polis sadece milletvekillerinin araçla anıta ulaşmasına izin verdi.
1989: Taksim'de biraraya gelen kitleye saldırıldı. Mehmet Akif Dalcı isimli bir işçi yaşamını yitirdi.
1990: Yine Taksim'e yürümek isteyenlere izin verilmedi. Çıkan çatışmada İTÜ Öğrencisi Gülay Beceren felç oldu.
1996: 1980 sonrasının en kitlesel mitingi gerçekleştirildi. Kadıköy'ü dolduran yaklaşık 150 bin insan toplandı ama yine açılan ateş sonrası 3 kişi yaşamını kaybetti.
1 MAYIS MARŞI
Günlerin bugün getirdiği baskı zulüm ve kandır
Ancak bu böyle gitmez sömürü devam etmez
Yepyeni bir hayat gelir bizde ve her yerde
1 Mayıs 1 Mayıs işçinin emekçinin bayramı
Devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı
Yepyeni bir güneş doğar dağların doruklarından
Mutlu bir hayat filizlenir kavganın ufuklarından
Yurdumun mutlu günleri mutlak gelen gündedir
1 Mayıs 1 Mayıs işçinin emekçinin bayramı
Devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı
Vermeyin insana izin kanması ve susması için
Hakkını alması için kitleyi bilinçlendirin
Bizlerin ellerindedir gelen ışıklı günler
1 Mayıs 1 Mayıs işçinin emekçinin bayramı
Devrimin şanlı yolunda ilerleyen halkların bayramı
Ulusların gürleyen sesi yeri göğü sarsıyor
Halkların nasırlı yumruğu balyoz gibi patlıyor
Devrimin şanlı dalgası dünyamızı kaplıyor
Gün gelir gün gelir zorbalar kalmaz gider
Devrimin şanlı yolunda bir kağıt gibi erir gider.
PERSONS'UN MEKTUBU
“8 saatlik işgünü” mücadelesi önderlerinden
Albert Persons'un idam sehpasına gitmeden önce
çocuklarına yazdığı mektup,
o günlerde emekçilerin verdiği mücadeleden
günümüze ışık tutuyor...
“Bu kelimeleri yazarken adlarınızın üstüne göz yaşlarım damlıyor...
Bir daha hiç karşılaşmayacağız. Ah, sevgili çocuklarım, nasıl içten, derinden seviyor sizi babacığınız.
Sevdiklerimiz için yaşamakla gösteririz sevgimizi ve gerektiğinde sevdiklerimiz için ölmekle de gösterebiliriz sevgimizi...
Benim hayatımı ve doğal olmayan haksız ölümümü başkalarından öğreneceksiniz.Babanız, özgürlük ve mutluluk uğruna gönüllü olarak canını vermiş bir kurbandır.
Size miras olarak şerefli bir ad ve tamamlanacak bir görev bırakıyorum...
Onu koruyun, bu yolda yürüyün. Kendinize karşı doğru olun, o vakit başkalarına karşı sahte olamazsınız. Yaratıcı, uyanık ve neşeli olun...
Çocuklarım, değerli varlıklarım; bu mektubu yalnız sizin için değil, daha doğmamış çocukları için ölen bir çok kişinin ölüm yıldönümlerinde de okumanızı istiyorum. Yavrularım, elveda...”
(hürriyet.com.tr)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)