29 Aralık 2017 Cuma

Yeni yılda anlamsız yüklerden 6 adımda kurtulun

AL Danışmanlık Genel Müdürü, Marka Yönetimi ve İnsan Kaynakları Danışmanı Ayşen Laçinel, şunları şöyledi: “Bir kocaman seneyi geride bırakırken, neler yaşandı ve neleri bırakmalı bu öğrenildi mi? Hayatımıza girip, sözler verip, farklı görünüp anlamsızca yer alanlar kimler oldu? Kimlerle yola çıkıp bir baktın ki yok yanında. Ne anlaşmalar yapıldı, sözleşme maddeleri yerine getirilmedi, bir de üste çıkmaya çalıştı karşı taraf; yavuz hırsız ev sahibini bastırır misali. Sadece yalancılar, oyuncular ve ne istediğini bilmeyen yalpalayanlar mı hayatında yer kapladı? Bir de, senin ertelemelerin, vazgeçmelerin, aşırı tevazun hoşgörme yaklaşımın ne kadar yük getirdi? Fark yaratacak o büyük projeye, bir türlü yeterli zamanı ayırmamanı ve değmez insanlara, anılara, konulara değerinden çok yer verdiğini farkettin mi? Bir koca yıl denedin iyi ki de denedin insanları, ilişkileri, işleri ve elinden gelenin en iyisini de yaptınsa ve yine de istediğin gibi olmadıysa öğrendin, bildin işte. Bundan ne olur ne olmaz, bu kumaştan bu çıkar, dedin. Ve yeni bir yılda anlamsız yüklerden kurtulma zamanı geldi” diye konuştu.

Şimdi, Anlamsız Yüklerden Kurtulma Zamanı

1-Tüm yaşanmışlıklardan öğrendiğini farket.
2-Sana yük olan anlamsız yere hayatına girmesine izin verdiğin ne varsa farket. At yükleri çıkar hayatından ve kurtul
3-Sen bu yüklerden, huzurla keşkesiz kurtulduğunda, hayatında yepyeni tertemiz yerler açılacak.
4-Yeni yılla birlikte yer açtığın tertemiz zamanlar için geçmiş yıldan aldığın dersle, ne istediğinin, sana neyin iyi geleceğinin çok daha farkında seçimler yap.
5-Değerlisin. Seni değersizleştirecek, ne birileri, ne yaklaşımları, ne de olguları yaşat.
6-Kendini bil, değerini hatırla. Değerini bilenlerle ol ve sen de değer bil. Göreceksin ki, bu arınma sana şahane bir yaşam yolculuğu yapma şansı verecektir. Hayat iyi insan olma çabasında kendini gerçekleştirme yolculuğudur ve iyi insanlarla güzeldir.

20 Aralık 2017 Çarşamba

2018’i unutmayacak bir geceyle karşılayın

Radisson Blu Hotel Kayseri’den, unutulmayacak bir yılbaşı programı hazır
Radisson Blu Hotel Kayseri’de, Hakan Kartal ve orkestrası eşliğinde unutulmayacak bir yılbaşı gecesi programı hazır. Erciyes Dağı’nın muhteşem manzarasına karşı olan Roof Restaurant’ta, 52 farklı dilde 2500 şarkılık repertuarı olan Hakan Kartal’ın birbirinden güzel şarkıları ve eşsiz lezzetler ile yeni bir yılı coşku içinde karşılamaya davetlisiniz. 
2018 Yılbaşı Menüsü
-Geleneksel lezzetlerle başlangıç (vişneli yaprak sarması, pastırma, Ezine peynir, rokfor peyniri, muhammara, pembe sultan, haydari, mercimek köftesi, tahinli köz patlıcan, domates ve salatalık)
-Kırmızıbiberli tereyağında kızartılmış bohça içinde tereyağlı çilav eşliğinde Jumbo karidesler,
-Taze nane yaprağı eşliğinde limonlu sorbe,
-Baharatla marine edilmiş, yaban mersini soslu pirinç pilavı, taze kuşkonmaz, kestane mantarı, ızgara biber ve domates eşliğinde antrikot breeze,
-Kırmızı orman meyveleri ve vanilyalı dondurma eşliğinde şampanya
-Şefin özel pötifurları eşliğinde çay ve kahve
2018 Yılbaşı Gecesi
Roof Restaurant Yılbaşı Menüsü kişi başı:  229 TL
Roof Lounge Yılbaşı Partisi kişi başı:          129 TL
Yılbaşı eğlencemiz Hakan Kartal ve orkestrası ile canlı müziğin ardından DJ performansı ile devam edecektir.

Yeni yıla beyaz dişlerle girmeniz mümkün

2018'e biyolojik beyazlatma yöntemi ile beyaz dişlerle girebilirsiniz. Özellikle hassasiyet hisseden dişlere sahipseniz bu yöntem tam size göre. Biyolojik Beyazlatma jelinin formülü sayesinde hassasiyet en aza indiriliyor, diş minesi onarılırken dişlerde beyaz bir görüntü sağlanıyor.
DentGroup Estetik Diş Hekimi Mert Kalak  son çıkan beyazlatma yöntemini anlattı:
Biyolojik beyazlatma nedir ?
Dişlerde beyazlama sağlarken bir yandan da diş minesinde onarım yapan, bu sayede hassasiyeti en aza indiren beyazlatma yöntemidir.
Biyolojik beyazlatmanın diğer beyazlatma yöntemlerinden farkı nedir ?
Diş minesini beyazlatırken aynı zamanda sağlıklı doku takviyesi yapar. Bunu, Biyolojik beyazlatmada kullanılan jelin içeriğindeki “nano-hidroksiapatit” adını verdiğimiz diş minesi kristalleri ile sağlar. Bu sayede diş yüzeyindeki gözle görülemeyen mikro çatlaklar, gözenekler ve bozulmalar kalıcı olarak kapanmış olur, beyazlatma esnasında ve sonrasında hassasiyet en aza iner.
Dişlerimde hassasiyet mevcut. Yine de beyazlatma yaptırabilir miyim?
Biyolojik beyazlatma sayesinde bu soruya evet yanıtını verebiliyoruz. Beyazlatma işleminde hassasiyete neden olan madde hidrojen peroksit’tir. Biyolojik beyazlatma jelinde bu maddenin oranı çok düşüktür ve jelin mine kristalleri içermesi dolayısıyla hassasiyet neredeyse tamamen ortadan kalkmaktadır. İşlem sırasında ve sonrasında hassasiyet olmayacağı gibi, çoğu zaman mevcut hassasiyetiniz de işlem sonrasında azalmış olacaktır.
Biyolojik beyazlatma nasıl uygulanır? Diğerlerinden farklı mıdır?
Biyolojik Beyazlatma uygulamasının “Kombine Beyazlatma” diye adlandırdığımız “ev tipi” ve “ofis tipi” beyazlatma uygulamasından tek farkı kullanılan jelin içeriği ve beyazlatma işlemine uygun bir diş macunu verilmesidir.
Klasik bir Ev tipi beyazlatmada olduğu gibi önce kişiye özel plak hazırlamak üzere dişlerden ölçü alınır ve bu diş macunu verilir. Daha sonra dişlere Biyolojik beyazlatma jeli sürülerek “ofis tipi” adını verdiğimiz klinik uygulama yapılır; jel sürülen dişler lazer ışınına maruz bırakılarak beyazlatma seansı gerçekleştirilir. Ardından kişiye özel hazırlanan silikon plakla birlikte beyazlatma jeli verilir. Hasta gece yatmadan içine jel sürdüğü plağı takar. Bu uygulamanın 1 hafta yapılması yeterlidir.
Biyolojik beyazlatmanın bir dezavantajı var mıdır?
Bu yöntem, kullanılan jelin içeriğindeki biyo uyumlu moleküller sayesinde tamamen doku dostu bir yöntemdir ve herhangi bir dezavantajı yoktur.
Dişlerim beyazlatıldıktan sonra dikkat etmem gereken hususlar nelerdir? Diğer beyazlatma yöntemlerinde olduğu gibi biyolojik beyazlatmada da işlem sonrası özellikle ilk iki hafta çay, kahve, şarap gibi renkli içecekler, kola gibi asitli sıvılar ve tütün mamüllerinden uzak durmak gerekir. Aksi takdirde erken dönemde beyazlatmanın etkisi azalabilir.
Biyolojik beyazlatmanın kalıcılığı nasıldır ?
Beyazlatma sonrasında elde edilen beyazlığın aynı düzeyde korunabilmesi için renkli ve asitli sıvı tüketimini azaltmak ve sigara kullanmamak gerekir. Kullanıma bağlı olarak beyazlık düzeyi 6 ay ila 1 yıl süre içinde kaybolabilir. Beyazlığın kalıcılığını uzatmak için 12 ila 18 ayda bir biyolojik beyazlatma tekrarlanabilir. Bu aynı zamanda diş minesinin rutin olarak onarılması ve daha uzun ömürlü olmasını da sağlayacaktır.
(cnntürk.com.tr)

5 adımda kilo vermenin bilimsel formülü

Sağlıklı yaşam ve kilo kontrolü üzerine yapılan bilimsel araştırmalar kilo vermek isteyenlere bilimsel metotlar sunuyor. 5 adımda aşırı kilolarınızdan kurtulmak için izlemeniz gereken bilimsel adımları sizler için derledik.


DİYETTEN UZAY DURUN
Bu öneri kafanızı karıştırabilir ancak. Yapılan bilimsel araştırmalara bakılırsa diyetlerin faydadan çok zarara yol açtığı görülüyor. Zira çoğu diyetin uzun vadede kilo almaya yol açtığı belirtiliyor.
MİKTARI AZALTIN
Uzmanlar kilo vermek için en önemli şeyin porsiyonu azaltıp, daha sık yemek yemek olduğunu belirtiyor.
YAVAŞ YİYİN
Yemeğinizi yavaş yemek kısa sürede doymanıza ve dolayısıyla daha az kalori almanıza neden oluyor.
MOBİL OYUN OYNAYIN
Kulağa biraz garip gelebilir ancak yapılan bir araştırmaya göre, Candy Crush gibi mobil oyunlar kişinin yemek yeme isteğini bastırıyor.
KAHVALTIYI ATLAMAYIN
Loma Linda Üniversitesi'nde yapılan ve yaşları 30'un üzeri 50 bin kişinin incelendiği araştırmaya göre, kahvaltıyı atlamamak kilo kontrolünde hayati bir öneme sahip. Sonuçları Journal of Nutrition'da yayınlanan çalışmaya göre, “kuvvetli kahvaltı” yapmak kişinin kilosunu korumasına veya kilo vermesine yardımcı oluyor.


Kılçığı, Kafası ve Kuyruğuyla Tüketin!

Vücut direncini artırmak için haftada 2 defa omega 3 bakımından zengin, sağlıklı protein kaynağı balık tüketilmesi gerektiğini söyleyen Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Funda Elmacıoğlu, balığın kılçığı, kafası ve kuyruğunda yüksek oranda kalsiyum bulunduğunu belirtti.

Türkiye'de 8 kilogram seviyesinde olan kişi başı yıllık balık tüketimi, dünya genelinde 16 kilogram, Avrupa'da ise 25 kilogramdır. Balık zengini bir ülke olmamıza rağmen dünya ortalamasının yarısı kadar balık tüketiyoruz. Sağlıklı yaşam, hatta obeziteye karşı mücadele için balık tüketiminin artırılması önemlidir.
DEPRESYONU ÖNLÜYOR!
Düzenli balık tüketiminin depresyona yakalanma ihtimalini yüzde 17'ye kadar düşürdüğünü belirten Elmacıoğlu, balıkta bulunan omega 3 yağının da damar sertliği, tansiyon, kalp, damar ile felç gibi hastalıkları önlediğini, obezite, hiperaktivite ve dikkat eksikliği gibi rahatsızlıkların etkilerini ise azalttığını anlattı.
ZENGİN KALSİYUM KILÇIĞINDA!
Balığın kılçığı, kafası ve kuyruğu kalsiyum bakımından oldukça zengindir. Özellikle hamilelikte ve kemik erimesinde bunlar çok faydalıdır.
MEVSİM GEÇİŞLERİNDE SIK TÜKETİLMELİ
Vücut direncinizi artırmak için haftada 2 defa omega 3 bakımından zengin, sağlıklı protein kaynağı balık tüketimi önemlidir. Retina, beyin ve sperm hücrelerinin tam olarak çalışmalarını sağlıyor. Bünyesindeki yüksek oranda kalsiyum ve fosfat içeriği, eklem ağrıları ve cilt yumuşaklığına iyi gelmektedir.
HAFTADA EN AZ İKİ ÖĞÜN BALIK!
Prof. Dr. Elmacıoğlu, özellikle düzenli balık yiyen büyüme çağındaki çocukların boylarının çok daha hızlı ve sağlıklı uzadığını vurgulayarak, şunları kaydetti:
Balığın proteini hayvansal kaynaklı olduğu için biyo yararlılığı, yani vücut proteinine dönüşme oranı çok yüksektir. Bu yüzden balık büyüme, gelişme ve yeni doku yapımı için gerekli proteinin karşılandığı en temel besinlerden biridir. Yeni doku üretimine en çok ihtiyacı olan grup ise büyüme çağındaki çocuklardır. Balıkta bulunan omega 3 yağ asitleri, A ve D vitaminlerinin yanında mineraller bakımından da zengin olan balıklar, çinko, selenyum ve iyot gibi vücut için gerekli mineralleri de barındırmakta. Daha mutlu ve daha sağlıklı bir hayat için haftada en az 2 öğün balık tüketilmesini öneriyoruz. (mahmure)

14 Aralık 2017 Perşembe

Günlük vitamin ihtiyacının yüzde 72’sini karşılıyor

Kış mevsiminin vazgeçilmez yiyeceklerinin başında gelen kestane, tezgahlarda yerini aldı. Kestanenin vitamin, mineral ve lif bakımından oldukça zengin olduğunu vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Ulaş Özdemir, “Kestane kan basıncı ve kolesterolü dengeler, bağışıklığı güçlendirir, kalbi korur, stresin zararlı etkilerini azaltır ve kas yorgunluğunu önler” açıklamasında bulundu.


Kestanenin diğer yemişlerden daha az kaloriye sahip olduğunu belirten Beslenme ve Diyet Uzmanı Ulaş Özdemir, “Kestanenin 100 gramında 170 kalori bulunuyor. Yani 3 orta boy kestane 1 dilim ekmek ile eşdeğerdir” dedi. Kestanenin ara öğünlerde tercih edilebileceğini vurgulayan Özdemir, “Kestane B ve C grubu vitaminleri, potasyum, magnezyum, demir açısından zengin bir kaynaktır. Diyet lifi açısından 100 gram kestane günlük ihtiyacın yüzde 21’ini karşılayabilir” şeklinde konuştu.
Kolesterolü dengeleyip kalp hastalıkları riskini azaltıyor Kestanenin içerdiği toplam yağ miktarının diğer kuru yemişlerden az olduğunu söyleyen Anadolu Sağlık Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Ulaş Özdemir “Tekli ve çoklu doymamış yağ asitleri içerdiğinden hastalıklar için koruyucudur. LDL kolesterolü düşürür, kalbi koruyan HDL kolesterolü artırır. Kestane, kolesterolü dengelemede ve koroner kalp hastalıkları riskini azaltmaya yardımcı olur” dedi.
100 gram kestane günlük vitamin ihtiyacının yüzde 72’sini karşılıyor Kestanenin C vitamini açısından oldukça zengin bir besin olduğunu belirten Ulaş Özdemir “100 gram kestane günlük ihtiyacın yüzde 72’sini karşılayabilir. Kestane, içerdiği antioksidan bileşenler ve C vitamini sayesinde serbest radikallerden vücudu koruyarak bağışıklığı güçlendirir. B kompleks vitaminleri açısından zengin olmasından dolayı da büyüme ve gelişmeyi destekler, kırmızı kan hücreleri oluşumuna yardımcı olur. Ayrıca gribe karşı da koruyucudur” şeklinde konuştu.
Diyabet ve böbrek hastaları kestane tüketimine dikkat etmeliKestanenin sağlık deposu olmasının yanı sıra yüksek karbonhidrat içeriği nedeniyle kontrollü tüketilmesi gerektiğini vurgulayan Anadolu Sağlık Merkezi Beslenme ve Diyet Uzmanı Ulaş Özdemir “Yüksek potasyum içeriği nedeniyle böbrek hastaları hekimine danışmadan kestane tüketmemeli. Diyabet hastaları ve zayıflama diyeti yapanlar kestane tüketirken porsiyon konusunda çok dikkatli olmalı” uyarısında bulundu.
Kestane stresin zararlı etkilerini önlüyor Kestanenin içeriğinde bulunan potasyumun kas yorgunluğunu gidererek vücuda zindelik verdiğini belirten Ulaş Özdemir kestanenin stresin zararlı etkilerini azalttığını da vurgulayarak “Kestanede gluten bulunmadığından çölyak hastalarında, gluten intoleransı olanlarda ve alerjisi olanlarda tüketilmesi bir sağlık problemi teşkil etmez” dedi. (cnntürk)

Saçlarınızı Hızla Uzatacak 6 Mucize Yiyecek

Saçlarınızın daha sağlıklı uzaması için durmadan uçlarından kestiriyor ve bir türlü uzadığı günleri göremiyorsunuz, değil mi? Sizi anlıyoruz. Saç uzatmanın dünyanın en zor ve sabır gerektiren eylemlerinden biri olduğunu biliyor ve bu acılı süreçte işinize yarayacak yiyecekleri sizin için derliyoruz. 

1- Yumurta 
Beslenmenin ana kaynaklarından biri olan yumurta muhteşem bir protein kaynağıdır. Bunun dışında içeriğindeki çok önemli mineraller olan çinko, sülfür, selenyum ve demir sayesinde saçlarınızın daha güçlü olmasını ve kolayca uzamasını sağlar.
2- Bezelye 
Çok da önemli bir sebze değilmiş izlenimi yaratan bezelye özellikle saç kaybı yaşayan insanlar için bulunmaz bir şifadır. İçeriğindeki bol B vitamin sayesinde saçların hızla uzatır ve mat saçların da parlamasını sağlar. Bu nedenle bol bol tüketilmelidir.
3- Somon 
Vücudunuz saçlarınızı uzatabilmek için bol bol yağ asidi üretir. Ancak bu yağ asitlerini üretmediğinizde dışarıdan takviye almanız şarttır. Bu asitlerin bol bulunduğu somon, aynı zamanda protein ve D vitamini deposudur. Siz de haftada birkaç kez bu yağlı balığı tüketerek saçlarınızın uzamasını sağlayabilirsiniz.
4- Ispanak 
Ispanak demir, A ve C vitaminleri açısından son derece zengin ve bu içeriğiyle de saç derisine iyi gelen bir sebzedir. Geçmişten günümüze kepek ve mantar gibi saç derisi problemlerinde de kullanılan ıspanağı bol tüketmek saçlarınıza çok iyi gelir.
5- Ceviz 
Tıpkı somon gibi yüksek Omega-3 yağı asitleri içeren Ceviz, biyotin ve vitamin açısından da son derece zengindir. Özellikle biyotin yeni saç üretimi ve var olan saç kaybını önlemek noktasında son derece önemlidir. Tüm bunları bol bol bulunduran cevizi bol tüketmek saçlarınızın sağlıkla ve hızla uzamasını sağlar.
6- Domates 
İçeriğindeki bol C vitamin sayesinde saçınızın en küçük yapı taşı kolajenin üretilmesini sağlayan domates saç için son derece önemli bir besindir. Bol tüketmenin dışında maske olarak da kullanılan domates, yeni saç çıkarmada etkilidir ve saç kaybını önler.

Hangi Renk Besin, Neye İyi Geliyor?

Dengeli beslenmek hem vücudumuz hem de bağışıklık sistemimiz için önem taşıyor. Beslenmede çeşitlilik sağlamanın bir yolu da meyve ve sebzeleri renklerine göre ayırarak tüketmek. Farklı renklerde besinler tercih ederek değişik vitamin ve mineralleri vücudunuza alabilirsiniz. Kendine özgü özelliklerle dolu olan sebze ve meyvelerle kendinizi daha enerjik ve dinç hissedebilirsiniz. 
Peki hangi renk besin neye iyi geliyor? 
Kırmızı besinler 
Kırmızı renkli besinler genel olarak likopen zengini besinler arasında gösteriliyor. Likopen vücudumuz tarafından üretilmeyen bir madde olduğu için bunu dışarıdan takviye etmek oldukça önemli. Antosiyanin de içeren kırmızı besinler bu özellikleri ile kansere karşı da koruyucu görevi üstleniyor. Kırmızı biber, çilek, nar ve domates kırmızı besinlere örnek verilebilir.
Mor besinler 
Antosiyanin pigmeniti içeren bir başka besin grubu ise mor besinler. Mor yiyecekler genel olarak cilde güzellik ve ışıltı katan ve yaşlanmayı geciktiren özellikler gösteriyor. Bunun yanında hafızayı güçlendiren ve kalp hastalıklarını da engelleyen mor renkli besinlerin başında kiraz, üzüm, vişne, erik, pancar ve kuru üzüm geliyor.
Sarı besinler 
Göz sağlığına yararlı olan sarı renkli besinler aynı zamanda metabolizmayı hızlandırmada ve bağışıklık sistemini güçlendirmede de rol oynuyor. Karotenoid pigmenti yönünden zengin olan bu besinler mandalina, havuç, malta eriği, portakal, limon, kayısı ve kavun olarak sıralanabilir.
Beyaz besinler 
Antoksantin pigmenti içeren beyaz renkli besinler kansere karşı koruyucu özelliklere sahip. Kaliteli posaları ile tanınan beyaz renkli besinler aynı zamanda sindirim sistemine de pek çok fayda sağlıyor. Beyaz renkli meyve ve sebzeler arasında patates, muz, mantar, elma, karnabahar, enginar, ayva ve armut geliyor.
Yeşil besinler 
En yaygın besin grupları arasında bulunan yeşil sebze ve meyveler klorofil bakımından zenginler. C vitamini bolca bulunan yeşil besinler kalp ve damar hastalıklarını önlemeye de yardımcı. Ayrıca bağışıklık sistemini de kuvvetlendiren yeşil renkli yiyecekler diyet listelerinin de vazgeçilmezleri arasında yer alıyor. Bezelye, taze fasulye, roka, avokado, yeşil biber, kabak, salatalık, maydanoz ve nane gibi yiyecekler en çok tüketilen yeşil renkli yiyecekler arasında.

4 Aralık 2017 Pazartesi

Tansiyon hastalarına uçak yolculuğu için 12 öneri

Özellikle kan, kalp, tansiyon ve akciğer ile ilgili hastalığı olanlar için uçak yolculuğunun riskler taşıyabildiğine vurgu yapan uzmanlar, yolculuk öncesi tedbirlere dikkat çekiyor.

Tansiyon hastalarının tamamına yakınının rahat şekilde uçak yolculuğu yapabileceğini söyleyen Nefroloji Uzmanı Prof. Dr. Tekin Akpolat, “Uçması sakıncalı tansiyon hasta sayısı çok azdır. Tansiyon hastaları pilot bile olabilir. Ancak tansiyonu çok yüksek veya tansiyon kontrolü kötü olan hastaların uçması doğru değildir” diyor.
İLAÇLARINIZI VALİZDE DEĞİL, EL ÇANTANIZDA BULUNDURUN
İster günü birlik ister daha uzun bir seyahat olsun tansiyon hastalarının ilaçlarını yanında bulundurması gerektiğini belirten Dr. Akpolat, şunları söylüyor:
“Uçakta valizlerin taşındığı bagaj kısmında bir sorun olmazsa ilaçlar bozulmaz ancak valizlerin kaybolması, geç gelmesi sorun olabilir. Bu nedenle ilaçların kabin içinde taşınması daha doğru olur. Tansiyon aletlerinin de yanında, hatta kabin içinde taşınması gerekir. Günümüzde seyahat için tasarlanmış el çantasına sığan koldan ölçen küçük tansiyon alet modelleri vardır. Acil durumlarda uçakta bulunan tansiyon aleti de kullanılabilir. Doktorunuz kullanmanıza izin verdiyse acil durumlarda kullanmak üzere dilaltı ilacınızı da yanınıza alabilirsiniz. Dilaltı ilaçlarının tansiyon ölçmeden kullanılmasının sakıncalarını unutmamak gerekir. Çünkü tansiyon düşüklüğü ve tansiyon yüksekliğinin belirtileri bazen karışabilir. Uçak korkusu da strese neden olarak, hatta panik atak yaparak tansiyonun yükselmesine neden olabilir. Bu konuda sakinleşmek için gerekirse profesyonel bir destek almak gerekebilir. Uçuş esnasında okumak, bulmaca çözmek, bir şeyle meşgul olmak, uçuştan önce sakinleştirici bir şey almak rahatlatabilir.”
BU ÖNERİLERİ UNUTMAYIN
Dr. Akpolat’ın tansiyon hastalarına uçak yolculuğu için tavsiyeleri ise şöyle: 
1.İlaç alma zamanını uçuş esnasında da olsa aksatmayın.
2.Tuzlu gıdalardan uzak durun.
3.Uçuş esnasında uyumak yararlı olabilir.
4.Kitap okumak da iyi bir alternatiftir, zaman çabuk geçer.
5.Uzun uçuşlarda arada sırada dolaşmak gerekir.
6.Otururken yapılabilecek egzersizleri öğrenip uygulamanızda fayda var.
7.Havaalanına erken gidin, böylece hem uçağı kaçırma stresini azaltın hem de yürüyecek zaman yaratın.
8.Kısa süreli rötarlar, bagaj beklemek de yürümek için bir fırsattır.
9.Grip aşısı olun, tüm hipertansiyon hastaları grip aşısı olmalıdır, sık seyahat edenlerde uçak seyahatleri ile grip riski artmıştır. Grip için kullanmak zorunda kalınan bazı burun damlaları, bazı ilaçlar kan basıncını yükseltebilir.
10.Uzun uçuşlarda menünüzü önden sağlıklı olacak şekilde seçin.
11.Aldığınız ilaçlar arasında idrar söktürücü var ise koridor kenarında oturun.
12.Migren diye düşündüğünüz baş ağrınızın nedeni yüksek tansiyon olabilir, baş ağrısı nedeni ile kullanacağınız bazı ağrı kesiciler tansiyonu daha da yükseltebilir, tatilde acil servise gitmek zorunda kalabilirsiniz, bu nedenle baş ağrınız varsa kan basıncınızı mutlaka ölçtürün. ntvmsnc

Türkiye’nin en çok ve en az okuyan şehirler hangileri?

Online kitap platformu İdefix, Türkiye’nin son 6 aylık okuma haritasını çıkarttı. Yapılan araştırmalara göre, okurlar en çok, roman ve çocuk öykülerini tercih ederken, Türkiye’nin en çok okuyan illeri de açıklandı.


Bu yıl 15'inci kez ‘'Sanal Kitap Fuarı'nı düzenleyen İdefix, Türkiye’nin 6 aylık okuma haritasını çıkarttı. Satış rakamlarını kapsayan ''Türkiye Ne Okuyor?'' adlı araştırma, şehre satılan kitap adedi, toplam satılan kitap sayısı, şehir nüfusu ve toplam nüfusu baz alınarak yapıldı.
EN ÇOK OKUYAN ŞEHİR
Araştırmaya göre en çok kitap okunan şehir Ankara oldu. Başkenti sırasıyla İstanbul, Eskişehir, İzmir, Tunceli ve Muğla takip etti.
EN DÜŞÜK OKUMA ORANI
Araştırmaya göre en az okuma oranı ise Şanlıurfa'ya ait. Şanlıurfa'nın ardından son sıraları Yozgat, Adıyaman, Osmaniye ve Kahramanmaraş paylaştı.
Araştırmaya göre en çok okunan yazarlar arasında Stefan Zweig ilk sırada yer alırken, ikinci sırada Zülfü Livaneli, üçüncü sırada da Yuval Noah Harari yer aldı.
Listede ayrıca Yaşar Kemal, George Orwell, Jules Verne gibi klasikleşmiş kitapların yazarları da üst sıralarda bulunuyor.

Ağva’nın En İyi Kahvaltı Mekanları

Ağva İstanbul’a yakın kurtarılmış bölgelerden biri. Karadeniz’e bol bahşedilen yeşilliği, nehir kenarının verdiği huzurlu ortamı ve birbirinden sevimli işletmeleriyle hafta sonu kaçamaklarının da en bilindik rotası. Yıllardır duyup bir türlü gidemediyseniz bu bayram tatilinde kendinize bir iyilik yapın ve pazar kahvaltınızı Ağva’nın o huzurlu ortamında yapıp yenilenin. Nerelere gidebilirsiniz, tavsiyelerimiz haberimizde! 

1- MOLA GÖZLEME EVİ 
Keyifli bir moladan ismini almış olan Mola Gözleme Şile’ye daha yakın. Burada birbirinden özel gözlemelerle karnınızı doyurabilir her daim taze çayıyla harika bir pazar kahvaltısı yapabilirsiniz. Hem ekonomik hem lezzetli mekânı mutlaka ziyaret edin.
Adres: Avcıkoru, Şile, İstanbul Telefon: 0535 240 03 91

2- AĞVA MASAL EVİ 
Adı üzerinde gerçek bir masal evi olan bu işletme nehir kenarında huzuru yakalayabileceğiniz bir ortam sunuyor size. Üstelik serpme kahvaltısı da oldukça başarılı. Kış döneminde de yaz döneminde de hiç düşünmeden gidebileceğiniz bir mekân. Kışın tadı şömine başında bir başka çıkıyor.
Adres:Yakuplu Cad. No: 260 Ağva İstanbul Telefon: 0216 721 71 03

3- GREENLINE GUESTHOUSE
Nehir kenarında yer alan bu şirin otelin güzel kahvaltısından yararlanmak için otelde konaklamanız gerekmiyor. Bu nedenle gözünüz kapalı içeriye dalın ve nehre bakan en güzel masadaki yerinizi alın.
Adres: Yakuplu Sapağı No: 284 Ağva Şile İstanbul Telefon: 0216 721 84 91

4- BEYAZ EV AĞVA OTEL 
Ağva’nın en meşhur butik otellerinden biri olan Beyaz Ev inanılmaz bir özenle hazırlanmış kahvaltısıyla gönlünüzde taht kuracak. Bir yanda nehir, diğer yanda ağaç hışırtıları ve kuş sesleri eşliğinde yapacağınız bu kahvaltıdan sonra yeniden doğacaksınız.
Adres: Yakuplu Cad. Bo: 256 Ağva Şile İstanbul Telefon: 0216 721 87 15

Aloe Veranın 10 Kullanım Alanı

Eski Mısır’da ‘’Ölümsüzlük Bitkisi’’ olarak bilinen aloe vera bitkisi, birçok faydasıyla bilinmektedir. İşte güzellik için her derde deva aloe vera bitkisinin faydaları... 
1- Doğal Makyaj Temizleyicidir 
Piyasada satışa sunulmuş çoğu temizleme ürünlerindeki kimyasallar yüzünüzü tahriş ederek alerjik reaksiyonlara neden olabiliyor. Aloe vera bitkisi, makyajınızı çıkartmanıza yardımcı olurken doğal bir bakımı da beraberinde getiriyor.
2- Sivilceleri Temizler 
Antibakteriyel özelliği bulunan aloe vera bitkisi, sivilce, isilik ve akne gibi yağlı ve zararlı hücrelerle savaşarak cilde pürüzsüzlük kazandırır.
3- Cildi Nemlendirir 
Aloe vera, doğal bir nemlendirici olarak cildi iyi nemlendirir ve elastikiyetini arttırır. İyi nemlendirilmiş bir cilt sağlıklı ve pürüzsüz görünür.
4- Saç Dökülmeleri & Kepeklenmeyi Önler 
Saç diplerine uygulanan aloe vera bitkisinin saç köklerini güçlendirerek kepek oluşumlarının önüne geçtiği bilinmektedir. Saç uzamasının hızını arttırdığı da bilinen aloe veranın yeni saç oluşumlarına neden olduğu da diğer faydaları arasında.
5- Ayaklardaki Çatlamaları Düzeltir 
Çatlamış ayaklar hem görüntünüzü bozar hem de ağır durumlarda ağrı ve acıya da sebep olur. Aloe vera bitkisi ayaklardaki çatlakları iyileştirerek görünümünün düzgünleşmesine yardımcı olur.
6- Hafif Yanık & Yara ve Böcek Isırıklarını İyileştirir 
Aloe vera’nın anti-inflamatuar ve antiseptik özelliği, küçük yaralar, küçük kesikler, çürükler ve böcek ısırıkları üzerine etkili olmasını sağlar.
7- Erken Yaşlanma Belirtilerini Önler 
Kırışıklık, ince çizgiler ve diğer yaşlılık belirtilerinin önüne geçen aloe vera bitkisi, yaşlandırmayı geciktirmekle kalmayıp yaşlı görüntüyü de ortadan kaldırıyor.
8- Deri Çatlaklarını Azaltır 
Ciltte kötü görünüme sebebiyet veren çatlaklar aloe vera sayesinde çözüme kavuşuyor. Kalıcı çatlakların da tedavisine olanak sağlayan aloe vera bitkisi krem endüstrisinde sıkça karşılaştığımız içeriklerde yer almaktadır.
9- Koyu Renkli Dudakların Rengini Açar 
Dudaklarda oluşan ölü hücrelerin giderilmesinde kullanılan aloe vera bitkisi dudaklarınıza yumuşak ve esnek bir yapı da kazandıracaktır.
10- Güneş Yanıklarını Tedavi Eder 
Zararlı güneş ışınlarından koruyarak cildin nem dengesini korumasını sağlar. Aloe vera bitkisinin diğer bir özelliği ise güneş yanığı olan ciltlerde uygulandığında yanığı daha hızlı iyileştirmesidir.

Çocuklarda dijital ekrana maruz kalmak konuşma gecikmesine neden oluyor

Erken yaşta fark edilmeyen ve günlük yaşamda konuşma bozukluğuna sebep olabilecek detayları gözden kaçırmak, birçok yönüyle ailelerin ve çocukların yaşamını olumsuz etkiliyor. Bu konuda Uzman Doç. Dr. Adnan Ayvaz, dijital ekranlar çocukların algı ve analiz etmesini yoğunlaştırdığını, bu yüzden duyguların yok olmasına sebep olduğunu söylüyor.
Okan Üniversitesi Hastanesi Çocuk Nörolojisi Uzmanı Doç. Dr. Adnan Ayvaz, 2 yaşından önce uzun süre dijital ekranlara maruz kalmanın, konuşma bozukluğunun aileler tarafından fark edilmeyen en önemli nedenlerinden olduğunu söylüyor.
“Dijital ekranların akış hızını algılamakta zorlanıyorlar”
En geç 3 yaşına kadar konuşma gelişimini tamamlaması gereken çocuklarda dil ve konuşma bozukluklarının en önemli sebepleri arasında, çocuklara yemek yedirmek, sakinleştirmek için dijital ekranlara maruz bırakılması geliyor.
Çocuk Nörolojisi Uzmanı Doç. Dr. Adnan Ayvaz,  2 yaşına kadar dijital ekranlara uzun süre maruz kalan çocukların, ciddi iletişim ve dil problemleri, sosyalleşme, öğrenme ve analiz yeteneklerinde sorunlar yaşadığını söylüyor.
Çocukların dijital ekranlardaki hızlı akışa yetişemediklerini belirterek, “Televizyon tablet, telefon gibi elektronik cihazların ekranlarındaki hızlı akış, bu dönemdeki çocukların algı ve analiz edebilme kapasitesinin çok üzerinde. Çocuklar gördüklerini algılamaya çalışırken çok fazla çaba sarf eder ve bu durum geri kalan dünyaya algılarını ve duygularını kapatmasına neden olur.”
“En büyük yanlış, ailelerin akıllı telefonlarını çocuklarını sakinleştirmek için kullanmaları”
Çocuklarının dijital ekranlar karşısında sabitlendiğini gören ailelerin, çocuklarını sakinleştirmek ve yemek yedirmek için bu programları sağlıksız bir tercih yaparak kullandığını, ancak bu durumun ciddi sosyal sağlık problemlerine yol açtığını belirten Ayvaz, bu durumu şöyle açıklıyor: “Çocukların ekrana baktığı sürede yaşadığı aşırı odaklanma hali, beyni yoruyor ve beynin sağlıklı gelişimini kısıtlayabiliyor. TV karşısında fazla zaman geçiren çocuklar uygun olmayan aşırı uyaran almakla birlikte ebeveynlerinden ve çevresindeki sağlıklı sosyal ortamlardan alması gereken birebir iletişimin sağladığı sağlıklı uyaranlardan da mahrum kalıyor.” (cnntürk.com.tr)

'Süper Ay' İstanbul’dan izlendi

Ay’ın Dünya’ya en yakın konumuna gelmesi beklenen doğa olayı İstanbul’da çıplak gözle izlendi.

Ay’ın Dünya’ya en yakın konumuna gelmesi beklenen doğa olayı İstanbul’da çıplak gözle izlendi.
Ay’ın Dünya'ya en yakın konuma gelmesi beklenen doğa olayı bugün gerçekleşti. Gökyüzünde sıra dışı bir görüntüye sahne olan Süper Ay, çıplak gözle de İstanbul'dan izlendi.
'Süper Ay" olarak adlandırılan bu gökyüzü olayı gerçekleşirken kartpostallık görüntüler oluştu.
Dolunay şeklindeki Ay, normalden yüzde 7 daha büyük ve yüzde 15 daha parlak olarak gözlemlendi.

 



28 Kasım 2017 Salı

Mevlid Kandili mesajları! En anlamlı kandil dua paylaşımları ve resimli SMS mesajları!

Mevlid kandiliniz kutlu olsun! Bugün İslam alemi Mevlid kandilini dualarla kutluyor ki biz de bu özel günü yakınlarınızla paylaşmanız için haberimizde en güzel, en anlamlı, en popüler Mevlid Kandili mesajlarını derledik. Sevdiklerini bu kutsal günde mutlu etmek isteyen tüm yurttaşlarımız ister sosyal medya hesaplarından isterse de SMS olarak mesaj paylaşımında bulunabilir. İşte en güzel en popüler en çok kullanılan kandil mesajları ve dualar.
Bu akşam Mevlid Kandili idrak edilecek. Peki Mevlid Kandili neden kutlanır? Peygamber Efendimiz'in doğum günü olarak kutlanan Mevlid Kandili Rebiülevvel ayının 11 ile 12. günlerini bağlayan geceye denk gelen mübarek Mevlid Kandili, bu yıl 29 Kasım Çarşambayı Perşembe'ye bağlayan gece yani bu akşam kutlanıyor. İşte bu özel gün için Mevlid Kandili mesajları ve bu geceni nasıl geçirilmesi neler yapılması ve ne şekilde ibadet edileceği ile ilgili detaylar…
MEVLİD KANDİLİ MESAJLARI

Gül bahçesine girenler gül olmasa da gül kokarlar, kainatın en güzel gülünün kokusu üzerinizde olsun. Kandiliniz mübarek olsun.Gecenin güzel yüzü yüreğine dokunsun, kabuslar senden uzakta, melekler başucunda olsun, güneş öyle bir gecede doğsun ki Duaların kabul, kandilin mübarek olsun.
Fani Dünyanın padişahı değilim. Gönül hırkalarını yamar giyerim. Dostlarla ağlar, dostlarla gülerim. Siz sevdiklerime, iyi kandiller dilerim.
Rabbimden çiçek istedik kırları verdi, ağaç istedik ormanları verdi, su istedik denizleri verdi, dost istedik bu numarayı verdi. Kandiliniz mübarek olsun.
Sen öyle bir insan ol ki akıllar dursun, sen ona buna değil Allah'a kulsun. Ziynetler içinde parlayan bir nursun, senin gibi bir dostun kandili mübarek olsun.
Güneşi yüreğinde gözleri ufuklarda muhabbet yolcuları arasında cennet hesabı yapmayan cennetlikler arasında olmanın duasıyla hayırlı kandiller.
Gül sevginin tacıdır, her bahar bir gül taçlanır. O gül ki Muhammet'i hatırlatır. Onu hatırlayana gül koklatır. Gül kokulu sevgi dolu nice kandiller.
Avuçların açıldığı, gözlerin yaşardığı, ilahi esintilerin kalpleri okşadığı anın bir asra bedel olduğu bu gece dualarda birleşmek dileğiyle kandilinizi kutlarım.
Allah'ın rahmeti, bereketi sizinle olsun, gönül güneşiniz hiç solmasın, yüzünüz Aydın olsun, kabriniz nur dolsun, makamınız Firdevs, dualarınız kabul olsun. Kandiliniz kutlu olsun..
Allah'ın aşkıyla yan bu gece, Mevlana gibi dön bu gece, secdeye varıp huzura erince, şu fakiride an bu gece. Hayırlı kandiller!
Dualarinizin Rabbin yüce katina iletilmisine vesile olan Mevlüt kandiliniz mübarek olsun.
Varligi ebedi olan, Merhamet sahibi, adaletli Yüce Allah kendisine dua edenleri geri çevirmez.
Bugün ellerini semaya gönlünü Mevlaya aç, bugün günahlardan olabildiğince kaç, bugün en gizli incilerini onun için saç çünkü bugün kandil, kandilin mübarek olsun.
Bu gece peygamberimiz Hz Muhammed Mustafa SAV ‘in dünyaya şereflendirdiği gecedir. O peygamber ki insanların sapıklıkta sınır tanımadığı, cehalette en üst seviyelere ulaştığı, küfür ve şirkin kölesi olduğu bir zamanda dünyaya şeref vermiş ve dünyaya ilahi bir nur, rahmani bir şifa olmuştur.

Dualarımız bu gece eksik olmasın, kalplerimiz imanla dolsun, kandiliniz mübarek olsun!
Bir kandil gülü savur sevdiklerine, size onlardan gülücükler getirsin öyle içten öyle samimi ol ki göz yaşlarını bile tebessüme çevirsin. Kandiliniz mübarek olsun.
Biçarelere, dul ve aceze hatunlara bakmak için çalışıp, çabalayan kimsenin; gece sabaha kadar namaz kılan, her gün oruç tutan, meydan-I gazada cihad eden gibi Allah yanında rütbesi vardır.
Bugün ellerini semaya gönlünü Mevlaya aç, bugün günahlardan olabildiğince kaç, bugün en gizli incilerini onun için saç çünkü bugün kandil, kandilin mübarek olsun.
Yağmur yüklü bulutlar gibi gelen, eteğindeki hayır cevherlerini başımıza boşaltan ve bizlere mutluluk veren kandilin, büyüsüne kapılmanız dileğiyle. Nice kandiller.
Mevla çekirdeğe orman gizlemiş, yılanın zehrine derman gizlemiş, tahıl tanesine harman gizlemiş, mübarek gecelere cennet gizlemiş, hayırlı kandiller.
Kulun Rabbine yakın olduğu gecelerin en önemlisi? Kendisine dua edenleri geri çevirmeyen, günahları bağışlayan, her şeyi bilen, gören ve duyan Yüce Allah tüm dualarımızı kabul etsin.
Tövbe güvercini kalbe konsun af dalgalar saadetkervana gelip kapında dursun. Bütün melekler sizinle, dualarınız kabul Mevlid Kandilin Mübarek Olsun…

MEVLİD KANDİLİNDE DÜĞÜN OLUR MU?
İslam alimlerine göre Mevlid Kandili gibi mübarek gün ve gecelerde evlenmekte veya gerdeğe girmekte bir sakınca yoktur. Önemli olan o mübarek günün gecenin öneminin idrak edilmesidir.
MEVLİD KANDİLİ'NDE NELER YAPABİLİRİZ?
Sadece mevlid kandilinde yapılması gereken özel ibadetler yoktur.
İşte her kandil gecesinde yapılması gereken ibadetler:
1. Kur'ân–ı Kerim okunmalı; okuyanlar dinlenmeli; uygun mekânlarda Kur'ân ziyafetleri verilmeli; Kelamullah'a olan sevgi, saygı ve bağlılık duyguları yenilenmeli, kuvvetlendirilmeli.
2. Peygamber Efendimiz (sas)'e salât ü selâmlar getirilmeli; O'nun şefaatini ümit edip, ümmetinden olma şuuru tazelenmeli. (Allahumme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim Manası: Ey Allahım ! Efendimiz, büyüğümüz Muhammed'e, evladu iyaline, ashabına salatu selam eyle.(Rahmet et, selametlik ver.))
3. Kaza, nafile namazlar kılınmalı; varsa o geceye ait nakledilen namazlar, onlar da ayrıca kılınabilir; kandil gecesi, özü itibariyle ibadet ve ibadette ihsan şuuruyla ihya edilmeli. Nafile namazı nasıl kılınır, aşağıdaki bağlantıdan öğrenebilirsiniz.
4. Tefekkürde bulunulmalı; “Ben kimim, nereden geldim, nereye gidiyorum, Allah'ın benden istekleri nelerdir” gibi konular başta olmak üzere hayatî meselelerde derin düşüncelere girmeli.
5. Geçmişin muhasebe ve murakabesi yapılmalı; ve şimdinin ve geleceğin plân ve programı belirlenmeli.
6. Günahlara samimi olarak tevbe ve istiğfar edilmeli; idrak edilen geceyi son fırsat bilerek nedamet ve inabede bulunulmalı.
Tevbe istiğfar nedir aşağıdaki bağlantıdan öğrenebilirsiniz.
7. Bol bol zikir, evrad ü ezkarda bulunulmalı.
8. Mü'minlerle helalleşilmeli; onlarla irtibatımız cihetinden rızaları alınmalı.
9. Küs ve dargın olanlar barıştırılmalı; gönüller alınmalı; kederli yüzler güldürülmeli.
10. Kişi kendine ve diğer Mü'min kardeşlerine hattâ isim zikrederek dualar etmeli.
11. Üzerimizde hakları olanlar aranıp sorulmalı; vefa ve kadirşinaslık ahlâkı yerine getirilmeli.
12. Yoksul, kimsesiz, öksüz, yetim, hasta, sakat, yaşlı olanlar ziyaret edilip, sevgi, şefkat, hürmet, hediye ve sadakalarla mutlu edilmeli.
13. O gece ile ilgili âyetler, hadîsler ve bunların yorumları ilgili kitaplardan ferden veya cemaaten okunmalı.
14. Dini toplantılar, paneller ve sohbetler düzenlenmeli; va'z ü nasihat dinlenmeli; şiirler okunmalı; ilâhî ve ezgilerle gönüllerde ayrı bir dalgalanma oluşturmalı.
15. Kandil gecesinin akşam, yatsı ve sabah namazları cemaatle ve camilerde kılınmalı.
16. Sahabe, ulema ve evliya türbeleri ziyaret edilmeli; hoşnutlukları alınmalı; ve manevî iklimlerinde vesilelikleriyle Hakk'a niyazda bulunulmalı.
17. Vefat etmiş yakınlarımızın, dostlarımızın ve büyüklerimizin kabirleri ziyaret edilmeli; iman kardeşliğine ait sadakati yerine getirilmeli.
18. Hayattaki manevî büyüklerimizin, üstadlarımızın, anne ve babamızın, dostlarımızın ve diğer yakınlarımızın kandilleri bizzat giderek veya telefon, faks yahut e–mail çekerek tebrik edilmeli; duaları istenmeli.
19. Bu kandil gecelerinin gündüzlerinde mümkün olduğunca oruç tutulmalı.

27 Kasım 2017 Pazartesi

Türkiye’nin şifa dolu kaplıcaları

Kaplıcalar, binlerce hastanın deva arayışına cevap veriyor. Kaplıcaların böbrek, romatizma, kas, kemik, safra kesesi, cilt, şeker ve solunum rahatsızlıklarına iyi geldiği biliniyor. Ancak her kaplıcanın özellikle deva getirdiğine inanılan hastalıklar da var. Kimi kaplıca özellikle böbrek rahatsızlığı olanların tercihi olurken kimi ise özellikle cilt hastalıklarının tedavisinde uzmanlaşıyor. 

Kaplıca Tedavisinde Dikkat
Kaplıca tedavisi öncesi hastalığın kesin teşhisinin konulmuş olması, hastalığın hasar değerlendirilmesinin yapılması, sistemik dahiliye kontrolünden geçilmiş olunması ve kaplıca kürü konusunda doktorlara danışılması öneriliyor. Ateşli hastalıklarda, sistem enfeksiyonlarında, iltihabi romatizmal rahatsızlıkların alevli dönemlerinde termal tedaviler hastalara uygun görülmüyor.

Ağır kansızlık hallerinde, kanser hastalığında, kanamalı rahatsızlıklarda, gebelik ve doğum sonrası loğusalık zamanlarında sıcak su önerilmiyor. Ayrıca organ yetmezliklerinde, hipertansiyon durumunda, şiddetli damar hastalıklarında, yaygın varis sorununda, epilepsi geçmişi olan hastalarda da kaplıca tedavisi tavsiye edilmiyor.
Kaplıca Tedavisi Nasıl Yapılıyor?
Kaplıca tedavisi hastalığa göre belirleniyor. Ortalama 2 – 3 hafta süren tedavi boyunca 15 – 20 kez banyo terapisi uygulanıyor. Günlük veya gün aşırı yapılan kürlere haftada bir gün ara veriliyor. 2 ile 25 dakika arası belirlenen banyo süreleri boyunca git gide artan zamanda hastalar suya maruz bırakılıyor. Şifa vadeden banyoların dışında hastalara sürekli sıvı desteği veriliyor.

Su içinde egzersizler de yapılabileceği gibi, dolaşım sistemi de hızlandırılıyor. Beslenme düzeni de meyve ve sebze ağırlıklı olarak düzenlenen hastalar her banyo sonrası 1 saate varan sürelerde dinlendiriliyor.
Hangi Kaplıca Hangi Hastalığa İyi Geliyor?
Ankara Beypazarı Kaplıcası kemik, solunum, kalp-damar, jinekoloji ve kas hastalıkları için öneriliyor. Haymana kaplıcası romatizma, böbrek, sindirim kalp damar ve çocuk hastalıklarına iyi gelirken, Kızılcahamam kaplıcası sinir hastaları, kas kemik rahatsızlığı olanlar, kadın hastalığı sorunları yaşayanlar, solunum rahatsızlığı bulunanlar, kolesterol hastaları ve obezite sorunu olanların tercihi oluyor.

Afyon Gazlı Gol Kaplıcası romatizmal rahatsızlığı olanların, solunum, sindirim ve şeker hastalarının seçimi haline geliyor. Afyon Sandıklı Kaplıcası'na, cilt hastaları, karaciğer, safra kesesi rahatsızlığı olanlar, sindirim, kas, kemik ve şeker sorunu yaşayanlar geliyor. Aydın Burhaniye Ortakçı Kaplıcası ise böbrek, şeker, obezite, kas, kemik, karaciğer ve safra kesesi hastalarına deva oluyor.

Aydın Germencik Alangülü Kaplıcası romatizmal rahatsızlık çekenler, göz problemleri yaşayanlar, kalp damar sorunlarına çare arayanlar, kolesterol sorunu yaşayanlar, sindirim sorunu olanlar için öneriliyor. Aydın Kızıldere Ilıcası, şişmanlık, şeker, karaciğer, sindirim böbrek hastalarına şifa dağıtıyor. Balıkesir Gönen Kaplıcası romatizma, sindirim, solunum, safra kesesi, şeker ve karaciğer hastaları için tavsiye ediliyor. Susurluk Kepekler Kaplıcası ise kas kemik, kadın ve çocuk hastalıklarında öne çıkıyor. Bolu Termal, kalp damar, kanda yüksek yağ, obezite, sindirim, kas ve kemik sorunlarında tercih ediliyor.

Bursa Gemlik Armutlu Kaplıcası, romatizmal sorunlarda, karaciğer hastalıklarında, safra kesesi, sindirim ve solunum hastalıklarında deva arayanlara cevap veriyor. Denizli Pamukkale Kaplıcası kalp-damar, şeker, üroloji, karaciğer, safra kesesi, sindirim, solunum, kas ve kemik hastaları için özel terapiler vadediyor. Diyarbalık Çermik Kaplıcası'nda ise cilt hastalıkları sorunu yaşayanlar, romatizma hastaları ve solunum rahatsızlığı çekenler tedavi oluyor.

Siz de sorununuza uygun kaplıcayı tercih ederek birkaç haftalık kürlerle modern tıbbın önerdiği tedavinizi destekleyebilirsiniz. Alternatif tıp etkinliği olarak kabul edilen kaplıca tedavilerinin doktor kontrolünde yapılması tavsiye ediliyor. Özellikle cilt hastalıklarında tesisin temizliği yüksek önem arz ediyor. Misafirlerin ziyaretleri öncesinde otelleri incelemesi ve yetkinlik belgelerini gördükten sonra tedavi için tesisleri tercih etmeleri öneriliyor. Sıcağa dayanıksız olan misafirlerin kaplıca tedavisi yerine başka destek tedavileri seçmesi sağlıkları açısından özellikle vurgulanıyor.
Kaynak: Tatil Sepeti

Parfümünüzü buzdolabında saklayın

Christophe Laudamie, dünyanın en önemli 10 parfümöründen biri. Dünyaca ünlü pek çok markaya ve Beyonce, Elton John, Helena Christensen gibi isimlere parfüm hazırlamış. Laudamie tüm dünyada bir sanat galerisi tarafından temsil edilen tek parfüm sanatçısı olarak da tarihe geçmiş bir isim...


Taze koku sizi özgürleştirir
-Dikkat çekmek isteyen kişilere koku önerileriniz neler?
Taze bir koku sizi özgürleştirir. Ancak taze ve seksi bir koku daha çekici yapar. Sıcak güçlü bir koku konuştuğunuz kişiyi çekebilir ya da tam tersi gözünü korkutabilir. Bu yüzden kullanacağınız koku hangi etkiyi yaratmak istediğinize bağlı…
-Ten ve koku arasındaki ilişkiyi nasıl tanımlıyorsunuz?
Ten rengi, bir kokunun algılanışını etkileyebilir. Koyu bir ten üstündeki koku koyuluğu hisseder ama bu tamamen şartlarla ilgilidir ve biyolojik bir durum değildir. Daha da önemlisi yedikleriniz kokunuzu etkiler. Temiz kokmak için düzenli olarak elma yiyin.
-Bir parfümün bize uygun olup olmadığını anlamak için ne yapabiliriz?
Parfüm alırken kolunuza 4-5 farklı çeşit parfüm sıkmalı ve biraz etrafta dolaşmalısınız. En kısa 30 dakika, en çok da iki saat gibi bir süre sonra parfümlerin kontrol etmelisiniz. Hangisinin en iyi olduğunu o zaman fark edeceksiniz.
Ani hareketle sürpriz mutluluk
– Doğru parfümü seçtiğimizi nasıl anlarız?
Eğer onu kullandığınızda kendinizi iyi hissediyorsanız ve kokunuz gün boyu sıktığınız yerde olduğunu hissettiriyorsa kullandığınız doğru parfümdür. Bu tür parfümlerde, parfüm sıktığınızı unuttuğunuzda ani bir hareketinizde kokusunu hissedince sürpriz bir şekilde mutlu olursunuz.
Çoğu kadın tatlı notalı parfümleri sevmiyor
– Kadınlar daha çok ne tarz kokuları seviyor?
Çoğu kadının tatlı notalı parfümleri kullanmayı sevmediğini söyleyebilirim.
– Bir parfümü saklamak için en iyi yer neresidir?
Buzdolabınız ya da şarap soğutucunuz.
– Parfümlerinizi oluştururken ortalama kaç ürün kullanıyorsunuz?
Parfümleri üretirken iki bine yakın hammadde üzerinde çalışıyorum.
– Peki koku alamayan insanlar doğru parfüm seçimini nasıl yapabilir?
Bunun için birkaç kahve çeşidini yan yana koyup koklamak yeterli olacaktır. Bu sinirleri yeniden harekete geçirir.
(Hale Ceylan Barlas / sözcü.com.tr)

Yalnız kalmak yaratıcılığı artırıyor

Yapılan bir araştırma kendine zaman ayırmayı tercih eden bireylerin yaratıcılığının artığını ortaya koydu.

ABD'deki Buffalo Üniversitesi kendiyle vakit geçirmeyi sevenlerle birlikte bir araştırma yürüttü. Araştırmanın sonucunda kendisiyle başbaşa kalmayı seven bireylerin daha yaratıcığı olduğu sonucuna varıldı.
Daha önce bu alanda yapılan araştırmalar da yalnız kalmanın akıl sağlığı için sanıldığı kadar kötü olmadığı sonucuna ulaşmıştı. Ancak yeni yapılan çalışma yalnız kalmanın yaratıcılığı güçlendirerek akıl sağlığı için olumlu sonuçlar doğurabileceği tezini ortaya koydu.
Artan yaratıcılık nedeniyle sorunlar daha rahat çözülürken bu da beynin dopamin salgılamasına neden oluyor. Salgılanan dopamin kalp hastalıkları riskini azaltırken bunama tehlikesini de ortadan kaldırıyor.
Araştırmanın yürütücülerinden Dr.Julie Bowker, sosyal etkileşimden uzak kalmakla kendine vakit ayırmak için biraz uzaklaşmayı tercih etmek arasında bir çizgi olduğuna değiniyor. Bowker, araştırmalarında "Yeteri kadar sosyal etkileşime sahip olup da kendisiyle vakit geçirmeyi seven bireyleri" konu aldıklarını belirtiyor.

26 Kasım 2017 Pazar

Günde üç kahvenin sağlığa birçok yararı var

Dünya genelinde yapılan bir araştırma, çok kahve içen insanlarda diyabet, kalp rahatsızlıkları, bunama ve bazı kanser türlerine daha az rastlandığını ortaya çıkardı.


Bilim insanları hamile kadınlar dışında, günde üç dört fincan kahve içmenin birçok yarar sunduğunu söylüyor.
Geçmişte yapılan 200’den fazla farklı araştırmanın verileri temel alınarak yapılan çalışmaya göre günde üç - dört fincan kahve içen kişilerde daha fazla değil daha az sağlık sorunu yaşandığı, erken ölüm ve kalp rahatsızlığı risklerinin kahve içmeyenlere göre daha düşük olduğu gözlemlendi.
İngiltere’deki Southapmton Üniversitesi’nde bir araştırma ekibi tarafından yürütülen ve 201 geçmiş araştırmanın verilerinden yararlanan çalışma, kahve tüketiminin diyabet, karaciğer rahatsızlıkları, bunama ve bazı kanser türlerinin görülmesi riskini düşürdüğünü öne sürüyor.
Southampton Üniversitesi’nde kamu sağlığı uzmanı olarak görev yapan Robin Poole tarafından yönetilen "şemsiye araştırma" 201 geçmiş çalışma verilerinin gözlemine ve dünya genelinde yapılan 17 klinik araştırmaya dayandırılıyor.
BMJ British Medical Journal’da yayınlanan araştırmada, Poole’un ekibi, "Belirli bir düzende kahve tüketiminin güvenli olduğu görünüyor. Erken ölüm riski günde üç fincan kahve içen insanlarda daha düşükken, prostat, endometriyum kanseri, cilt kanseri ve karaciğer kanserinin, tip 2 diyabetin, safra taşı ve gut hastalıklarının kahve tüketen insanlarda daha az gözlemlendiğinin" altını çiziyor.  DHA

25 Kasım 2017 Cumartesi

Sonbaharda doğru beslenme nasıl olmalı?

Beslenmede doğru seçimler yapmak yaşam kalitemizi etkiliyor. Sonbaharın kendini iyice hissettirdiği bu günlerde hastalıklara yakalanmamak için sağlıklı ve dengeli beslenme çok daha önemli hale gelir.
Vücudumuzun kullanabileceği potansiyel enerji kaynakları proteinler, karbonhidratlar ve yağlardır; bunlar ‘Makro besinler’ olarak isimlendirilir. Günlük diyetimizde alınması gereken enerjinin büyük bölümü karbonhidratlardan karşılanır, bu durum özellikle beyin fonksiyonları ve yüksek tempolu egzersizler için son derece önemlidir. Mikro besin maddeleri kemik yapısından bağışıklık sisteminin düzgün çalışmasına, enfeksiyonlardan korunmadan hormonların üretimine kadar çok farklı süreçlerde rol alırlar. Kalsiyum, sodyum, potasyum, demir, çinko, iyot ve flor başlıca mineraller olup dışarıdan alınmaları zorunludur.
Vücutta çok önemli düzenleyici etkileri olan vitaminler ise suda ve yağda çözünenler diye ikiye ayrılır. Yağda çözünenler (vitamin A, D, E ve K) vücutta depo edilebildikleri halde suda çözünenler (B vitaminleri ve C) günlük olarak besinlerden ya da besin takviyelerinden alınmak durumundadırlar. Herbalife Beslenme Danışma Kurulu Üyesi Doç. Dr. İsmet Tamer, sonbaharda hem lezzetli hem de besin değeri yüksek pek çok meyve ve sebzenin bolca bulunması fırsatını iyi değerlendirmek gerektiğini söylüyor. Tamer'e göre hem enerji metabolizmamızın düzgün çalışması hem de vücut direncinin artırılması için diyetimizde probiyotiklere, B, C, D ve E vitaminlerine, çinko ve lif yani posa içeren besinlere yeterince yer vermemiz bu mevsimde her zamankinden daha da önemli.
Vücutta çok önemli düzenleyici etkileri olan vitaminler ise suda ve yağda çözünenler diye ikiye ayrılır. Yağda çözünenler (vitamin A, D, E ve K) vücutta depo edilebildikleri halde suda çözünenler (B vitaminleri ve C) günlük olarak besinlerden ya da besin takviyelerinden alınmak durumundadırlar.
Mürdüm eriği, kızılcık, hünnap…
Mantar, domates, barbunya, patlıcan, taze fasulye, börülce, kırmızı biber, mısır, havuç, acur, kabak, fesleğen, biberiye, tere, pazı ve lahana, marul, göbek marul gibi su içeriği bol, antioksidan açısından zengin yeşil yapraklı sebzeler ile incir, taze fındık, taze ceviz, mürdüm eriği, kızılcık, hünnap, böğürtlen ve frambuaz bu mevsimin vücut direncini artıran, besin değeri ve antioksidan özelliği yüksek meyveleridir. Günün altın öğünü olan kahvaltıda bu meyvelere özellikle yer vermek, ara öğünlerde kuşluk ve ikindi zamanı bu meyve ve yemişlerle zenginleştirilmiş az yağlı yoğurt tüketmek, hem iştah kontrolü için hem de enerji düzeyimizi sürekli belli bir seviyede tutabilmemiz için çok önemlidir. Sağlıklı bir kalp, esnek damarlar ve sağlıklı bir ruh hali için de faydalı olduğu gösterilen omega-3 yağ asitlerinin, özellikle de EPA ve DHA'nın gerektiği kadar alınabilmesi için, haftada en az 3 – 4 öğünde, bol miktarda balık ve omega-3 yağ asitlerinden zengin ceviz, keten tohumu ve semizotu tüketmek gerekiyor.
Vücut ağırlığımızın her bir kilosu için 1 gr protein
Vitamin, mineral ya da omega-3 gibi esansiyel yağ asitleri bakımından zengin bir beslenme programı uygulamak her zaman güçlü bir bağışıklık sistemine sahip olduğunuz anlamına gelmez. Eğer yeterince protein tüketmezseniz, vücudunuz enfeksiyonlara ve diğer hastalıklara karşı zayıf düşebilir. Bu nedenle her gün vücut ağırlığımızın her bir kilosu için ortalama 1 gr civarında olacak şekilde protein tüketmeliyiz.
Hangi besin desteğini ne kadar tüketmeliyiz?
Yoğun günlük tempoda olup beslenme düzeninde bunlara yeterince yer veremediğini düşünen kişilerin, hassas mevsim geçiş dönemlerinde özellikle B, C, D ve E vitaminlerinden zengin multivitaminlerin yanında omega-3 desteği sağlayan ürünlerden kullanmaları uygun olabilir.
Besin destekleri, vitamin, mineral, posa, aminoasitler, fitokimyasallar, çeşitli bitkiler ve benzeri botanik ürünleri içeren mikrobesin ögelerini yüksek miktarlarda vücuda sağlayan, konsantre edilmiş bileşiklerdir. Genellikle hap, kapsül, sulandırılabilir toz ya da şurup gibi şekillerde piyasaya sunulurlar. Beslenme sorunlarının giderilmesi veya önlenmesi amacıyla günlük diyetin besin suplemanları ile desteklenmesi, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde yaygın şekilde uygulanmaktadır.
Amerikan Diyetisyenler Derneği, optimal sağlığın sürdürülmesinde ve kronik hastalık riskinin azaltılmasında, tüketilmesi gereken besin çeşitliliğinin sağlanarak yeterli ve dengeli beslenmenin en iyi yol olduğunu vurgulamaktadır. Ancak toplumda bazı grupların farklı fizyolojik, psikolojik veya sosyoekonomik nedenlerden ötürü besin değerleri düşük ya da tek tip besine dayalı beslendiklerini görmekteyiz. Ayrıca düşük enerji içeren diyet tüketenler, vejeteryenler, yeterli ve dengeli beslenmeyi sağlayamayanlar ya da özellikli gruplarda da bireysel özel gereksinimleri karşılamak amacıyla besin desteği kullanılması gerekmektedir.
Kalabalık şehir yaşantısında, toplu taşıtlar, AVMler gibi ortamlarda ya da kalabalık işyerlerinde özellikle bu mevsimde yorgunluğa, enfeksiyonlara ve diğer akut ya da kronik sağlık sorunlarına karşı daha dayanıklı olabilmek için eğer gerekiyorsa doğru ve güvenilir kaynaklardan sunulan besin desteklerinden faydalanmak akılcı bir çözüm olabilir.
Bilimsel kanıtlar bazı besin desteklerinin genel sağlık durumuna yararlı olduğunu hatta bazı sağlık sorunlarına çözüm getirebileceğini göstermiş olmakla beraber kontrolsüz kullanımlarda, örneğin D vitamini ve kalsiyum desteği kemikleri güçlendirirken önerilenden yüksek miktarda alınan A vitamini kemikleri zayıflatabilmekte, sürekli baş ağrılarına neden olabilmektedir. Ayrıca gebelikte ve emzirme dönemlerinde ya da herhangi bir tıbbi girişim sırasında besin desteği alımı konusunun bireyi takip eden doktoru tarafından mutlaka değerlendirilmesi gerekir. Sözcü

Cildi kışa hazırlamanın püf noktaları!

Kış aylarında cildin ekstra bakıma ihtiyaç duyduğunu belirten uzmanlara göre, sonbahar ayları cilt bakımı ve kışa hazırlamak için en uygun zamanlar.

Soğuk hava cildin dış katmanını etkileyerek daha kalın ve kırılgan hale getiriyor. Kış ayı boyunca ciltte yağ salgısı azalıyor, soğuk ve kuru hava cildin kurumasına sebep oluyor. Ciltte kuruluk, gerilme ve ince kılcal damarlarda genişlemeler sebebiyle oluşan kızarıklıkla birlikte cildin nem dengesi bozuluyor. Kuru cilt ayrıca başta egzema olmak üzere bazı cilt hastalıklarının da tetiklenmesine yol açıyor.
ntvmsnc'nin haberine göre; “Soğuk hava ve düşük ultraviyole oranı cilt bakımı uygulamalarının en iyi arkadaşıdır” diyen Dermatoloji Uzmanı Dr. Zahide Eriş Eken, sonbaharla birlikte ciltte meydana gelen değişiklikleri şöyle anlatıyor:
1- Cildinizde kuruluk başlayabilir, yüz, dudaklar, vücut, kol ve bacaklar kurur.
2- Yüzde ve omuzlarda çillenme ve güneş lekelerinde artış olabilir.
3- Kaz ayakları güneş ışınlarının etkisiyle belirginleşmiş olabilir.
4- Açık ayakkabı ve sandaletlerle ayaklarınız bakımsız kalmış ve ayak derinizde kurumalar soyulmalar başlamış olabilir.
5-Saçlarınız havuz, deniz ve güneşin etkisiyle kurumuş ve bakımsız kalmış olabilir.
CİLDİNİZİ NEMLENDİRİN!
Sonbaharda görülen bu cilt sorunlarında öncelikle nem dengesini sağlamak için bol su içmek gerektiğini vurgulayan Dermatoloji Uzmanı, yapılacak diğer uygulamalar hakkında ise şunları söylüyor:
“Yüz ve vücuda uygun nemlendiricilerle vücudun nem dengesi sağlanabilir. Yüz ve vücutta çok kuru ciltler için yağlı kremler, yağlı ve akneye meyilli ciltlerde ise su bazlı kremler tercih edilmelidir. Bacaklar ve kollar daha kurumaya meyilli bölgeler olduğu için bu bölgelerde yağlı kremler tercih edilmelidir. Nemlendirici kremler tercihe göre genellikle gliserin, vazelin, üre, laktik asit ve hyaluronik asit içerirler. Bu nemlendiriciler kuruluğu önlemek için soğuk havalarda sıklıkla ve tercihen banyo sonrası nemli cilde sürülmelidir.
“NEM AŞISI İŞE YARAYABİLİR”
Nemlendiricilerle kuruluğunuz geçmiyorsa veya iş yoğunluğundan dolayı nemlendiricilerin etkisi hızlı olsun istiyorsanız; hyaluronik asit içeren nem aşısı yaptırabilirsiniz. Bu uygulama dermatoloji uzmanları tarafından kısa sürede küçük enjeksiyonlarla bir veya birkaç seans şeklinde yapılabilir. Cilt altına enjeksiyonlarla hyaluronik asit direkt verilir. Böylelikle nemlendirici kremlerin ciltten emilmesi beklenmeden hyaluronik asitin ciltte direkt nemlendirici ve cilt gençleştirici etkisi başlar. Bu uygulamalarda hyaluronik asitle birlikte, cilde ışıltı, sıkılaşma ve gençleşme özelliği sağlayan vitamin kokteylleri uygulanabilir.
PRP’DEN DE YARARLANMAK MÜMKÜN
Ayrıca nem aşısının etkisi seanslar halinde PRP işlemi ile güçlendirilebilir. PRP yani “Platelet rich plasma” platelet (trombosit) yönünden zenginleştirilmiş plazmanın kısaltılmışıdır. Kişiden alınan küçük miktardaki kan özel bir tüpe konularak bir dizi işlemden geçirildikten sonra elde edilen ‘trombositten zengin plazma’ aynı kişiye enjeksiyon yoluyla geri verilir. Trombosit denilen kan hücreleri, vücudumuzda bulunan deforme olmuş dokuların onarımı ve doğal haline dönüşmelerini sağlamak için gerekli “büyüme faktörlerini” yapısında barındırmaktadır.
KIZARIKLIK VE DAMARLANMALARIN ÇÖZÜMÜ ARTIK VAR!
Cilt yüzeyindeki kılcal damar ve kızarıklıkların ise lazerle tedavisi için kış ayları yine en uygun aylardır. Bu damarlanmalar ve kızarıklıklar uygun lazerle birkaç seansta silinebilir.
PÜRÜZSÜZ CİLT İÇİN ÖLÜ HÜCRELERİ CİLDİNİZDEN UZAKLAŞTIRIN
Cilt yüzeyindeki ölü cilt hücreleri meyve asitleri içeren (glikolik, ait, retinoik asit, salisilik asit gibi) ve cilt tipine göre tercih edilen temizleme jelleri, kremler ve maskelerle uzaklaştırılabilir. Bu kimyasal peeling işlemi tercihen hızlı ve daha etkili olacak şekilde muayenehane ortamında bu asitlerin daha etkin dozları kullanılarak seanslar şeklinde uzmanlar tarafından uygulanabilir. Kimyasal peeling düzenli yapılan ciltler daha sağlıklı ve canlı kaldığı için diğer cilt gençleştirme işlemlerine çok ihtiyaç duymazlar.
EL VE AYAK BAKIMINI ATLAMAYIN
Kış aylarında el ve ayak bakımı önemlidir. El kremleri gliserin, vazelin, lanolin içerir ve kış aylarında sıklıkla uygulanmalıdır. El sabunları ise kuruluğu önlemek için yağlı veya kremli olmalıdır.
Kış aylarında ayaklar sürekli ayakkabı içindedir ama yaz ayı boyunca deniz suyu ve sandalet içinde güneşe maruz kalan ayaklarımız kurur ve topuklarda çatlaklar oluşmaya başlar. Kış aylarında ayaklarımıza dikkat edersek yaz aylarında açık ayakkabılarda daha bakımlı ayaklara sahip olabiliriz. Salisilik asit ve üre içeren nemlendirici pomatlar topuklara ve ayaklara masajla uygulanmalıdır. Vakit bulamıyorsak bu uygulamayı gece yatarken yapabiliriz. El üzerinde oluşan güneş lekeleri kış ayında uygulanabilecek lazer işlemleri ile giderilebilir.
ÇATLAYAN DUDAKLARA BAKIM
Dudaklarda soğuk havaların başlamasıyla birlikte cildimiz gibi nem dengesini sağlayamayarak kurur. Kuruyan dudaklar çatlayıp, kanayabilir bu da dudakta acı ve gerginlik hissi yaratır. Dudaklarımızı da koruyucu nemlendirici kremlerle koruyabiliriz ve dışarı çıkarken dudaklara güneş koruyucu içeren nemlendiriciler kullanmak gereklidir. Yine dudakların kuruluğu nemlendiricilerle sağlanamıyorsa cilde yapılan nem aşısı gibi dudağa da nem aşısı uygulaması yapılabilir.
AKNE TEDAVİSİNİN TAM ZAMANI!
Yaz aylarında sıcak hava, terleme ve dondurma çikolata gibi yiyeceklerin fazla tüketilmesiyle sivilcelerde artış olabilir. Soğuk havalar akne ve akne izlerinin tedavisi için uygun zamanlardır. Yüzeyden uygulanacak kremler ve jeller veya ağızdan alınan haplar aknenin şiddetine göre tedavi için belirlenir ve bunlar genellikle kış aylarında kullanıma uygundur. Ayrıca akne izleri için de soyucu bazı kremler kış aylarında kullanılmalıdır. Akne izleri için kimyasal peeling işlemleri veya lazer işlemleri soğuk havalarda yapılabilir. Fraksiyonel lazerler akne izleri ve lekelerinde uygulanabilir.
GÜZELLİĞİN SİMGESİ SAÇLARI UNUTMAYIN!
Güneş ışığı, tuzlu deniz suyu ve klorlu havuz suları ile yıpranan ve hasarlanan saçlar soğuk ve kuru havaların da etkisiyle cildimiz gibi kurur ve kabalaşır. Kuruyan saçlarda saç gövdesi hasarlanır ve saçlar kabarıklaşır, taranamaz ve dökülmeler başlar. Yazın yıpranan saçları soğuk ve kuru havaya hazırlamak için nem dengesini sağlamak gereklidir. Saç kremleri ve nemlendirici saç maskeleri uygulanabilir. Badem yağı doğal ve saç için etkili bir nem kaynağıdır.
Ayrıca saç dökülmelerine hızlı etki sağlamak için saç PRP işlemleri ve saç için etkili bir vitamin olan biotin de içeren vitamin kokteylleri saça uygulanabilir. Bu uygulamalar kişinin saç dökülme ve saç sağlığının durumuna göre kişiye özel seanslar şeklinde uzman doktorlar tarafından belirlenerek yapılır.
GÜNEŞ LEKELERİNDEN KURTULMAK İÇİN UYGUN ZAMAN
Ciltte yaz ayı boyunca daha belirginleşen lekeler ve çillerin tedavisi için kış ayları daha uygundur. Cilt lekeleri cilt yapısına ve genetiğine bağlı olarak güneşin yıllar süren etkisiyle oluşurlar. Bu lekeler daha ufak veya geniş çaplı, bir bölgede veya tüm yüzü kaplayacak şekilde oluşabilir. Bazı lekelerin tedavisi yapılabilir fakat unutulmamalıdır ki lekeler tekrarlayıcı olabilir.
Lekelere kimyasal peeling, enzimatik peeling veya lazer işlemleri yapılabilir. Cildin dış katmanında leke tedavisi yapılırken ayrıca cilt altı dokusunun desteklenmesi de önemlidir. Bu sebeple cildi soymayan fraksiyonel lazerler, mezoterapi, PRP gibi işlemlerle cilt altı doku uyarılır ve cilt altı dokudaki büyüme faktörleri salgılayan hücreler onarım süreçlerini hızlandırır. Etkili ve başarılı tedaviler almak için dermatoloji uzmanlarıyla görüşmeniz doğru olacaktır.
İŞTE KIŞ AYLARINDA CİLT YENİLENMESİNE LAZERLİ ÇÖZÜM
Son zamanlarda her alanda olduğu gibi dermatoloji ve estetik alanında da teknoloji yenilenmektedir. Fraksiyonel lazerler cilt yenilenmesinde kullanılan en etkili teknik haline gelmiştir. Cilt yenilenmesi, leke, kırışıklık, sivilce izleri, yanık ve cerrahi sonrası kalan izler bu tip lazerlerin etkili olduğu alanlardır. Fraksiyonel lazerler kollajen dokuyu kontrollü olarak hasarlayıp cildin yenilenme ve iyileşme hücrelerini harekete geçirmek için çalışırlar. Böylelikle hasarlı cilt yenilenir ve kaliteli ve yeni kollajen üretimi gerçekleşir. Böylece görünür bir şekilde zamanı geriye almış olursunuz. Fraksiyonel lazerlerle cilt rengi düzenlenir, ince kırışıklıklar azalır, cilt sarkma ve gevşekliklerinde ve akne ve ameliyat izlerinde belirgin bir azalma olur. Cilt daha gençleşeceği için daha genç de görünür. Lazerlerin bu etkileri klinik olarak da kanıtlanmıştır.
AMELİYATSIZ GENÇLEŞMENİN YOLU
Soyucu olmayan fraksiyonel lazerlerle cildin dış katmanı korunur ve günlük hayattan soyutlanmadan, kızarıklık ve soyulma sorununu yaşamadan konforlu bir şekilde lazer uygulaması yaptırılabilir. Bu uygulama kısa süreli ve seanslar halinde uygulanmaktadır.
Cerrahi olmayan bu uygulamalar belirgin bir şekilde cilt sağlığınızı artırarak ameliyatsız gençleşmenin önünü açar.

24 Kasım 2017 Cuma

Bu işlemi çözebilen çok az

Facebook üzerinden paylaşılan bir görsel sosyal medyada büyük bir tartışmayı da beraberinde getirdi. Alt alta 3 işlem sonrasında dördüncü işlemi soran bazı sosyal medya kullanıcıları, 19, 26, 25 ve 165 gibi sonuçlar buldu. Fakat doğru cevap herkesi şaşkına çevirdi.
Sosyal medyada paylaşılan işlemler son dönemde iyice popüler bir hale geldi. Bugün paylaşılan yeni bir işlem ise sosyal medya kullanıcıları arasında büyük bir tartışma yaratarak çok büyük bir etkileşime sebep oldu.
Paylaşılan işlemli bulmacada ilk üç satırda üçgen, muz ve saatlerle sonuçlara ulaşılıyor. İlk sonuçta üç adet geometrik şekil toplamı 45 ederken, 2 muz ve 1 geometrik şekil toplamı ise 23 ve 2 muz ve bir saat toplamda 10 ediyor.
İşlemin sonunda ise Saat+muz+muz x geometrik şekil işleminin yanıtı isteniyor… İşte kullanıcılar bu işleme çok farklı sonuçlarla yanıt verirken doğru cevap herkesi şaşkına çevirdi.
Matematik uzmanlarına göre bu işlemin sonucu ise basit… 38! Bu sonuca ulaşmak için son işlemde saatin kaçı gösterdiğine dikkat etmek gerekirken, geometrik şeklin kenarlarının sayısı da önemli bir detay. Buna göre sonuç 2+3+3×11.
İlk olarak 3×11 işlemi yapılırken daha sonra buna da 5 ekleniyor. Böylelikle bu işlemin sonucu toplam 38 oluyor.

23 Kasım 2017 Perşembe

Black Friday 2017 indirimleri başlıyor: Peki nedir bu Black Friday?

Alışveriş yapmak için indirim kovalayanların en çok rağbet ettikleri günlerden olan Black Friday 2017 geldi. Kara Cuma yani orjinal ismiyle Black Friday nedir? Dünya genelinde alışveriş çılgınlığı olarak tabir edilen ve binlerce markanın yüksek oranda indirime gittiği gün olan Kara Cuma (Black Friday) için bekleyiş sürüyor. Black Friday indirimleri ne zaman başlıyor?Ülkemizde Kara Cuma olarak da anılan Black Friday, 2017 yılında 24 Kasım'a denk gelecek ancak indirimler bir hafta öncesinden başladı. Peki Kara Cuma yani Black Friday nedir?

Yüksek indirimlerle tüm dünyada alışveriş çılgınlığına dönüşen Black Friday günü 2017’de 24 Kasım olarak belirlendi ancak indirimler bu tarihin çok daha öncesinde başladı. Dünya genelinde büyük indirimlerle anılan Black Friday gününün anlamı da merak ediliyor. ABD’deki firmaların her yıl elektronikten tekstile birçok üründe yüzde 15-20’lerden yüzde 70’lere varan oranlarda indirim yaptığı “Black Friday”e Amerikalılar yoğun ilgi gösteriyor. Kara Cuma yani Black Friday nedir, nasıl ortaya çıkmıştır? Hangi ürünlerde indirim var? İşte tüm ayrıjntılar…
BLACK FRIDAY YANİ KARA CUMA NEDİR?
Black Friday adı verilen bu alışveriş gününde mağazalar çok erken saatlerde açılır, beklenenin çok daha üstünde indirimler yapılır, çalışanların mesai saati daha fazla olur. ABD ve Kanada dışında İngiltere'de de yapılan bu çılgın günde resmi tatil uygulanmaz. Bu güne Black Friday denmesinin sebebi ise gün boyunca gerçekleşen alışverişten dolayı trafiğin altüst olması, mağazaların önünde yollara taşan kuyrukların oluşması, taşkın bir kalabalığa sahne olan sokaklar ve önlenemeyen gürültü.
Bu alışveriş gününe tarihte ilk defa 1961 yılında gazetelerde Black Friday olarak bahsedilmiştir. O günde, Philadelphia'da, alışverişten dolayı oluşan yoğun trafik ve zorluklar nedeniyle bu isim verilmiştir. Son yıllarda, bu gün, hem insanlar hem de mağazalar için olumlu şekilde karşılanmaktadır. Walmart gibi ünlü mağazalar her yıl, kapılarını müşterilerine daha erken açmaktadırlar, ve işçilerin mesaisi daha yoğun geçmektedir.
ALIŞVERİŞ ÇILGINLIĞI ŞİDDETİ TIRMANDIRIYOR
Şiddetin en büyük örneği 2006 yılında ABD Ohio şehrinde karşımıza çıkıyor. Walmart kapılarının açılışıyla içeri giren kalabalık tarafından çalışanların yaralanmasından 2008’de ABD New York’ta sabah 5’te kapı açılışıyla yoğunluk sebebiyle önce kapıyı ve camları kırıp ardından 34 yaşında bir çalışanın ezilip ölmesine sebep olmasının yanı sıra 2010 yılında ise Wisconsin şehrindeki bir kadın, Toys ‘R’ Us mağazasında kuyruklara aradan girip itiraz edenleri vurmakla tehdit ettiği için tutuklanmıştı.
KARA CUMA’DA ÖLÜMLÜ KAZALAR YAŞANIYOR
Öte yandan son yıllarda özellikle Black Friday günlerinde yoğunlaşan kalabalık sebebiyle ciddi kazalar da beraberinde geldiği belirtiliyor. Küçük kazaların yanı sıra ölümle sonuçlanan Black Friday çılgınlığı görmek de mümkün. Sözcü

Dünyanın en iyi teknoloji ve bilişim eğitimi veren üniversiteleri

Teknolojinin hayatımızın her alanına girmesi ile pek çok meslek yavaş yavaş tarih olurken bilişim sektöründeki imkanlar gözle görülür bir artışa sahne oluyor. Bu sektörde iş bulmak için en iyi adresler Forbes tarafından belirlendi. İşte bu alanda en iyi eğitim sunan üniversiteler...
12- Princeton University
11- Harvard University
10- École Polytechnique Fédérale de Lausanne
9- Imperial College London
8- Georgia Institute of Technology
6- Carnegie Mellon University
6- California Institute of Technology
5- University of Cambridge
4- Swiss Federal Institute of Technology Zurich
3- Oxford University
2- Massachusetts Institute of Technology
1- Stanford University