31 Aralık 2016 Cumartesi

Yılbaşına özel çay tarifi: Noel çayı

Çay genellikle kahvaltı sofrasında ya da yemekten sonra içilir. Ama çay seven toplumlarda her vesileyle çay içilebilir. Yılbaşı gecesi de çay içilebilir örneğin. 

İşte bu da yılbaşına özel çay tarifi: Noel çayı
2 adet demlik çay: Sindirime iyi gelir
Çeyrek elma: Kanser düşmanı
Bir avuç kuşburnu: C vitamini deposu
Karabiber: Yağ hücrelerini azaltır
3-5 karanfil: Solunum hastalıklarına iyi gelir
2 dilim limon: C vitamini deposu
Damak tadınıza göre bal: Enerji verir

30 Aralık 2016 Cuma

Yeni yıl mesajları | Resimli 2017 yılbaşı mesajları

Yılbaşı mesajları 2017 öncesi sosyal medya kullanıcıları tarafından Twitter, Facebook ve Instagram gibi platformlarda paylaşılmaya başlandı. Yeni yılda tanıdıklarını “Mutlu yıllar” mesajı iletmek isteyen kişilerin tercihi ise resimli mesajlar oldu. 2017 yılına sayılı saatler kala en güzel yılbaşı mesajları detaylarıyla birlikte haberimizde.
Yeni yılın sağlık, mutluluk ve huzur getirmesi dileğiyle... Hoşgeldin 2017
Mutluluk bankasının sevgi şubesinde, 2017 no'lu hesabınıza, 365 gün daha yatırılmıştır. Mutlu bir şekilde harcamanız dileğiyle.. MUTLU YILLAR...
Nerede yaşan varsa, orada umut vardır. Yeni yılda tüm umutlar ve başarılar seninle olsun. Mutlu yıllar dilerim.
Yine yeni bir yıl geldi. 2017 yılının başların geçirdiğimiz şu günlerde size ve ailenize huzur ve mutluluk dolu yıllar dilerim.
Ömrün mutlu yıllar mutlu yarınlar ile dolu olsun. En güzel dostluklar seni dost sayana nasip olsun. Mutlu yıllar...
2017'de tüm dargınlıkların ve kavgaların sona ermesi herkesin barış ve huzur içerisinde yaşaması dileğiyle...
Birlikte nice senelere, yarınlar tüm insanlık için güzel olsun.
Yeni yıl her şeyi yenilesin bir tek sen eskisi gibi kal. Birtanem, mutlu senelere...
Acısıyla, tatlısıyla bir yılı daha geride bıraktık. Hoşgeldin yeni yıl, mutlu yıllar dost.
Bu yılın sana ve sevdiklerine boş kazanç getirmesi sağlıklı ve huzur dolu bir yıl olması dileğiyle.
2017'de mutluluk yağmurları altında şemsiyesiz kal.Yeni yılın kutlu olsun.
İnsanlık insanlara yardım ederse bu yılda tüm sorunlar çözülür. İnsanlığın 2017'de insanların önünde olması dileğiyle.
2017'de tüm umutlarına ve hayallerine kavuşman dileğiyle sevgili dostum.
Umarım bu yılda unutamayacağın anılar yaşar ve hep mutlu olursun.
Hayallerin gerçek duaların kabul olsun. Yeni yılınız mübarek olsun.
Şeker gibi tatlı masal gibi güzel bir yıl senin olsun. Nice yıllara...
Bu yılın tüm insanlığa ve İslam alemine hayırlı olması dileğiyle.
2017'de hayalini kurduğun her şey gerçek olsun. Sahte dünyada bu yıl senin yılın olsun.
Bu yıl Türkiye için umutlu ve barış dolu kavgasız bir yıl olsun.
Bir yılı daha tüketmenin hüznü yerine, bir yıldan daha kurtulmuş olmanın sevincini yaşamayı tercih ediyoruz. Ne diyelim, gelen gideni aratmasın! İyi seneler.
Yelkovan akrebe meydan okurken zaman hızla geçerken geriye unutulmamış dostluklar kalır. İyi ki dostumsun. Yeni yılın kutlu olsun.
Kardeşliğin doğduğu, sevgilerin birleştiği, belki durgun, belki yorgun, yine de mutlu, yine de umutlu, yine de sevgi dolu nice yıllara!
Bembeyaz yağan kar, ne yaşanmışsa yaşansın örter geçmişin hatalarını... Yeni bir gelecek sunar bize ve yeni bir başlangıç... Yeni yılın tüm insanlığa ve ülkemize barış, mutluluk getirmesi dileğiyle yeni yılınızı kutlarım. Her şey gönlünüzce olsun!
Gelecek yılda tüm ailene sağlık ve huzur dilerim. Sevgi ve barış ülkemizin olsun.
Allah size ve sevdiklerinize güzel günler nasip etsin. Hayırlı seneler.
2017'nin en güzel günleri sizlerin ve sevdiklerinizin olması dileğiyle.
Bu yılı da geride bıraktık. 2016'nın kötü günleri geride kalsın yeni yılda hepiniz mutlu olun.
Milletimiz ve devletimiz bu yılda kötü gün görmesin. Sağlıklı ve barış dolu bir yıl diliyorum.
 Dünyayı değiştirmek istersen kendine inan, dürüstlükten asla vazgeçme! Mutlu Yıllar!!
2017 yılı öyle bir yıl olsun ki, 2017 yılının tüm olumsuzluklarını bіze unutturabіlsіn... İsteklerimizin gerçekleşeceği bir yıl dileğiyle!
Yeni yılın kellere saç, hastasına ilaç işsize iş, dişsize diş vermesi dileğiyle.
Bu yılı tüketmenin hüznü değil yeni bir yıla kavuşmanın mutluluğu ile senin ve sevdiklerinin yılı kutlu olsun.
Kardeşliğin doğduğu, sevgilerin birleştiği, belki durgun, belki yorgun, yine de mutlu, yine de umutlu, yine de sevgi dolu nice yıllara!
İşte sonunda buldum. Neyi mi? Sana gönderebileceğim dostluğumuzun, yeni yılda da devam edeceğini anlatabilecek sıcacık bir yeni yıl mesajını; Mutlu yıllar.
Dost senin gibi bir 2017 yaşamamız dileğiyle sağlık ve huzur senin olsun.
Geleceğin huzurlu, mutluluğun daim, yeni yılın kutlu olsun.
2017 yılı acılarımızla, sevinçlerimizle geride kalacak. 2017 daha fazla umut, daha fazla sevinç, daha fazla mutluluk getirsin. Yaşamında güzel yıllar, mutlu yarınlar, gerçek dostluklar hep seninle olsun. Yeni yılın sana ve tüm sevdiklerine sağlık, mutluluk, neşe, başarı, bolca para, sevgi ve huzur getirmesini dilerim. Mutlu Yıllar!!
Yeni yılda herkese sağlık, huzur ve para diliyorum. Sevgilerimle...
Yeni yılda, her şeyin gönlünüzce olmasını diler, tüm beklentilerinizin gerçekleşmesini temenni ederim. Mutlu yıllar..
Baharda gelinciklerin en güzel başlangıçları müjdelemesi gibi yeni yılda da tüm güzelliklerin sizinle olması dileğiyle.. Nice mutlu yıllara!
2017 senin yılın olsun sevgili kardeşim. İnşallah her isteğin kabul olur.
Bulutsuz gökyüzü senin olsun demiştim; ümitlerin solmasın, tükenmesin diye. Yeni yılda hiç ümіtsіz kalmaman ve hayallerіne kavuşman dileğiyle.. İyi yıllar!
2016 bitti ömrümüzden bir yıl daha gitti. Sağlık ve huzurunun gitmemesi dileğiyle.
Yine yeni bir yıl var kapımızda. 2017 yılına gireceğimiz şu günlerde istediğiniz her şeyin gerçekleşmesi dileğiyle, iyi seneler

























Yeni yıla 10 yıl genç girin

Yeni yıla girmeden 30 dakika içinde en az 10 yaş gençleşebilirsiniz. Peki nasıl? Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Güncel Öztürk anlattı.


Yılbaşı gecesine ve yeni yıla girmeye çok az kaldı. Ameliyatsız estetiklerle ortalama 30 dk içinde yeni yıla en az 10 yaş gençleşerek girebilirsiniz. Estetik, Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Güncel Öztürk “Bunun için kırışık tedavisi, kaş kaldırma, göz altı torbası tedavileri ve dudak dolgusu yaptırılması yeterli olabilir.”
AMELİYATSIZ TEDAVİ YÖNTEMLERİ HANGİLERİ?
“Estetik cerrahide botoks ve dolgu uygulamaları ameliyatsız tekniklerin başında gelir. Göz çevresi ve alın bölgesindeki kırışıkların tedavisinde ve kaş kaldırmada botulinum toksini yani botoks enjeksiyonundan faydalanabilir. Dudak çevresindeki oluklarda ve derin kırışıklıklarda hyalüronik asit dolgu enjeksiyonu kullanılır. Işık dolgusu tedavisi ise göz altı torbası ve morluklarının tedavisinde kullanılır. “Botoks ve dolgu uygulamalarında tedavi kişiye özel planlanmalıdır. Yüz bölgesindeki yaşlanmaya bağlı oluşan hacim ve şekil kayıplarını tedavi etmek için kişinin anatomik yapısına özel analiz, estetik tasarım ve uygulama planı yapılmalıdır. Bu hesaplamalara yaş, cinsiyet, kişinin genel sağlık durumu gibi faktörlerin de dahil edilmesi gerekir.”
DOLGU ENJEKSİYONU İLE HACİM KAZANDIRMA
“Elmacık kemiği, çene, dudak ve göz altı torbasının nedenleri arasında hacim kaybı vardır. Yüzdeki hacim kayıplarının tedavisinde hyaluronik asit dolgu enjeksiyonu kullanılır. Dolgu enjeksiyonu günümüzde sadece yüzdeki hacim eksiklerinde değil, burun estetiği, meme ve popo dolgunlaştırma da yaygın olarak kullanılan bir tekniktir.”
BOTOKS İLE DOLGU ENJEKSİYONUNUN AVANTAJLARI
“Botoks enjeksiyonu ile alın ve iki kaş arası, çatık kaş çizgileri, düşük kaş derisi, düşük ağız köşesi, gülümseme kası, dudağın üste çekilmesi, çene derisinin yukarıya çekilmesi gibi yüze etki eden tüm kaslardaki deformasyonlar giderilebilir. Özellikle alın ve göz çevresi alanlarında botoks enjeksiyonu en etkili tedavi yöntemidir. Kaş düşüklüğünün yanı sıra göz çevresinde kazayağı, alt göz kapağı, burun tabanındaki kırışıklıklar, kaş arasındaki iki dikey kırışıklığın tedavisi için de botoks kullanılır. Gülümseme kası kırışıklarının, üst dudak çizgileri, ağız köşesi çizgileri, ağız köşesi düşüklüğü de botoks ve dolgu enjeksiyonum ile tedavi edilerek daha genç bir görünüm ve daha belirgin bir gülümseme sağlanabilir. Gülümseme kaslarındaki kırışıklık ve ağız kenarı düşüklüğü kişiler gülümsese bile gülümseme ifadesinin tam olarak oluşmasına engel olur.”
Op. Dr. Güncel Öztürk “Sadece birkaç dakika süren ameliyatsız uygulamalar ile daha genç görünmek ve gençliğinizi daha uzun süre korumak mümkün. Operasyonları planlarken operasyonların etki etme sürelerinin de dikkate alınması gerekir. Dolgu enjeksiyonun etkileri hemen ortaya çıkarken botoksun etkilerinin ortaya çıkması için bir hafta beklenmesi gerekir. Geri dönüşümü mümkün olan bu operasyonları yılda 2 kez uygulatarak güvenli bir şekilde gençleşip güzelleşmek mümkün. Yeni yılda kendinizi daha enerjik ve daha mutlu hissetmek için estetik cerrahiden destek alabilirsiniz.” Sözcü

Ev yoğurdunun 9 faydası var

Beslenme ve Diyet Uzmanı Özge Öçal, katkı maddesi karıştırılmayan ev yoğurdunun içerdiği kalsiyum, protein ve yararlı bakteriler nedeniyle sofralardan eksik edilmemesi gerektiğini belirtti.

Yetişkinlerin günde bir kase, çocukların da günde en az 6 kaşık ev yoğurdu tüketmeleri gerektiğini vurgulayan Öçal, ev yoğurdunun 9 faydasını sıraladı:
1- Ev yoğurdu, hazır yoğurtlara göre daha çok probiyotik içeriyor. Bu sayede bağırsak hareketleri düzene giriyor, kabızlık, ishal, hazımsızlık gibi sıkıntıları önlüyor.
2- İçerdiği kalsiyum sayesinde karın bölgesinde oluşan yağlanmayı azaltıyor.
3- Düzenli tüketilmesi durumunda yüksek tansiyon riskini azaltıyor.
4- Bağışıklık sistemini destekleyen, hastalık ve enfeksiyonlarla savaşan T hücrelerinin güçlenmesini sağlıyor.
5- İçerdiği kalsiyum sayesinde çocuklarda diş ve kemik oluşumunu destekliyor. Yetişkinlerde ise kemik erimesini önlüyor.
6- Kaymaksız tüketilen ev yoğurdu kolesterolün düşürülmesine destek oluyor.
7- İçerdiği yararlı bakteriler, ciltte oluşan sivilce ve kızarıklıklara iyi geliyor.
8- Bol proteinli yapısı, egzersiz sonrası yıpranan kasları onarıyor.
9- Kan şekerinin dengelenmesini sağlıyor. Böylece tatlı yeme isteğini azaltıyor.

28 Aralık 2016 Çarşamba

Obezite cerrahisinde risk ne zaman ortaya çıkıyor?

Obezite Cerrahı Doç. Dr. Serdar Kaçar, obezite ameliyatı olan hastaları uyardı: Ameliyattan sonra beslenmesine dikkat etmeyen hastalarda, hayati risk ortaya çıkabilir.

“Obezite ameliyatı riskini azaltmak, öncelikle tecrübeli bir ekibe ve iyi bir hastaneye, sonrasında ise tamamen hastaya bağlı” diyen Obezite Cerrahı Doç. Dr. Serdar Kaçar, önemli uyarılarda bulundu. Ameliyattan sonra doktorunun dediklerine harfiyen uymayan hastalarda ciddi riskler oluşabileceğini belirten Kaçar, hızlı kilo vermek için hiç yemek yemeyen hastaları uyardı.
“MİDEYİ MUZ KADAR KÜÇÜLTÜYORUZ”
Obezite Cerrahı Doç. Dr. Serdar Kaçar, obezite ameliyatında kişinin uyması gereken kurallar olduğunu, bu kurallara uymazsa hayatını tehlikeye atabileceğini söyledi. Kaçar, “Obezite ameliyatının riskini hafifletmek çoğunlukla hastanın elindedir. Hastalar doktorunun önerilerine uymak durumundadır. Biz cerrahlar bu ameliyatta mideyi muz büyüklüğünde bırakıyoruz. Ameliyattan sonraki hayatında hasta, aldığı gıdaları yudum yudum, lokma lokma midesinden geçirmesi gerekiyor. Özellikle ilk bir ayda kurallara uymazsa midede genişleme veya kaçak olur, dikişlerde problem çıkar ve hastanın hayatına mal olacak bazı rahatsızlıklar meydana gelebilir” diye konuştu.
“GENÇ HASTALAR HİÇ YEMEK YEMİYOR”
Özellikle genç hastaların açlık hissetmediği için yemek yemediklerini, bu durumun da büyük risk taşıdığını söyleyen Dr. Kaçar, “Hastanın kontrollere zamanında gelmesi gerekiyor. Aldığı kaloriye dikkat etmesi gerekiyor. Özellikle genç hastalar yemeyeyim, içmeyeyim daha çabuk kilo veriyim diye düşünüyor. Alması gereken gıdayı almıyor ve kasları eriyor. Yeterince sıvı almıyor ve vücudu kuruyor. Bu ameliyatı olan hastalar, önerilere uyarak, doğru beslenerek ve spor yaparak riski düşürebilir” ifadelerinde bulundu.

Yılbaşı yemeği için 6 altın öneri

Zengin sofraların kurulduğu yılbaşı gecesi doğru besin tercihi yaparak ve porsiyon kontrolü sağlayarak yeni yıla sağlıklı girmek mümkün. Medical Park Gaziosmanpaşa Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Merve Gülünay, sağlıklı yılbaşı sofrası önerilerinde bulundu. Birçok kişi yılbaşı gecesi daha fazla kalori alacağını düşünerek gün içinde kendini aç bırakma eğilimindedir. Oysa bu durum metabolizmayı daha fazla kalori almaya yönlendirir. Bunun nedeni ise uzun süreli açlıkların kan şekeri dengesini bozarak, yemeği fazla ve hızlı tüketmeye yönlendirmesidir. Gülünay, uzun süre aç kalan vücudun yenilenleri yağ olarak depoladığına dikkat çekerek, yılbaşı gecesi için sağlıklı beslenme önerilerini sıraladı.


1- İyi bir kahvaltı
Gece uyku süresince yaşanan açlık nedeniyle metabolizma yavaşlar. Metabolizmayı ateşlemenin yolu iyi bir kahvaltıdan geçer. Bu yüzden mutlaka güne kahvaltıyla başlamak ön koşuldur. Her zaman olduğu gibi yılın son gününde de güne yumurta, peynir ve bol yeşillik içeren bir kahvaltı ile merhaba denmelidir.
2- Besinler azar azar tüketilmeli
Mide problemleri nedeniyle yılbaşı gecesi bir hastanenin acil bölümünde geçirilmek istenmiyorsa, besinler gece boyunca yavaş yavaş ve azar azar tüketilmelidir. Fazla miktarda besin tüketimi, hızlı biçimde büyük lokmalarla beslenmek hem midenin doygunluk hissi sinyalinin verememesinden dolayı daha çok kalori alınmasına sebep olacak hem de tansiyon ve kalp gibi problemleri beraberinde getirecektir. Hazımsızlık ve şişkinlik gibi problemlere yol açacak bu durumu önlemek adına yemek yavaş yavaş yenmeli ve iyi çiğnenerek sindirim artırılmalıdır.
öne çıkanlar
3- Saat planlaması yapın
Gün içinde kahvaltıdan başlanarak ana ve ara öğün şeklinde beslenmeye özen gösterilmelidir. Akşam hindi, dana gibi et grubu tüketilecekse, iyi bir kahvaltının ardından öğle yemeğinde sebze, salata, yoğurt gibi besinler tercih edilmelidir. Öğle yemeğinden sonra ufak bir ara öğün yapmak akşam yenilecek yılbaşı yemeği öncesi kan şekerinin düzenlenmesine yardımcı olacaktır. Yemek sonrası meyve ve tatlı gibi öğünler tercih edileceği için karbonhidrat tüketimi gün içinde azaltılmalıdır. Yılbaşı yemeğinin saatini çok geç saatlere bırakmamaya özen gösterilmelidir. Atıştırmalıkların da saat ayarlaması planlanabilir. Kilo almamak ve mide problemi yaşamamak adına yatmadan 2.5-3 saat önce besin tüketmenin bitmesine özen gösterilmelidir.

4- Sofrada yeşillik bulundurun
Yılbaşı sofralarının vazgeçilmezi olan et grubunun sindirimi yavaş ve zordur. Hindi her ne kadar az yağlı bir et olsa da yanında mutlaka lifli besinlere yer vermek sindirimi kolaylaştırır. Bol miktarda yeşil yapraklı sebze tüketmek hem vitamin ve mineral açısından zengin bir beslenme sağlar hem de lif içeriğiyle sindirim problemi yaşanmasını engeller.
5- Kuruyemiş ve meyveye dikkat
Yılbaşı yemeklerinin sonrasında kuruyemiş ve meyve tüketimi vazgeçilmezler arasında yer alır. Ancak bu iki grup için de porsiyon kontrolü çok önemlidir. Kuruyemiş yüksek miktarda yağ içerdiği için miktara dikkat edilmelidir. 8-10 adet fındık, badem, fıstık ya da 2 tam cevizin 1 tatlı kaşığı zeytinyağına eş değer olduğunu düşünüldüğünde; kuruyemişi kase kase yemek yerine ufak miktarlarda tüketmek önemlidir. Meyve kan şekerini hızlı yükselten bir “şeker bombası” olduğu için tabakla ölçülebilecek yüksek miktarda değil, 1-2 porsiyon şeklinde tüketilmesi gerekmektedir.
6- Meze olarak yoğurtlu besinler tercih edilmeli
Meze seçiminizi mayonez gibi soslu olanlar yerine, yoğurtlu olanlardan tercih edilmelidir. Salam, sosis gibi sakatat etlerle yapılmış mezeler yerine, yeşil yapraklı olanlara ağırlık verilmelidir. Çok yağlı ve kızartma türü olan mezelerden kaçınılmalıdır. Hazırlanan mezelerden tabağa ufak bir kaşıkla her çeşitten az miktarda alınması hem tadımlık hem de doyumluk bir keyif yaşanmasına yardımcı olacaktır.
Yeni yılın ilk gününe öneri
1- Mümkün olduğunca erken kalkın.
2- Bol miktarda su içmeyi unutmayın.
3- Vücuttaki ödemi atmak adına bitki çayları, maydanoz, biberiye, kekik gibi besin ve baharatlara beslenmenizde yer verin.
4- Açık havada 1-1,5 saat kadar yürüyün.
5- Kafein sebebiyle kahve tüketiminizi sınırlandırın.
6- Ağır ve yağlı bir kahvaltı yapmaktan kaçının.
7- Bol miktarda C vitamini içeren yeşil yapraklı sebze tüketin.
8- Geç uyanmanız sebebiyle öğle yemeğini atlamayın. Akşam yemeğinden önce mutlaka süt grubu besinler ve meyvelerle bir ara öğün yapın.
cnntürk

Kanser hastalarına beslenme önerileri

Tedavi süresince doğru beslenmek, kemoterapinin etkilerini ve yan etkilerini azaltmada etkili oluyor. Dyt. Ayşe Korkmaz, kanser hastalarına özel beslenme tüyoları verdi.

Metal çatal-kaşık yerine plastik olanları kullanmak bile kanser hastalarının rahatlamasında büyük etkisi oluyor. Kemoterapi sonrasında ağızda oluşabilecek kötü tada karşı ağız yemekten önce karbonatlı karışımla çalkalama, ağızdaki acı ve metalik tadı şekersiz, limonlu ve naneli sakızlar çiğneyerek giderme gibi önemli tüyolar veren Dyt. Ayşe Korkmaz, mucize besinlerin olmadığı konusunda uyardı.
Sağlıklı beslenmek; hastalıklardan korunmanın yanı sıra iyileşme döneminde de vücudun savunma mekanizmalarını güçlendiriyor. Tedavisinde yan etkilerle karşılaşılan kanserle de doğru beslenme desteği sayesinde daha kolay mücadele edilebiliyor. “Hayatımızın her döneminde olduğu gibi kanser tedavisi görülen dönemde de yeterli ve dengeli bir beslenme programı uygulamak önemli” diyen Bayındır İçerenköy Hastanesi Dyt. Ayşe Korkmaz; kanser hastalarına, tedavi döneminde uygulayabilecekleri beslenme önerilerinde bulundu:
Kanser tedavisi sürecinde yeterli ve dengeli bir beslenme planı uygulamak, hastanın kendini daha iyi hissetmesine ve tedaviye bağlı oluşabilecek yan etkilere karşı daha dayanıklı olmasına yardımcı olur.
Ancak kanserde uygulanan tedavi şekilleri her kişide ayrı yan etkilere neden olabilir. Hastalarda, aldıkları tedaviye bağlı olarak farklı yan etkiler ortaya çıkabilir. Örneğin, verilen bazı kemoterapi ilaçları iştahsızlık, bazıları ise bulantı ve kusmaya yol açabilir. Bu nedenle gerek kemoterapi tedavisi sırasında gerekse sonrasında uygulanacak beslenme tedavisinin kişiye özel olması gerekir.
KİŞİYE ÖZEL BESLENME
Tedavi gören kişinin besin alımının yakından takip edilmesi, besin alımında istenilen düzeylere ulaşılamadığı durumlarda, doktorunun da bilgisi doğrultusunda özel beslenme destek ürünleri kullanılması önem taşır.
MUCİZE BESİN YOK
Zaman zaman medyada bazı besinlerle ilgili ‘kansere çözüm' gibi abartılı haberler yapılsa da kanser tedavisinde tek bir besinin bu tip mucizevi bir etkisi olamaz. Bilgi kirliliğinin bu kadar çok olduğu bir ortamda, kanser tedavisi sırasında ve sonrasında beslenme konusunda en doğru bilgi doktor ve diyetisyenlerden alınabilir.
Özellikle kemoterapi sırasında alınan ilaç tedavisini olumsuz yönde etkileyebileceği için doktor/diyetisyen kontrolü dışında hiçbir ilaç ya da bitkisel destek ürünü kullanılmaması büyük önem taşır.
AĞIZDAKİ KÖTÜ TADA VE BULANTIYA KARŞI TAVSİYELER
KARBONATLI KARIŞIM: Kemoterapi sonrasında ağızda oluşabilecek kötü tadı uzaklaştırmak için ağız yemekten önce bir tatlı kaşığı karbonat, 3/4 tatlı kaşığı tuz ve bir bardak ılık sudan oluşan karışımla çalkalanmalı.
ŞEKERSİZ NANELİ SAKIZ: Bulantıyı hafifletmek ve ağızda oluşacak acı ve metalik tadı azaltmak için; şekersiz, limonlu, naneli şeker ve sakızlar tüketilebilir.
METAL KAŞIK YERİNE PLASTİK: Bulantıyı hafifletmek için metal çatal – bıçak yerine plastik malzemeler kullanılabilir.
SIVI KAYBINA KARŞI KOMPOSTO: Çok miktarda kusma varsa dehidratasyon (vücuttan elektrolit ve sıvı kaybetme) önemli bir sorun haline gelebilir. Bu sürede zor da olsa bol sıvı almaya çalışılmalı. Kustuktan sonra ağız su ile çalkalanmalı. Bir süre bekledikten sonra elma suyu, ılık tavuk suyu çorba, komposto gibi içecekler tercih edilebilir. Eğer yeterli miktarda sıvı alınamıyorsa mutlaka doktora danışılmalı.
SICAK GIDA BULANTIYI ARTIRIR: Aşırı tatlı, yağlı, baharatlı gıdalar bulantıları arttırabilir. Bu nedenle baharatlı, acılı ve sıcak yemekler yerine yumuşak, oda ısısında veya ılık yenebilen gıdalar tercih edilmeli. Gün boyu meyve suları ve tuzsuz ayran içilebilir.
RENGARENK SOFRA HAZIRLAYIN YAĞLI ET VE ŞEKERDEN UZAK DURUN
Kemoterapi sırasında ve sonrasında, yeterli ve dengeli beslenme planı uygulamak ve besin çeşitliliğine dikkat etmek çok önemlidir. Günde en az beş porsiyon her renkten sebze ve meyvelerden tüketilmeye özen gösterilmeli. Örneğin; turunçgiller, koyu yeşil yapraklı sebzeler ve sarı kök sebzeleri gibi. Farklı renklerdeki sebze ve meyveler fitokimyasallar olarak bilinen sağlığı geliştirici ögeler içerir.
Tedavi süresince ve sonrasında yağ tüketimi azaltılmalı ve yağlı etlerden mümkün olduğunca uzak durmaya dikkat edilmeli. Bu nedenle bazı günlerinde et ürünleri yerine nohut, mercimek, kuru fasulye gibi kuru baklagiller tercih edilebilir. Ancak bazı tedavilerde gaz, şişkinlik görülebilir veya tedavi öncesinde geçirilmiş operasyonlar nedeniyle hassasiyet olabilir. Bu durumda kuru baklagillerden kaçınmak gerekebilir.
Şeker tüketiminin kansere neden olduğuna dair net bir veri olmamakla birlikte; bunun istediğimiz kadar şeker tüketeceğimiz anlamına da gelmez. Fazla şeker alımı obezite, diyabet gibi hastalılara zemin hazırlar. Bu hastalıklarla kanser arasında da doğru orantılı bir ilişki bulunmaktadır.
KURU SARIMSAK VE SOĞANI ÇİĞ TÜKETİN
Yeterli ve dengeli beslenmeli, öğünlerde dört besin grubundan yiyecek lerin yer aldığı dengeli menüler hazırlanmalı.
Rafine tahıllar ve saf şeker yerine tam taneli tahıllar tercih edilmeli.
Yağ alımının azaltılması için yemekler az yağ ile pişirilmeli, et yemekleri yağ eklenmeden kendi yağları ile pişirilmeli, kızartma, kavurma gibi pişirme yöntem leri yerine haşlama, ızgara, fırında pişirme yöntemleri tercih edilmeli.
Hazır ve işlenmiş gıdalardan uzak durulmalı.
Karnabahar, brokoli, lahana, brüksel lahanası tüketilmeli.
Sarımsak ve soğan özellikle çiğ olarak tüketilmeli.
Alkol tüketimi haftada 1 -2 kadeh ile sınırlandırılmalı. Sözcü

Balkabağı bağırsak tembelliğinin düşmanı

Balkabağını bağırsaklar için tam bir şifa deposu. Hem tok tutan hem de cilde iyi gelen balkabağının bağırsak tembelliği yaşayanlar için önemli bir destek olduğu belirtildi.

Kışın turuncu şifa deposu balkabağı bağışıklık sistemini güçlendiriyor, bağırsak hareketlerini hızlandırıyor, tok tutuyor ve cilde iyi geliyor. Posadan zengin bir kaynak olduğundan püresi veya çorbası uzun süre tok kalmanızı sağlarken; bağırsak tembelliği yaşayan kişilerde soruna yardımcı oluyor.

Sosyetede ’Pomeranian’ modası

Sosyetede yeni moda ’Pomeranian’ cinsi köpek oldu
2012 yılından beri uluslararası köpek ticareti yapan Veysel Murat Ergün, sosyeteye, iş ve cemiyet hayatının tanınmış isimlerine ve sanatçılara her biri binlerce dolar değerinde lüks evcil hayvan tedarik ettiğini belirtti.

Sosyetenin özellikle avuç içi büyüklüğündeki ağırlığı 1-2 kiloyu geçmeyen Tayland şecereli Pomeranian cinsi köpeğe rağbet ettiğini belirten Ergün, cins köpek fiyatlarının 2 bin dolardan başlayıp 15 bin dolara kadar çıktığını ve özellikle de Pomeranian cinsi köpeklerin yavruyken 'Spitz' olarak bilinen ırka çok benzediklerinden dolayı dolandırıcıların göz bebeği olduğunu ifade etti.
Ergün ayrıca Pomeranian cinsi köpeklerin, havlamadığını, ısırmadığını, tüy dökmediğini, zeki ve oyuncu olduğunu, bu sebeple çocuklu aileler tarafından da kolaylıkla tercih edildiğini sözlerine ekledi.

Ergün, bu güne kadar duphapets.com.tr web sitesi üzerinden kendisiyle bağlantıya geçen Altan Erkekli, Kerimcan Durmaz, Selin Ciğerci, Samet Liçina, Akın Türkmen, Doğa Konakoğlu, Aref Ghafouri, Kemal Başbuğ, Oğuz Berkay Fidan başta olmak üzere bir çok ünlüye hayvan sattığını dile getirdi.

27 Aralık 2016 Salı

Dişlerini döken dinozor keşfedildi

Bilim insanları trepod familyasından Limusaurus inextricabilis adı verilen bir dinozor türünün yetişkinliğe geçerken dişlerini döktüğünü keşfetti.

Çin'in Sincan Özerk Bölgesinde, geçmişte çamur bataklığı olan bir alanda, bozulmadan kalmış farklı yaşlardaki 19 Limusaurus fosili üzerinde yapılan incelemelerde, türün yetişkinliğe geçerken tüm dişlerini kaybettiği tespit edildi. Yavru dinozorlar küçük keskin dişlere sahipken, yetişkin dinozorların tamamının dişsiz olduğu görüldü.
ABD'nin George Washington Üniversitesinden araştırmacıların keşfinin, bugün trepodların devamı olduğu düşünülen kuşların neden dişleri değil de gagaları olduğunu açıklayabileceği belirtildi.
"Keşif iki bakımdan çok önemli" diyen araştırmanın yazarlarından biyoloji profesörü James Clark, "İlki, aynı türe mensup dinozor fosillerinin, yavrusundan yetişkinine kadar bir arada korunmuş olarak bulunması ender görülen bir durum. İkincisi hayvanların anatomisinde görülen sıra dışı farklılaşma. Limusaurusların beslenme biçimlerinde yaşa bağlı radikal bir değişim olduğunu gösteriyor." değerlendirmesinde bulundu.
Araştırmacılar Limusaurusların yavruyken etobur olduğu, yetişkinlikte ise otobura dönüştüğü varsayımını ortaya attı. Fosillerin kimyasal analizi yavrular ile yetişkinler arasındaki beslenme farklılığı olduğunu doğruladı.
Araştırmanın sonuçları "Current Biology" dergisinde yayınlandı.

Aç kalan köpeklerin birbirini yedikleri iddiasına soruşturma

Kütahya Belediye Başkanı Kamil Saraçoğlu, Belediye Sokak Hayvanları Bakımevi ve Rehabilitasyon Merkezindeki, aç kalan köpeklerin birbirini yediği iddialarıyla ilgili soruşturma başlatıldığını bildirdi.

Saraçoğlu, Kütahya-Eskişehir karayolu yakınındaki hayvan bakımevinde, Kütahya Doğa ve Hayvan Sevenler Derneği Başkanı Sunay Birsen ve dernek üyeleriyle birlikte incelemelerde bulundu.
Aç kalan köpeklerin birbirini yediği iddialarıyla ilgili sosyal medyada yayınlanan görüntülerin ardından belediye olarak soruşturma başlattıklarını belirten Saraçoğlu, gazetecilere yaptığı açıklamada, vatandaşlara duyarlılığından dolayı teşekkür etti.
Yaşanan olaydan dolayı büyük üzüntü duyduğunu dile getiren Saraçoğlu, şöyle konuştu:
"Böyle bir olaydan dolayı bir belediye başkanı olarak çok üzgün olduğumu belirtmek isterim. Bundan sonra böyle bir durumun olmaması için gerekli çalışmaların ve düzenlemenin yapılacağına dair söz veriyorum. Bununla ilgili özür dilemek gerekirse özür dilerim. Ama sorumlu arkadaşlarla ilgili soruşturmanın açıldığını belirtmek isterim. Bir süre önce barınakta istemediğimiz bir olayla karşılaştık. Bir köpeğimiz maalesef itlaf oldu. Bir köpek, diğer köpekler tarafından boğuldu mu, ne oldu bilemiyoruz. Bununla ilgili derhal bir soruşturma açtık."
Saraçoğlu, barınağın büyütülmesi için yatırımlar yapıldığına işaret ederek, "Burada 3 veteriner ve 8 çalışanımızla görev ifa ediyoruz. 350 köpeğimizi burada bulundurabiliyoruz. Barınağın büyütülmesi için çalışmalarımız devam ediyor. Aynı bölgede bundan 10 gün önce 2 milyon 450 bin liraya mal olacak bir barınağın ihalesini yaptık." ifadelerini kullandı.
Kütahya Doğa ve Hayvan Sevenler Derneği Başkanı Sunay Birsen de duyarlığı sebebiyle Başkan Saraçoğlu'na teşekkür etti.

Türkiye'nin en iyi eko köyleri

Trafik ve iş stresi şehirlerde yaşamı oldukça zorlaştırıyor. Buna gündemdeki olayları da eklediğimizde hem bedenimizin hem de ruhumuzun huzur bulacağı bir sığınak arayışı doğuyor. Onlarca bilimsel araştırma doğanın hem ruh hem de beden sağlığına olan pozitif etkilerini öne çıkaran bulguları bize sunmakta. Biz de sizin için bölgenizde bulabileceğiniz, birkaç gün konaklayabileceğiniz ekolojik çiftlikleri listeledik.

1- Ormanevi
2012 yılında Biga Dağları’nın kuzeyindeki bir köye, “kırsala geçiş” aşamasını başlatmak için yerleşen Ormanevi, şu anda köyün merkezine yakın, yaklaşık 1 dönümlük bahçesi olan bir köy evinde ikamet ediyor. Ormanevi Kolektifi’nin tarım amaçlı işlediği arazi 5 ile 20 dönüm arasında değişiyor. Zahmeti ve eğlenceyi, keyfi paylaşmak için Ormanevi’ni ziyaret edebilirsiniz.
2-Yonca Lodge
Yonca Lodge, Fethiye’nin Yanıklar Köyü sahilinde yer alan 14 odalı küçük/butik bir otel. Akdeniz’in en güzel ada ve koyları ile içi içe bir kumsalın, meyve ağaçları ve çiçeklerle süslü sevimli bir bahçenin içerisinde bulunuyor. Bahçenin bir yanında endemik bir tür olan Sığla ağacı (Liquidambar orientalis) ormanı varken diğer yanında balık, kaplumbağa ve ördeklerle beraber birçok canlının yaşam alanı olan bir dere akıyor.
3-Latif Yalçıner Çiftliği
Ev sahibi üç ayrı noktadaki evinde misafirlerini ağırlıyor. Kemaliye ile Apçağa Köyü arasında meyve bahçesinin bulunduğu ilk evinde dört kişinin kalabileceği iki odayı, ilk evinin karşı mahallesindeki ikinci evde iki ailenin rahatça kalabileceği iki odayı, Kemaliye’nin içinde sadece yazın misafir ağırlayabileceği üçüncü evde ise 10 kişinin kalacağı iki odayı TaTuTa misafirlerine ayırıyor. Mart-Kasım ayları arasında yaklaşık 100 farklı bitki toplanıp kurutularak “zetirin” adındaki baharat yapılıyor.
4- Hindiba Doğa Evi
Bolu, Mengen ilçe sınırları içinde Yedi Göller Milli Parkı yolu üzerinde yer alan Hindiba’da, yaklaşık 3,5 dönüm üzerine kurulmuş tesiste kamp yeri olarak kullanılmakta olan ayrı bir alan da bulunmakta. Küçük bahçelerinde geleneksel metodlarla zirai ilaç ve gübre kullanmadan mevsimine göre tarım faaliyetleri ile genellikle sebze yetiştirmekteler.
5- Kapor Çiftliği
Çiftlik, Türkiye’nin eşsiz doğal güzellikteki noktalarından biri olan Nevşehir Avanos’da yer alıyor. Karasal iklimin hakim olduğu bölgenin temel geçim kaynakları tarım, hayvancılık, turizm, çanakçılık, çömlekçilik ve halıcılık gibi el sanatları.
6- Belentepe
Belentepe, kendi enerjisini doğal ve temiz kaynaklardan üreten, kendi gıdasını doğal yollardan üreten, permakültür prensiplerine göre tarım ve hayvancılık yapan, doğal yapı malzemeleri kullanılan, sürdürülebilir bir yaşam alanı oluşturuyor. Aynı zamanda bilgi ve tecrübelerini paylaşmak ve yardımlaşmak için çeşitli çalışmalar, aktiviteler gerçekleştiriyor.
7- Pastoral Vadi
Çiftlik sakin ve huzurlu ortamında, ekolojik mimarî yaklaşımla tasarlanan taş, ahşap ve kerpiç evlerinde yılın 12 ayı konaklanabilir. 42 dönümlük arazide, organik sertifikalı olarak yetiştirilen her türlü ürün yöresel Akdeniz mutfağı tarzında hazırlanmaktadır. Yerel kültür atölyelerinde kilim dokuma, topraktan çanak-çömlek yapımı, ahşap oyma denenebilir.
8- Marmariç Ekolojik Yerleşimi
Permakültür esaslarına dayanan, örnek sürdürülebilir bir yerleşim kurmak ve bu süreçte kazanılan deneyimleri paylaşmayı hedefleyen Marmariç Ekolojik Çiftliği, Ege Bölgesi’nde İzmir’in Bayındır ilçesinin Dernekli köyüne bağlı 20 sene önce terk edilmiş Mersinli mevkiinde kurulmuş.
9-Birecik Doğa Evi
Güneydoğu’nun en güzel noktalarından birinde yer alan Birecik Doğa Evi, bir grup arkadaş tarafından yönetiliyor. Çiftlikte erik, domates, biber, patlıcan, salatalık ve acur gibi sebze ve meyve, ekolojik prensiplere sadık kalınarak yetiştirilmekte. 6 kişinin gönül verdiği çiftlik bölgesinde nesli tehlike altında olan türler üzerine yoğun çalışmalar yürütülmekte.
10- Knidia Çiftliği
Knidia, Değirmenbükü’ne inerken 3 km’lik bir mesafede. Kaynak sularının aktığı bir vadide kendine özgü güzellikler sunan Knidia’da kendinizi doğayla iç içe , üretime dönük sade bir yaşamın içinde buluyorsunuz. Akşam sohbetlerinde asmalarından üretilen şarap ikram ediliyor.
11- Gağgı Çiftliği
900 yıllık anıt özelliğe sahip kestane, ceviz, armut, elma, erik ve meşe ağaçları ile çevrili Gağgı Çiftliği’nde, az teknoloji, az para ile doğal bir yaşam sürdürülmeye çalışılıyor. Çiftlikte yetiştirilen sebze ve meyvelerin bir çoğu çiftliğe gelen ziyaretçilerle paylaşılıyor. Elde edilen ürünlerin fazlası ise güneş yolu ile kurutularak kış için saklanıyor.
yesilist.com

Yılmaz Güney'in kitapları yayınlanıyor

Türk sinemasının unutulmaz isimlerinden Yılmaz Güney’in kitapları 2017 yılının ilk ayında okuyucularla buluşacak.

Yönetmenliği ve oyunculuğu ile tanınan Yılmaz Güney’in roman, senaryo, şiir, öykü ve edebiyat dışı eserlerini bir araya getiren İthaki Yayınları onun yazar yönünü gözler önüne sermeye hazırlanıyor.
7 -15 Ocak 2017 tarihleri arasında düzenlenecek Çukurova 10. Kitap Fuarı’nda, Yılmaz Güney kitapları yıllar sonra ilk kez kendi memleketinde ilk olarak okurlarıyla buluşacak. İthaki Yayınları, Yılmaz Güney yapıtlarından ilk olarak Ocak 2017’de ‘Boynu Bükük Öldüler’ isimli romanını ve ‘Umut’ isimli senaryosunu yayımlayacak.
Çukurova 10. Kitap Fuarı’nda 7 Ocak 2017 Cumartesi günü Fatoş Güney’in konuşmacı olarak katılacağı “Yılmaz Güney’in özlediği, düşlediği şehir: Adana / Umut filminin serüveni” başlıklı bir de söyleşi düzenlenecek.
Boynu bükük öldüler
Yılmaz Güney, ‘Boynu Bükük Öldüler’ kitabını Nevşehir Cezaevi’nde 1961 – 1962 yılları arasında kaleme almıştı. “Anlattığım insanları tanıyordum, biliyordum ve onları anımsarken gerçekçi ve içten olmaya çalışıyordum” diye yazacaktı kitabın sonradan kaleme aldığı önsözüne. Nevşehir Cezaevi’nde siyasiler koğuşunun en dip köşesinde, rutubetli bir duvara komşu bir ranzada, geceli gündüzlü on altı aylık çalışmanın ürünü oldu ‘Boynu Bükük Öldüler’. Yılmaz Güney, ilk Orhan Kemal Roman Armağanı ödülünü aldı bu eseriyle. Cezaevi yıllarını daha sonra, “ İşçi sınıfının kaçınılmaz ittifaklarını, özellikle de köylülüğün devrim süreci içindeki doğru yerini bilmiyordum” diyerek açıklayacak, ancak diye şerh düşecekti notlarına: “Anlattığım insanları tanıyordum, biliyordum ve onları anımsarken gerçekçi ve içten olmaya çalışıyordum.”
Umut
İthaki Yayınları’ndan çıkacak Yılmaz Güney eserlerinden birisi de ‘Umut’filminin senaryosu. Adana Film Festivali’nden ödülle dönmüş, ne yazık ki Türkiye’de kendine bir yol bulamamıştı senaryosu. “Herkesin özlediği, düşlerini kurduğu bir şehir vardır. Ben Adana’yı severim. İşte orada, Adana’da, sevdiğim insanlar yaşar...” dediği şehirde, Adana’da, kendinden insanların arasında çeker filmini Yılmaz Güney.

Kasım aşk, Aralık depresyon, Ocak ise değişim ayı

Yeni yılda hayatının baştan sona değişeceği beklentisine girenler, hesaplaşmaya başladığı eski yıla ve Aralık ayına haksızlık ediyor. Romantik Kasım ayından, yılın son ayı Aralık’a geçişte çoğu zaman depresyon tuzağına düşülüyor. ‘Değişim’in sembolü Ocak ayında hayatına sihirli bir değnek değeceğini bekleyenler, gerçeklikten uzak hedefler koyarak hayal kırıklıklarına davetiye çıkarıyor. Bu hesaplaşmada en çok da Aralık ayı günah keçisi oluyor. Türkiye İş Bankası iştiraki Bayındır İçerenköy Hastanesi ve Levent Tıp Merkezi Psikiyatri Uzmanı Dr. Esra Uğurlu Koçer; yeni yılı doğru bir psikoloji ile karşılamanın yollarını anlattı:

Kasım özellikle de batı kültüründe “Tatlı Kasım” olarak anılıyor. Üzerine filmler çekiliyor, gelişi kutlanıyor. Kasım aşk ve umutsa, çoğu kişi için Aralık ayı depresyon ve karanlık anlamına geliyor.
Sona kalan şanssız ay
Şanssız bir ay olan Aralık, sona kaldığı için sevilmiyor. Aralık, 11 saatte hazırladığınız uzun bir yazıyı, bir saatte temize çekmeye çalışmaya benziyor. Kişi bir taraftan hızla sayfaları gözden geçirmek ve temize çektiklerini yırtıp atmak isterken, diğer taraftan emek vererek yazdığı her kelimenin üzerine uzun uzun düşünmek istiyor.
Tüm yılın hesaplaşması
Aralık ayının şanssızlığı, son ay olmasından kaynaklanıyor. Çünkü son aylar genellikle hesaplaşma günü oluyor. Günün sonunda uyumak için gözler kapandığında, bütün gün yaşanılan iyi ve kötü olaylar değerlendiriliyor ve muhasebe ediliyor. Yılın sonu yaklaştıkça da 365 gün boyunca yaşanılan olumsuz olaylar birbiri ardına zihinde canlanıyor. Bir iç hesaplaşma başlıyor. Bu yüzden eski yıl yaş almış bir figürken, ‘’yeni yıl yeni doğmuş bir bebektir’’ haline geliyor. Sanki yaşanılan tüm olumsuzluklar o yılın suçuymuş gibi bir anda ‘eski’ ve ‘istenmeyen’ oluyor.
Negatif duygular ortaya çıkıyor
Mutsuzlukların, başarısızlıkların, kavgaların, öfkelerin, pişmanlıkların; eski yılda kalması isteniyor. Normalde hayatın her aşamasında olumlu duyguları hatırlamak daha kolay oluyor. Ancak yılsonu yaklaşınca arınmak, temizlenmek ve yeni bir başlangıç yapmak isteği ile tüm negatif duygular ortaya çıkıyor. Bu duygularla baş etmek kimi zaman zor oluyor.
Önce düşünceler değişmeli
Hayat, duygular üzerinden yaşandığı için duyguların da biliç altında yatan düşüncelerimizin bir ürünü olduğu fark edilemiyor. Ancak hesaplaşma içerisine girildiğinde, kişi kendini sorgulamaya başladığında, duygularını değiştirebilmek için öncelikle düşüncelerini değiştirmesi gerekiyor.
Hatalar görülmeli
Bu yüzden yeni yılla birlikte daha mutlu ve huzurlu bir hayat isteniyorsa, önce düşünceleri doğru değerlendirmeyi öğrenmek gerekiyor. Altta yatan düşüncelerdeki hatalar görülebiliyor, alternatif düşünceler ortaya çıkarılabiliyor. Bunlarla ilgili değişiklikler hayat içinde uygulanabilirse, duygular da kolaylıkla değişebiliyor.
Umut motivasyonu artırıyor
Her bitişin aslında yepyeni bir başlangıç olduğu düşünülürse, yeni yılın da hayatta yeni bir başlangıç olduğu görülüyor. Başlangıçlar bazen zorlasa da çoğu zaman güzeldir. Önemli olan kişinin başlangıçlara yüklediği anlam. Yeni başlangıçlarda umut, yeni hayaller ve hedefler var. Umut etmek, hayallerin ve hedeflerin gerçekleşmesi için motivasyonu arttıran en önemli unsurlar arasında yer alıyor. Çünkü eğer umut varsa, kurulan hayallerin ardından gitmek ve bu hayaller için çaba sarf etmek kolaylaşıyor.
Kronometre sıfırlanıyor
Yeni yılın gelişiyle birlikte koyulan hedefler, genellikle içinde bulunulan yıl yapılamayanlar ya da eksik yapılan konularla ilgili oluyor. Bunları planlamak, geleceğe yatırım yapılmasını sağlıyor. Yapılamayanlara, yetiştirilemeyenlere, başarılamayanlara takılıp kalmadan yeniden daha büyük bir istekle başlanmasını kolaylaştırıyor. Kronometre sıfırlanıyor ve yeniden başlanıyor.
Ocak ayı sihirli değnek mi?
Hedeflerin içerisinde genellikle değişim planları olur. Yeni yılla birlikte planlanan değişiklikler yapılır yapılmaz, hayatın tamamen farklı olacağına inanılıyor. Bu nedenle Ocak ayı, değişim ayı oluyor. Sanki sihirli bir değnek değecek ve her şey Aralık’tan farklı olacakmış gibi beklentiler içerisine giriliyor.
Hedefler gerçekçi olmalı
Oysa burada üzerinde düşünülmesi gereken, gerçekleştirilemeyen hedeflerin, yapılamayan değişikliklerin, kişinin kişiliğiyle ve içinde bulunduğu yaşam şartlarıyla ne kadar uyumlu olduğudur. Yani hedefler ve yapılmak istenilen değişiklikler ne kadar gerçeğe yakınsa, kişinin kendini değiştirebilmesi de o kadar kolay oluyor.
Eski yıla haksızlık etmeyin
Yaşanılan her günün, hatta her saatin, dakikanın, saniyenin çok değerli olduğunu unutulmadan yeni yıl karşılanmalı. Eski yıl, pişmanlık yaratan veya geride bırakılması gereken bir zaman dilimi olarak değerlendirilmemeli. Daha mutlu olmak, hayatın getirdiği tecrübeyle hayalleri ve hedefleri şekillendirmek ve böylece gerçeğe yakın beklentiler içine girmek; daha önceki hayal kırıklıklarının yaşanmamasını sağlıyor. cnntürk

Ayıların en sevimli halleri

Rus fotoğrafçı Sergei Ivanov, insanın içini ısıtan ayı fotoğrafları projesi hazırladı.

Rus fotoğrafçı Sergei Ivanov, çektiği hayvan fotoğraflarıyla ünlü. Ukrayna’ya ve Avrupa’nın başka ülkelerine seyahat ederek doğadan göz alıcı kareler yakalıyor.
İlk seyahatini 1985 yılında Kamçatka ve Komandor Adaları’na yapan Ivanov, gördüğü manzaraya hayran oldu ve doğadan hayvan fotoğrafları çekmeye devam etti. (ntvmsnc)
İşte Ivanov’un insanın içini ısıtan ayı fotoğrafları...