9 Mart 2019 Cumartesi

Sevgi Damlacıkları Uygulaması…

Bir öğretmen arkadaşla sohbetimizi sizinle paylaşmak istedim. Adının kullanılmasını istemediği için ona Hayri Öğretmen diyelim. Kendisi benim verdiğim üç günlük bir eğitime katılmıştı; o zamandan beri ara sıra buluşur, konuşuruz. İyi bir öğrenci olan Recep (isim gerçek değil) son iki aydır gittikçe düşük notlar almaya başlıyor ve yine bu dönemde arkadaşlarıyla ara sıra kavgalı oluyor. Gittikçe kötüye giden bu durum Hayri öğretmenin dikkatini çekiyor ve öğrenciyle konuşmak istiyor. Recep kendisine sorulduğunda bir sorun olmadığını söylüyor ve göz teması kurmuyor. Hayri öğretmen pek üstelemiyor. Diğer öğretmen arkadaşlarıyla konuşuyor, onlar da bir şey bilmiyor. Daha sonra Recebin en yakın arkadaşı olan bir başka öğrenciyle konuşuyor ve Recebin annesinin babasından ayrılma süreci içinde olduğunu öğreniyor. Bu ayrılma süreci içinde anne Recebi yanına almak istemiyor, baba ise başka bir şehre gideceğini ve Recebin annesinin yanında kalmasının daha doğru olacağını düşünüyor. Sonuç olarak Recebi ne annesi ne de babası istiyor. Recep kendisini istenmeyen evlat olarak görüyor. O kadar gücüne gidiyor, o kadar utanıyor ki, bu durumu en yakın arkadaşına dahi söyleyemiyor.

Recebin bir arkadaşı, annesinin komşusu olan bir başkasından durumu öğreniyor. Hayri öğretmen ne yapacağını bilemiyor, ama Recebin içinde bulunduğu zor durumun farkında olarak onu izlemeye başlıyor. Durumu okul müdürüyle, rehber öğretmenle konuşuyor. Rehber öğretmenin konuşma isteğini de Recep olumlu bakmıyor ve Rehber öğretmenle buluştuklarında sessiz kalıyor. Hayri öğretmenin aklına bir fikir geliyor; bizim seminerde “sevgi damlacıkları” adını verdiğimiz bir uygulamayı biraz değiştirerek sınıfa taşımaya karar veriyor.

Bu uygulamanın aslında şöyle bir yol izleniyor: Uygulamaya katılanlar birbirlerinin yüzlerini görecek biçimde bir çember oluşturuyorlar. Sırası gelen kişiye” hedef” deniyor. Diyelim A kişisi hedef oldu: Çemberdeki herkes A’nın gözünün içine bakarak, onda gördüğü olumlu bir özelliği söylüyor. “Çalışkan ve dürüst bir insansın,” gibi. İsterse birden fazla olumlu özellikler de söyleyebiliyor; “Çalışkan ve dürüst bir insansın; senin müzik yeteneğine bayılıyorum ve hep arkadaşım olarak kalmanı istiyorum,” gibi. Daha sonra sıradaki kişi konuşuyor, o da A’da gördüğü olumlu özellikleri söylüyor. Her bir kişi en fazla 10 saniye konuşuyor. Bu süreç devam ederken A konuşanın gözünün içine bakmanın ötesinde başka bir şey yapmıyor. Sadece dinliyor. Tüm grup bittikten sonra gruba teşekkür ediyor ve şimdi burada neler hissettiklerini paylaşıyor. Sonra sıra B kişisine geçiyor ve gruptaki herkes “hedef” oluncaya kadar süreç devam ediyor. (Otuz kişilik bir grup kişi başına ortalama 10 saniyeden 150 dakika alır.) Bu güçlü bir uygulama.

Bu uygulamada olumsuz hiçbir ifadeye izin verilmez. İfadenin temiz olması gerekir, olumlu ifadeden sonra “ama, fakat, ne var ki, keşke biraz da” gibi ifadelere yer verilmez. Konuşan kişi inandığı, var olduğunu gördüğü olumlu özellikleri söyleyecektir. Bu uygulamadan sonra gruptakilerin ilişkisi yenilenmekte ve güven duygusu artmaktadır. Bence yılda bir birlikte çalışan insanların bunu yapması gerekir. Hayri öğretmen bu uygulamayı değiştirerek her hafta bir öğrenciye sevgi damlacıkları uygulamasını yapmaya karar veriyor. Yani tüm öğrenciler değil, her hafta ancak bir öğrenci “hedef” olacaktır. Peki, “hedef” kim olacak? Bir araştırma yapıyor ve hem isminde hem de soyadında “p” harfi olan tek kişinin Recep olduğunu saptıyor. Hafta başında Recebin sınıfında kararını açıklıyor; uygulamayı anlatıyor. Kimle başlayacağımıza karar verelim, diyor. İlk isminde “p” harfi olanlar el kaldırsın, deyince üç kişi el kaldırıyor. Soyadında “p” harfi olan var mı deyince, sadece Recep el kaldırıyor.

Evet, arkadaşlar Recep ile başlayacağız, diyor öğretmen. “Recep sen ilk olacaksın, bu uygulama bitince, önümüzdeki hafta kimin “hedef” olacağına sen karar vereceksin. Senin seçtiğin kişi de kendinden sonra kimin “hedef” olacağına karar verecek, böylece zincirleme herkes “hedef” oluncaya kadar uygulama her hafta devam edecek,” diyor. Sınıftaki herkes Recebe gördüğü olumlu bir yönünü söylüyor. Beş dakikanın sonunda Recep gözyaşlarını tutamıyor.

O dersin sonunda Hayri öğretmenle konuşmak istediğini söylüyor ve baş başa kaldıklarında durumu olduğu gibi anlatıyor. Hayri öğretmen o noktadan sonra Recep’ten izin alarak ona yardımcı olmaya başlıyor; müdür, müdür yardımcısı, rehber öğretmen devreye giriyor. Uygun ortamlar yaratılarak baba ve anneyle konuşuluyor; hayretle görülüyor ki, anne ve baba Recebi nasıl etkilediklerinin farkında değiller. Recebin aynı okulda kalarak, arkadaşları ve öğretmenlerinde ayrılmadan eğitimine devam etmesi olanağı sağlanıyor. *** Sevgi damlacıkları uygulamasını sınıfa taşıyan “Hayri” öğretmeni kutluyorum. Bence her aile, doğum günü olan kişiyi” hedef” yaparak sevgi damlacıklarını uygulayabilir.

Her öğretmen o gün doğum günü olan öğrencisini “hedef” ilan ederek sevgi damlacıklarını uygulayabilir. Lütfen, tanıdığınız tüm öğretmenlerle paylaşın. Böyle yaratıcı bir uygulamayı benimle paylaşarak “Hayri” öğretmen benim ufkumu açtı. “Öğretmen gibi öğretmen.” Teşekkür ediyorum.

Doğan Cüceloğlu (26.02.2012)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder