hamile etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
hamile etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

19 Eylül 2016 Pazartesi

Çalışan anne düzenlemesinin ayrıntıları belli oldu

Çalışan annelere getirilen yeni düzenlemenin ayrıntıları belli oldu. Buna göre yeni doğum yapan anneler yarım gün çalışıp tam gün maaşlarını alabilecekler. Bu süreçte annelerin ücretlerine devlet katkısı 823 TL olacak.


İlk olarak Ocak 2015’te açıklanan çalışan annelerin yarım gün çalışıp tam gün maaş alması düzenlemesinin detayları belli oldu.

Buna göre kadınlar doğum yapmaları halinde analık izni sonrasında birinci doğumda 2 ay ikincisinde 4 ay, sonraki doğumlarda ise 6 ay süreyle yarım gün çalışıp tam maaş alacaklar.

Özel sektörde anne şirketiyle anlaşarak üç gün çalışıp üç gün çalışmama yoluna da gidebilecek.
Devlet annenin maaşının tamamını aldığı süreçte annenin aylık ücretinin içinde olmak üzere 823 TL katkıda bulunacak.

Engelli çocuk dünyaya getiren anneler 12 ay boyunca yarım gün çalışıp tam maaş alabilecek.
Bu haklardan faydalanmak isteyen annelerin son üç yıl içerisinde toplam 600 gün sigortalı çalışmış olmaları gerekiyor. Sözcü

27 Kasım 2015 Cuma

Mucize kurtuluşun sırrı fotoğrafta mı?

ABD'de doğum sonrası kurtulma şansı %20 olan ölümcül bir hastalıkla yüzleşen annenin hayatta kalmasının sırrı, hamileyken çekilen fotoğrafında olabilir mi?


ABD’de 3 çocuklu Brigette ve Chris Honey çifti, ikiz çocuklarının doğumu ile ailelerinin genişlemesini heyecanla bekliyorlardı ancak Brigette doğum sonrası ölüm tehlikesi ile karşı karşıya kaldı. Amniyon sıvı embolisi teşhisi konulan Brigette’in yeni doğan ikiz kızları ile 3 erkek çocuğu öksüz mü kalacaktı? Bridget’in doğum alanında karşılaşılabilecek bu tehlikeli ve tedavisi oldukça güç durumdan kurtulama şansı %20′ydi.

Baba Chris, doğumdan sonra karısının durumu açıklandığında kalbinin yerinden fırlayacak gibi olduğunu söylüyor. Dünyası başına yıkılan Chris, beş çocuğunun annesiz büyüyeceklerini düşünüyordu. Chris bu düşünceler içindeyken Brigitte’in iç kanama dolayısıyla iki ameliyat olması gerekiyordu. Chris, Facebook’ta eşi Brigitte için bir sayfa açtı. Kısa sürede sayfada bir sürü destek mesajları aldı.

Bu sırada Brigitte’in hamileliğinde çektirdiği fotoğraf dikkatini çekti. Fotoğrafta Brigitte karnını tutuyordu. Başının etrafına baktığında ise çok şaşırdı. Hare şeklinde bir ışık parlıyordu. Chris fotoğrafı gördüğü andan itibaren eşinin melekler tarafından korunduğuna inandı. Bu zaman zarfında doktorlar Brigitte’i kurtarmak için uğraşıyorlardı ve mucizevi bir şekilde ameliyatlar çok başarılı geçti. Hatta Brigitte’in bu kadar hızlı iyileşmesine inanamadılar. Fakat eşi Chris güzel haberler alacağını çoktan kalbinde hissetmişti... sözcü.com.tr

21 Kasım 2015 Cumartesi

Bağırsak solucanı doğumu artırıyor

Enfeksiyona yol açan bağırsak solucanının (Ascaris lumbricoides) doğurganlığı artırdığı görüldü. Kaliforniya Üniversitesi’nden bilim insanları Bolivya’da 986 kadını inceledi ve bağırsak solucanının kadınların hamile kalmasını kolaylaştırıcı etkisi olduğunu tespit etti.

Buna göre Bolivya’da Tsimane yerli topluluğunda bir kadın ortalama 9 çocuk yaparken, bağırsak soluncanı taşıyan kadınlar 2 çocuk daha fazla doğuruyor. Uzmanlar bulguların, ‘üreme ilaçlarının geliştirilmesine’ yardımcı olabileceğine işaret etti.

9 Ağustos 2015 Pazar

Kanser olduğunu hamileyken öğrendi ve...

Kanadalı model çocuğunu doğurmak uğruna ölümü göze aldı! Elizaveta Bulokhova diş ağrısı şikayetiyle doktora gitti ve kanser olduğu ortaya çıktı. Doktorlar, o sırada hamile olan Bulokhova'nın kemoterapi tedavisi alabilmesi için bebeği aldırması gerektiğini söylerler.


Eşi Troubetskoi ile 24 yaşındaki Letonyalı doğumlu Kanadalı model, Elizaveta Bulokhova zor bir karar verme aşamasına gelmişlerdir. Kemoterapiye başlamadan önce çocuğun aldırılması gerektiğini öneren ve aksi takdirde bunun hayati bir tehlike yaratabileceğini söyleyen doktorlara kulakların tıkayan Elizaveta, kanserin hızla yayılmasına karşın yine de direnir. Bulokhova, karnındaki bebeğinin çok aktif olduğunu, onu çok sevdiğini ve sürekli onunla konuşmak istediğini söylemektedir.


Bebeğini aldırmak konusunda ise şöyle düşünür: "Kader bana ne getirirse onu kabul edeceğim. Bebeğim eğer doğacaksa, zaten doğacak..."


Çenesine yayılan kanserli hücreler sebebiyle, Elizaveta geçirdiği bir ameliyat sonrası çenesinin 95% ‘ni aldırmak zorunda kaldı. Yapılan tetkikler sonucunda sezaryen gerçekleştirilebileceği görülür ve normal doğum sürecinden 10 hafta önce bebek Valentin bu yöntemle dünyaya gelir.Çocuğunu sağlıklı bir şekilde doğurduktan sonra kemoterapiye başlayan Elizaveta, şu an ise iyileşme sürecinde ve ailesi birlikte mutlu bir yaşam sürüyor.





7 Ağustos 2015 Cuma

Ölü bebeğini 60 yıl rahminde taşıdı

Şili'de yaşayan 91 yaşındaki Estela Melendez'in, karın ağrısı şikayetiyle gittiği hastanede 60 yıl boyunca rahminde ölen bebeğini taşıdığı ortaya çıktı.


Şu anda 91 yaşında olan ve yıllardır istemesine rağmen çocuk sahibi olamayan Estela Melendez’in, 60 yıl önce hamile kaldığı ve rahminde ölen bebeği yıllardır rahminde taşıdığı ortaya çıktı.

Tam 74 yıl evli kaldığı eşini geçtiğimiz Ocak ayında kaybeden Melendez, karın ağrısı şikayetiyle doktora gittiğinde korkunç bir gerçekle yüzleşti. Muayene sırasında Melendez’in, 60 yıl önce hamile kaldığı ve rahminde ölen bebeği 60 yıldır karnında taşıdığı ortaya çıktı.

Karın ağrısı nedeniyle hastaneye giden Estela Melendez’in muayenesini yapan doktorlar, gördükleri şişkinlik üzerine bir çeşit tümörden şüphelendi. Ancak röntgende çıkan görüntü uzmanları önce panikletti.

60 YIL BOYUNCA RAHMİNDEKİ ÖLÜ FETÜS İLE YAŞADI


Detaylı inceleme sonunda doktorların paniği yerini şaşkınlığa bıraktı. Çünkü tümörün aslında Melendez’in karnında 60 yıldan daha fazla süredir bulunan ölü bir fetüs olduğu belirlendi. Yani Mendez 60 yıl önce hamile kalmış ve rahminde ölen fetüsle birlikte yıllarca hayatını sürdürmüştü.

BU ŞEKİLDE YAŞAMAYA DEVAM EDECEK

Melendez ise karnındaki şişliğin nedeninin bebek olduğunu öğrendikten sonra alınmasını istese de doktorlar ameliyata karşı çıktı. Uzmanlar, o yaşta bir kadına genel anestezi yapılmasının bebeğin orada kalmasından daha fazla zarar verebileceği görüşünde.

sözcü.com.tr

29 Temmuz 2015 Çarşamba

Son doğum modası: Doğuma seyirci almak!

İngiltere'de anne adaylarının yakın akraba ve arkadaşlarını doğum anını izlemek üzere doğumhaneye çağırması alışkanlığı yaygınlaşıyor. Araştırmaya göre anneler doğumhaneye ortalama sekiz refakatçi alıyor.

Doğum, kısa süre öncesine kadar annelerin doğumhanede doktorlar, hemşireler ve ebeden oluşan doğum ekibiyle birlikte yaşadığı bir durumdu. Eşlerin yeri en fazla doğumhane kapısının dışıydı. Bir süredir baba adayları da doğum esnasında anneye destekçi olmak, doğum anında masaj yapmak, elini tutmak ya da en azından fotoğraf çekmek üzere sürece dahil oluyor.  İngiltere’de kısa süre önce yayılmaya başlayan bir başka trend ise doğum anını eşe dosta da açıyor. Öyle ki anneler neredeyse büyük bir kalabalık önünde doğum yapıyor. Ülkede iki bin anneyle yapılan bir ankete göre 20’lerinde ya da daha genç olan anneler doğum odasına ebe ve doktorlar hariç ortalama sekiz kişiyi alıyor.

KALABALIK EŞLİĞİNDE DOĞUM

‘Channel Mum’ adlı web sitesinin araştırmasına göre şu an 60’larında olan kadınlar ilk anne oldukları zaman doğumhaneye sadece partnerlerini almıştı. Şimdi 50’lerinde olanlar ise bu rakamı ikiye çıkararak partnerlerinin yanında kendi annelerini de doğuma aldığını söyledi. Channel Mum’ın kurucusu Siobhan Freegard “Yeni nesil hayatlarının her anını paylaşmaya alışkın, neden doğumu paylaşmasınlar ki? Çoğu kadın doğumun en büyük başarıları olduğunu düşünüyor bu yüzden de bu anı en yakınlarıyla paylaşmak istiyor. ‘Kalabalıkla doğum’ fenomeni herkese uygun olmayabilir ama doğumun bir parçası olmak bile bir onur ve ayrıcalık. Bu sayede arkadaşlar ve aile hiç olmadığı kadar birlik oluyor” diyor.



KENDİ BABALARINI DA YANLARINDA İSTİYORLAR

Kayınvalideler, doğum yapan kadının annesi ve eşinden sonra en çok tercih edilen doğum refakatçısıyken annelerin sadece yüzde 25’i kendi babasının da doğum odasında bulunmasını tercih ediyor. Öte yandan araştırmaya göre anneler, yargılanma korkusuyla ağrı kesici almayı giderek artan oranda reddediyor. Ankete katılan annelerin üçte biri ağrı kesici almadan doğum yapma konusunda toplumsal baskı hissettiğini söyledi. Annelerin beşte biri ise sezaryen doğum yapmaya karar verirlerse normal doğumda başarısız olduklarını hissedeceklerini anlattı.

ÜNLÜLERİN ‘KOLAY’ DOĞUM ÖYKÜLERİ BASKI HİSSİ YARATIYOR

Yeni anne olacakların bir diğer sıkıntısı ise sosyal medyada doğumları hakkında rahatça konuşan ve hiç zorlanmadan doğum yapmış gibi gözüken ünlü kadınlar. Annelerin yüzde 15’i Gisele Bundchen gibi, sekiz saatlik doğum sancısının hiç acı vermediğini söyleyen yıldız isimler sebebiyle baskı altında hissettiğini söyledi.  

Ayrıca sosyal medyanın yaygınlaşmasıyla bir zamanlar çok özel bir an olan doğum, bütün dünyayla paylaşılabiliyor. Çoğu anne doğumdan hemen sonra bebeğiyle çektiği selfieleri Facebook ve Twitter’da paylaşıyor. Ve elbette bu özel anın ölümsüzleştirilmesi için doğum fotoğrafçıları tutuluyor. (The Independent)

Çeviri: NAZ VARDAR / Radikal

18 Temmuz 2015 Cumartesi

Hava sıcaklığı bebeğin cinsiyetini etkiler mi?

Atmosferdeki en ufak bir değişikliğin vücudumuzda da değişikliklere yol açtığına inanılıyor


Rutubet romatizmaya neden olur mu? Hava basıncı baş ağrısına yol açar mı? Hava sıcaklığı bebeğin cinsiyetini etkiler mi? Bu türden inançların bazılarını destekleyecek şaşırtıcı veriler bulunuyor.

BBC Türkçe'de yer alan makaleye göre, 2013’te nörologlar tıp tarihinde daha önce hiç tanık olmadıkları bir vakayla karşılaşmıştı. Bir adam hava durumunu koku yoluyla tahmin ettiğini, yaklaşmakta olan fırtınanın soğanla karışık pis kokulu bir kokarca dışkısı gibi koktuğunu iddia ediyordu. Bilim insanları bu ilginç semptomların nedenini açıklayamıyordu.

Neyse ki çoğumuzda bu tuhaf yetenek bulunmuyor. Ancak atmosferdeki en ufak bir değişikliğin vücudumuzda da değişikliklere yol açtığına inanılıyor. Bu bağlantılar henüz tümüyle kanıtlanmamış olsa bile hava durumunun kalp krizi riskinden doğmamış çocuğun cinsiyetine kadar birçok şeyi az ya da çok etkilediğine dair inançlar var.

Peki bunların hangisi doğru, hangisi yanlış?

Yağmur ve romatizma bağlantısı

Birçok kişi yağışlı ve rüzgarlı havanın eklemlerini etkilediğine inanır. Fakat bu konuda net bilimsel veri bulunmuyor. Bu alanda yapılmış olan dokuz araştırma 2011’de incelendiğinde, hava durumunun iltihaplı romatizma semptomları üzerinde etkisi olduğuna dair belirgin bir veriye rastlanmamıştı. Yağmurlu havada ağrıların artacağı beklentisi yüzünden insanların yağmurlu günlerde diğer zamanlara kıyasla ağrılarının daha fazla farkında olması söz konusu olabilir.

Fakat bu konuda kesin bir yargıya varmak henüz mümkün olmadı. Çünkü giyilen giysiler, içeride ya da dışarıda olmak gibi başka faktörlerin etkisini de göz önünde bulundurmak gerekiyor.

Hava basıncı düşünce baş ağrısı mı başlar?

Üzerinizde bir ağırlık mı var? Doğrudur, çünkü üzerimize basınç yapan bir ton ağırlığında hava var. Bu durum bazı insanlarda baş ağrısına yol açabilir. Japonya’daki bir üniversitede 28 migren hastasından bir yıl boyunca baş ağrılarının güncesini tutmaları istendi. Bu veriler yakındaki meteoroloji istasyonunun raporlarıyla karşılaştırıldığında, baş ağrılarının çoğunlukla hava basıncının düşmesiyle bağlantılı olduğu görüldü.

Hava basıncını gösteren barometre düştüğünde ağrı kesicilerin satışında artış görülmesi de bu verileri destekler nitelikte. Bunun bir nedeni, düşük hava basıncının, kafamızda denge sağlamamıza yarayan boşlukların işlev görmesini engellemesi ve böylece baş dönmesi ve ardından migrenin tetiklenmesi olabilir.


Aşırı soğuk kalbi dondurabilir mi?

Kışın sadece soğuk algınlığı ve grip vakaları değil, kalp krizlerinde de artış olur. Çin’de yapılan bir araştırmada, ilkbahar ve yaza oranla kışın kalp hastalıklarına bağlı ölümlerde yüzde 40 artış olduğu görüldü. Bunun nedeni tam olarak bilinmemekle beraber, Çin’deki araştırma, soğuk havanın tansiyonun yükselmesine neden olduğunu, bunun ise kalp krizi riskini artırdığını ortaya koydu.

Sıcak hava - erkek çocuk bağlantısı

Dünyadaki kadın ve erkek sayısının yarı yarıya olduğunu sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Hava durumu bunu da etkiliyor. Örneğin kuzey yarı kürede hava sıcaklığının yüksek seyrettiği yıllarda daha fazla erkek çocuk dünyaya gelmesi ihtimali de artar.

Bunun nedeni bilinmiyor. Fakat hava sıcaklığının hormon dengesini ya da sperm üretimini etkilediği tahmin ediliyor. Ancak bu etki oldukça küçük ve bölgeden bölgeye değişir nitelikte.

Kozmik ışınlar öldürüyor mu?

Güneşten dünyamıza sürekli jeomanyetik fırtınalar ve kozmik ışınlar yağıyor. Dünyanın atmosferi uzaydan gelen bu hava etkisinden korur bizi. Ama tam anlamıyla güvende olmayabiliriz. Litvanyalı araştırmacılar 25 yıllık dönemde meydana gelen bir milyon ölümü araştırdığında, uzayda hava muhalefeti olayları arttığında kalp hastalıkları ve beyin kanamasına bağlı ölümlerin de arttığını fark etti.

Başka bir araştırmada ise uzaydaki hava aktivitesinin canlandığı dönemlerde doğanların beş yıl kadar daha az yaşadığı ve doğurganlıklarının da olumsuz etkilendiği görüldü.

Bu verilerden kesin sonuçlara ulaşmak zor; bu konuda daha fazla araştırma yapılması gerekiyor. Fakat sağlığımızın hava durumu gibi öngörülemez bir etkene bağlı olması düşüncesi rahatsız ediyor insanı. Yoksa kaderimiz yukarıda bir yerlerde mi belirleniyor diye düşünmeden edemiyor insan.

10 Mayıs 2015 Pazar

Annelik azmi

42 yaşındaki Katya Jale Okay, 3 yılda 10 kez yumurta toplama, 7 kez embriyon transferi ve 2 ameliyattan sonra 11’inci tüp bebek denemesinde kucağına oğlunu aldı. ‘İstersen duralım’ dense de ısrarla şansını deneyen Okay, anneliğin tadını çıkarıyor.


Hürriyet'ten Mesude Erşan'ın haberine göre; 10 YIL önce evlenen özel sektör çalışanı Katya Jale Okay ile köpek eğitmeni Ahmet Okay çifti çocuk sahibi olmayı yıllarca erteledi. “Daha genciz, zamanı gelince olur” diye düşündü. Başka önceliklerle uğraştılar. Karar verdiklerinde bu kez beklenen gebelik gelişmedi. Çift önce o yıllarda yaşadıkları Ankara, daha sonra da taşındıkları İstanbul’da bu kez tüp bebek merkezlerinde şanslarını denemeye başladı.

SONUNA KADAR GÖTÜRDÜ

Tedavilere üç kez aşılama yöntemiyle başlandı. Gebelik elde edilemeyince sıra diğer tüp bebek yöntemlerine geldi. Okay, “İşlemler başlasa da beni bekleyen şeyleri önce kestiremedim. Hatta bu tür işlemlerle yıllarca uğraşanlarla karşılaştığımda, ‘Nasıl uğraşılır’ diye düşünürdüm. Ama bu kez sonuna kadar götürmeye karar verdim” diyor.



BEBEK İÇİN 13 KİLO VERDİ

Denemelerin bazılarında gebelik gelişti, bebeklerin kalp atışı alındı. Ancak kısa zamanda anne karnında kaybedildiler. Arada genetik tarama yapıldı. Anne adayında pıhtılaşmaya yatkınlık saptandığı için gerekli önlemler alındı. Zayıflaması tavsiye edilince, 13 kilo verdi. Aslında yumurta elde ediliyor ama embriyonlardan transfer edilebilenlerin sayısı düşüyordu. Hemen her doktor başka bir yardımcı işlemi ekleyerek denedi. Sayısız ilaç verildi. İki kez ameliyat edildi. Maliyetler için evlerini satmaya karar verdiler. Nihayet son gebelikte yüzleri güldü.
Biz pes ettik o vazgeçmedi
DOÇ. Dr. Ulun Uluğ: “Hastamızda yaşa bağlı olarak yumurta yetmezliği başlamıştı. Yumurta geliştirmek için birbirinden faklı en az 4 protokol ve yöntem uygulandı. 11’inci kez denemek için başvurduğunda ‘istersen artık duralım’ denmişti. Israrı üzerine kendisine en basit protokol ve standart tüp bebek tedavisi yapıldı. Elde edilen tek embriyoyla da gebe kaldı.”

‘Bilseydik bu kadar geç kalmazdık’
KATYA Jale Okay, “Yaklaşık 20 yıldır, ‘Bu ortama çocuk dünyaya getirilmez’ diye düşünüyordum. Ama sonra istedim işte. Bu kadar zor olacağını bilseydik geçe bırakmazdık. Maddi, manevi karşılayacak gücümüz kalmamıştı. Artık bu son diye düşündük. Hamile olduğum anlaşılınca eşimle birlikte hep tetikte bekledik. Önce gün, sonra hafta saydık. Amniyosentez denseydi, düşük riski nedeniyle kabul etmeyecektim” diye konuşuyor.

8 Mayıs 2015 Cuma

Kör kadın bebeğini böyle gördü!

30 yaşındaki hamile anne adayı Tatiana Guerra, 3 boyutlu yazıcılar sayesinde bebeğini görünce göz yaşartan görüntüler ortaya çıktı.


Bebeğin anne karnındaki 3 boyutlu ultrason görüntülerini 3D yazıcı kullanarak bir büste çeviren hastane yetkilileri anneye bebeğini bu sayede tanıma ve görme fırsatı sundu. İşte inanılmaz fotoğraflar...





(milliyet.com.tr)

6 Mayıs 2015 Çarşamba

Kate Middleton'dan yeni annelere öneriler

Geçtiğimiz günlerde ikinci bebeğini kucağına alan Cambridge Düşesi Kate Middleton'dan yeni annelerin hayatını kurtaracak öneriler...


Kate Middleton'ın yaptığı gibi hastaneden çıkarken giymek için yanınıza rahat ve sade bir elbise alın.


Bebeği ana kucağında taşıyacaksanız mutlaka eşinizin arabaya nasıl yerleştireceği konusunda önceden deneme yapmasını sağlayın. Prens William'ın doğumdan önce birkaç kez deneme yaptığı belirtiliyor.

Ayaklarınızın şişme durumuna göre hem rahat hem de arkadan ayarlanabilen ayakkabıları hastaneye götürmeyi unutmayın.

Bebeğinizle geçireceğiniz ilk günlerde kişisel bakımınıza fazla özen gösteremeyebilirsiniz. Tırnaklarınızı düşesin yaptığı gibi kısa kesip sadece bir parlatıcı sürebilirsiniz.


Bebeğin doğumuna gelecek pek çok sevdiğiniz olacağından ve sık sık poz vermek durumunda kalabileceğinizden hastanenin makyaj ve saç bakımı servisi olup olmadığını öğrenin.


4 Mayıs 2015 Pazartesi

Düşes'in doğum sonrası sırrı

Geçtiğimiz Cumartesi günü ikinci bebeğini dünyaya getiren Cambridge Düşesi Kate Middleton'ın herkesi şaşırtan bu görüntüsünün perde arkası ortaya çıktı...


Düşes'in saçlarını51 yaşındaki kuaförü Amanda Cook Tucker yapıyor...


Doğum öncesi de Düşes'in yanında bulunan Amanda Cook Tucker aynı zamanda Prens William ile Prens Harry'nin saçlarından da sorumlu...


Doğum öncesi Kate Middleton'ın tırnaklarına manikür yapıldı...


Kate Middleton, doğum sonrası ilk kez kamuoyunun karşısına çıktığında üzerinde Jenny Packham'ın imzasını taşıyan bir elbise giydi...


Makyajını kendi yapan Middleton doğal görüntüsünü bozmamaktan yana. (milliyet.com.tr)











12 Nisan 2015 Pazar

65 yaşında dördüz bekliyor

Almanya’nın başkenti Berlin'de yaşayan, 13 çocuğu ve 7 torunu bulunan ilkokul öğretmeni 65 yaşındaki Annegret R. dördüz bebek bekliyor. Alman basınında yer alan haberlere göre, Annegret R. birçok defa Almanya dışında suni döllenme yoluyla hamile kaldı.


13’ncü çocuğunu 2005 yılında dünyaya getiren kadının, şu anda hamileliğinin 21'nci haftasında olduğu ve herhangi bir sağlık sorunu bulunmadığı belirtiliyor.

DÜNYANIN EN YAŞLI DÖRDÜZ DOĞURAN KADINI OLACAK

Doğumun gerçekleşmesi durumunda çocuklarının sayısı 17’ye ulaşacak 65’lik anne adayı, dünyanın en yaşlı dördüz doğuran kadını olarak kayıtlara geçecek.


Şu anda en küçük çocuğu 9 yaşında olan Annegret R.’nin, ilk çocuğunun ise 44 yaşında olduğu belirtiliyor.

25 Mart 2015 Çarşamba

Çalışan annelere aylık 300 Euro

Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) AB destekli, 0-24 aylık çocuk sahibi annelere 36 aya kadar aylık 300 Euro hibe destek sağlayacağı 'Evde Çocuk Bakımı Projesi', pilot il olarak seçilen Antalya, İzmir ve Bursa'da uygulanacak.

3 ilde toplam 5 bin anne ve 5 bin çocuk bakıcısı olmak üzere 10 bin kadın desteklenecek.
SGK'nın AB fonu desteğiyle uygulayacağı, çalışan annelerin iş hayatına devam etmesini sağlamak amacıyla yürüteceği 'Evde Çocuk Bakım Projesi' üç pilot ilde uygulanacak. Antalya, İzmir ve Bursa'da toplam 5 bin çalışan anneye çocukların bakımı için aylık 300 Euro hibe destek verilecek.
Sosyal Güvenlik Antalya İl Müdürü Selim Erol, projeye ilişkin bilgi verdi. Ülkemizde kadın çalışanlara verilen ücretlerin düşüklüğü ve çocuk bakım imkanlarının kısıtlılığı nedeniyle anne olan kadının iş hayatından çekildiğini belirten Selim Erol, ev hizmetleri sektöründe kayıtdışı istihdam oranının ise yüzde 96 olduğunu kaydetti.

Projenin 0-24 ay aralığında çocuk sahibi ve sigortalı çalışmakta olan, iş hayatına geri dönecek veya yeni girecek anneleri kapsadığını belirten Selim Erol, "Çocuklarının bakımı için çocuk bakıcısı istihdam edebilmelerini temin için geliştirilen proje Antalya, Bursa ve İzmir'de uygulanacak. Aylık yaklaşık 300 Euro hibe desteği sağlanacak. Çocuğuna tek başına bakıp, engelli çocuğu olan ve resmi makamlarca sertifikalı çocuk bakıcısı çalıştıran annelere yapılacak hibe desteği 390 Euro olacaktır" dedi.

DESTEK 36 AYA KADAR

24 aylıktan küçük çocuğu olanın yararlanabileceği desteğin çocukların 36'ncı ayını doldurana kadar verileceğini belirten Erol, Antalya'da 1500 anne ve 1500 bakıcı olmak üzere 3 bin kadının istihdamının hibe yardımıyla destekleneceğini söyledi. Erol, İzmir ve Bursa ile birlikte bu rakamın 5 bin anne, 5 bin çocuk bakıcısı olmak üzere toplam 10 bin olduğunu açıkladı. Bütçenin AB ve SGK tarafından karşılanacağını belirten Erol, toplam bütçenin 38 milyon Euro'sunun annelere mali destek olarak hibe edileceğini kaydetti.

YARARLANMA ŞARTLARI

Anne ve bakıcı aynı ilde ikamet edecek ve Türk vatandaşı olacak. Başvuran annenin başvurudan 1 gün dahi önce de olsa sigortalı çalışıyor olması gerekiyor. Annenin en fazla asgari ücretin brüt tutarının iki katına kadar yaklaşık 2 bin 500 TL'den yüksek brüt gelire sahip olmaması gerekiyor. Çocuk bakıcısı en az ilkokul mezunu olmalı. Anne ve çocuk bakıcısı arasında birinci derece akrabalık ilişkisi olmamalı. Annenin proje kapsamında başka birinin çocuğu için çocuk bakıcı beyan edilmemiş olması gerekiyor.

DHA

23 Mart 2015 Pazartesi

Dikkat! O annelerin bebekleri böyle oluyor!

Daily Mail'de yayınlanan bir araştırmada sigara içen ve içmeyen annelerin bebeklerinin 4D ultrason görüntüleri yayınlandı.

Sigara içen annelerin bebeklerinin içmeyenlere göre daha fazla ağzına ve burnuna dokunduğu tespit edildi. Fetüsler doğum yaklaştıkça gelişime bağlı olarak yüzlerine daha az dokunuyor.
Yayınlanan görüntülerde sigara içen annenin bebeğinin daha fazla yüzüne dokunduğu ve gelişmesinin engellendiğini belirtiliyor.

Araştırmacılar yayınladıkları görüntülerle hamilelikte sigara içenlerin bu alışkanlıktan vazgeçeceğini umut ediyor.

Aşağıdaki fotoğfafta 32 haftalık 2 bebeğin ultrason görüntüleri görülüyor. Üstteki bebek sigara içen alttaki ise sigara içmeyen annenin ultrason görüntüleri:


13 Kasım 2014 Perşembe

Hamile çocuk mankenler şoke etti

Venezuela’da bir mağazanın vitrinindeki hamile çocuk cansız mankenler tepki çekti. Ancak işin aslı çok daha farklı.

Mağazanın önünden hiç kimse öylece geçip gidemedi. Vitrini fark edenler dönüp bir daha baktı. Gözlerine inanamadılar ancak vitrin mankenleri okul elbisesi giymiş hamile çocuklardı. Tepki çeken uygulamanın aslı sonra anlaşıldı. Caracas’taki iki dernek ülkede çocuk yaşta hamile kalan genç kızların oranının giderek artmasına dikkat çekmek için böyle bir kampanya düzenlemiş.

(Milliyet)

25 Ekim 2014 Cumartesi

Kate'in dekoltesine ateş püskürdüler

İkinci bebeğine hamile olan ve bundan kaynaklanan sağlık sorunları yüzünden bir süredir gözden uzak olan Cambridge Düşesi Kate Middleton 'hayata döndü.'


Prens William'ın eşi Kate Middleton hamilelikten kaynaklanan hastalığının tedavisinin ardından üçüncü kez kamuoyunun karşısına çıktı. 13 haftalık hamile olan 32 yaşındaki Middleton, Londra'da alkol ve uyuşturucu bağımlığı ile mücadele amacıyla kurulan bir dernek yararına düzenlenen özel geceye katıldı. Middleton, ünlü Harrod's mağazasında 599 Sterlin'e (yaklaşık 2 bin 151 TL) satılan Temperley London marka elbisesiyle dikkat çekti. Bazı parçaları şeffaf olan elbisenin ön kısmı kelimenin tam anlamıyla boğazına kadar kapalı. Ancak sırt kısmında fazla abartılı olmayan bir dekoltesi var. Uzun süredir tedavi gördüğü için katılması gereken programları iptal eden Kate Middleton gece boyunca konuklarla tek tek ilgilenip sohbet etti. Middleton'ın giydiği elbise ise ilk bakışta herkesi şaşırttı. Middleton'ın ilk bakışta bacaklarını ve iç çamaşırını gözler önüne serdiğini düşündüren elbisesinin etek kısımlarında ten rengi bir astar yer alıyor. Bazıları da Middleton'ı siyah elbisenin içine ten rengi iç çamaşırı giydiği için eleştirip "Senin siyah sutyenden haberin yok mu Kate" yorumunu yaptı. Yüzünden gülümsemesini eksik etmeyen Middleton'ın sağlıklı görüntüsü de hayranlarını mutlu etti. Bu arada Kate Middleton'ın bu elbisesi eleştirilere de neden oldu.İngiliz internet sitelerinde konuyla ilgili haberlere yorum yapan bazı okurlar "Bizim vergilerimizle alınan bir elbiseyi giyip partiye katılmış. Harika!" yorumunu yaptı. Bazıları da bu elbiseye harcanan parayla muhtaç çocuklara yardım eli uzatılmasının daha faydalı olacağı görüşünü belirtti.