29 Ekim 2017 Pazar

Soğuk algınlığına iyi gelecek 5 doğal yöntem

Soğuk havaların yavaş yavaş kendini hissettirmesiyle burun akıntıları, baş ağrıları, boğaz ağrıları ve öksürük gibi birçok soğuk algınlığı belirtisi ortaya çıkıyor. Soğuk algınlığı, farklı virüslerin neden olduğu bir enfeksiyon türüdür. Çok ağır olmadığı sürece evde doğal yöntemlerle tedavi edilebilir. İşte soğuk algınlıklarına iyi gelecek 5 doğal yöntem!

1- Sarımsaklı kür
Sarımsağın antibakteriyel özelliği vardır. Akciğeri, karaciğeri, kalbi kuvvetlendirir. Mide ve bağırsakları dezenfekte ederken, zararlı bakterileri de yok eder. Nefes borusu rahatsızlıklarına iyi gelir. Soğuk algınlığı belirtilerini ise ortadan kaldırmak için birebirdir. Soğuk algınlığına iyi gelecek doğal yöntemlerden biri olan sarımsak kürünün hazırlanışı ise şu şekilde: Bir adet sarımsağı iyice ezdikten sonra, iki çay kaşığı limon suyu ekleyin. Bir tatlı kaşığı bal ve yarım çay kaşığı kırmızıbiber ekledikten sonra iyice karıştırın. Bu karışımı soğuk algınlığınız geçene kadar her gün tüketin. Ayrıca hastalığınızdan hızlıca kurtulmak için, öğünlerinize sarımsak eklemeyi unutmayın.
2- Zencefil
Soğuk algınlığı ve grip tedavisinde kullanılan, en etkili besindir. Doğal bir ağrı kesicidir. Tüketeceğiniz ham zencefil ya da zencefil çayı soğuk algılığının belirtilerinin ortadan kalkmasına yardımcı olacaktır. Ayrıca iyileşmenize yardımcı olacak zencefilli bir karışım da hazırlayabilirsiniz. Zencefil, karanfil ve tuz ile hazırladığınız karışımdan günde bir buçuk çay kaşığı tüketerek sağlığınıza kısa sürede kavuşabilirsiniz.
3- Bal
Bal, soğuk algınlığına neden olan bakteri ve virüsleri öldürür bu yüzden bal tüketimi soğuk algınlığının süresini kısaltır. Boğaz tahrişini onarır ve yatıştırır. Sizi sağlığınıza kavuşturacak, en iyi ve en pratik karışım ise şöyle: Bir çay kaşığı bala limon suyunu damlatarak tüketin. Bu karışımı kısa aralıklarla tüketmek, soğuk algınlığınızın hızla ortadan kalkmasına yardımcı olur.
4- Tarçın
Tarçın, soğuk algınlığının ortadan kalkması için tüketilmelidir. Ayrıca boğaz ağrısına ve kuruluğuna iyi gelip, iyileştirecektir. Bir bardak kaynar suya attığınız bir yemek kaşığı toz tarçın ve iki karanfili 15 dakika kadar demlenmeye bırakın. Daha etkili bir soğuk algınlığı yok edicisi olmasını istiyorsanız içine bal katmayı unutmayın. Hazırladığınız çaydan gün içinde en fazla üç kez içebilirsiniz.
5- Tavuk suyu çorbası
Hazırladığınız tavuk suyu çorbası, içerisinde bulundurduğu vitaminler sayesinde soğuk algınlığını tedavi etmeye yardımcı olur. İyi bir antioksidandır. Bağışıklık sistemini güçlendirerek, soğuk algınlığını kısa sürede yok eder. Lezzetli mi lezzetli, vitamin bombası iyileştirici çorbanın tarifi ise şöyle: İki bardak tavuk suyu, üç bardak su, bir çay bardağı tel şehriye ve tuz kaynatılır. Piştikten sonra, karabiber ve limon sıkıp tüketebilirsiniz.

28 Ekim 2017 Cumartesi

29 Ekim mesajları! Cumhuriyet bayramına özel resimli kutlama mesajları

29 Ekim Cumhuriyet bayramımız kutlu olsun. Bu özel ve anlamlı günü sevdiklerinizle paylaşmanız için hem SMS hem de sosyal medya yani Facebook ve Twitter'a özel mesajları derledik. İşte 29 Ekim'in anlamına uygun Cumhuriyet Bayramı mesajları...

Mustafa Kemal Atatürk  10. yıl nutkunda 29 Ekim’in en büyük bayram olduğunu belirtmiştir. Cumhuriyet'in ilan edildiği günün bayram olarak kabul edilmesi 1925'te yapılan kanun teklifi ve bu teklifin Meclis'te kabul ile olmuştur. 628 sayılı bu kanun ile 29 Ekim, 1925'ten itibaren ülke içinde ve dış temsilciliklerde bayram olarak kutlanmaya başlamıştır. İşte 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'nın coşkusunu sevdiklerinizle gerek SMS gerekse de Facebook ve Twitter gibi sosyal ağlardan paylaşabileceğiniz hem kısa hem uzun 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı mesajları…
29 EKİM CUMHURİYET BAYRAMI MESAJLARI
Eğilmez başımıza taç yaptık hürriyeti, zaferle kalbimize yazdık Cumhuriyeti… Kutlu olsun 29 Ekim Cumhuriyet bayramımız!
Teşekkürler Mustafa Kemal Atatürk, her daim izindeyiz! Herkesin cumhuriyet bayramı kutlu olsun…
Tüm temennim bu yılın Cumhuriyet kavramının ne olduğunu dahi bilmeyenlere; Cumhuriyet adına bir şeyler öğretmesi. Cumhuriyet Bayramınız Kutlu Olsun…
Cumhuriyetimizi kuruluş felsefesindeki hedeflere ulaştırmamızın da mümkün olacağını ifade etmek isterim. Bu duygularla, tüm milletimizin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını kutluyor, tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet ve şükranla anıyorum.
Bu tarihi gün, bizi biz yapan ortak değerlerimiz etrafında her zamankinden daha güçlü bir şekilde kenetlenme günüdür. Herkesin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun…
ATATÜRK başta olmak üzere, acısı yüreğimizde çok taze olan Mehmetçiklerimiz ile ebediyete intikal etmiş şehitlerimizi ve gazilerimizi sonsuz şükran duyguları ve rahmetle anıyor, halkımızın Cumhuriyet Bayramını en içten dileklerimle kutluyorum.
Ben bir Cumhuriyet çocuğuyum İyi bayramlar…

Cumhuriyet; fikren, ilmen ve bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli koruyucular İster. Bu duygularla Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun!
29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun. Nice bayramlara. Cumhuriyet çok güzel, gelsene.
Cumhuriyetimizin ilanının yeni yılında Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk”ü, aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi saygı ve rahmetle anıyor, Cumhuriyet Bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum.
Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz Kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.
Cumhuriyet, yüksek ahlâkî değer ve niteliklere dilenen bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir. Cumhuriyet bayramınız kutlu olsun..
29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun. Atatürk”ün çocukları olarak atamızı hasret ve özlemle anıyoruz.
Cumhuriyet, demokratik bir ülkenin bozulmaz simgesidir… Cumhuriyet bayramınızı en içten duygularımla kutlarım.
En güzel günümüzdür,
Demokrasi ürünüdür,
Atatürk'ün eseridir,
Yirmi Dokuz Ekimler…
Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kazanılan Milli Mücadele ile tarihte eşine çok az rastlanır bir başarı gerçekleştirilmiştir. Yaşanılan tüm zorluk ve sıkıntılara karşın inanç ve kararlılık örneği olarak kazanılan bu zafer, milletimize kayıtsız şartsız egemenliği sağlayan Cumhuriyeti rejimini armağan etmiştir. Milletimizin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun.

Cumhuriyet”in geleceğe büyük bir ümitle bakmamızı sağlayan gurur verici atılım ve başarıları, her türlü zorlu engelin aşılması konusunda bizlere güç vermesi dileğiyle. “Cumhuriyet Bayramınız Kutlu Olsun”
Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere silah arkadaşlarını ve aziz şehitlerimizi rahmetle, kahraman gazilerimizi minnet ve şükranla anıyor; tüm hemşerilerimizin ve tüm milletimizin Cumhuriyet Bayramını kutluyorum.
29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun! Ne mutlu Türküm diyene!
Cumhuriyet kadınları sana müteşekkir sağ ol ATAM.
Cumhuriyet bayramı coşkusunun bütün milletimizce derinden yaşanması temennileriyle…
Cumhuriyet, etnik kökeni ne olursa olsun tüm yurttaşlarını Türk Ulusu çatı kimliğinde birleştirmiştir.
Cumhuriyetimizin 92. yılını kutladığımız bu günlerde, geleceğe büyük bir ümit, inanç ve gayretle yürümek azmi ve de kararlılığı dileğiyle. “Cumhuriyet Bayramınız Kutlu Olsun”
Biz doğrudan doğruya millet severiz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı, Türk topluluğudur.
Cumhuriyetsiz bir toplum, yarınsız bir gündür. Cumhuriyet bayramınız kutlu olsun..
Şerefli bir yaşamın bedeli, her ne olursa olsun ödenir. Küçük oyunlar, küçük oyuncularındır. Onlar, okyanusta boğulmanın adabını bilemezler! Cumhuriyet erdemdir. Ülkemizin doğum gününü kutlamak, bu günü kalkınca yaşamak bize yakışandır, olması gerekendir…
Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun. Bugün her yer kırmızı beyaz olsun.
Cumhuriyet Bayramı”nı kutluyor, herkese esenlikler diliyorum.
Cumhuriyet Bayramı güne coşku ve mutlulukla uyanmak demektir. Canım ülkem ve milletime nice mutlu, barış dolu, bütünlük içinde 29 Ekimler…
Yirmi dokuz Ekimi Karşılarız neşeyle çünkü bu günde erdik büyük cumhuriyete. Cumhuiyet bayramınız kutlu ve şanlı olsun.
Benim nâçiz vücudum birgün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.

Cumhuriyetin geleceğe büyük bir ümitle bakmamızı sağlayan gurur verici atılım ve başarılarının, her türlü zorlu engelin aşılması konusunda bizlere güç vermesi dileğiyle. “Cumhuriyet Bayramınız Kutlu Olsun”
Canımızı düşünmeden vereceğimiz vatanımıza armağan edilen Cumhuriyetimizin varlığı kutlu olsun. Atam ruhun şad olsun..
Cumhuriyet düşünce, beden ve bilim bakımından güçlü koruyucular ister. Cumhuriyet bayramınız kutlu olsun..
Eğilmez başımıza taç yaptık hürriyeti,
Zaferle kalbimize yazdık Cumhuriyeti…
Kutlu olsun 29 ekim cumhuriyet bayramınız
Teşekkürler Mustafa Kemal Atatürk izindeyiz Herkesin cumhuriyet bayramı kutlu olsun…
Tüm temennim bu yılın Cumhuriyet kavramının ne olduğunu dahi bilmeyenlere; Cumhuriyet adına bir şeyler öğretmesi. Cumhuriyet Bayramınız Kutlu Olsun…
Cumhuriyetimizi kuruluş felsefesindeki hedeflere ulaştırmamızın da mümkün olacağını ifade etmek isterim.
Bu duygularla, tüm milletimizin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramını kutluyor, tüm şehitlerimizi ve gazilerimizi rahmet ve şükranla anıyorum.
Bu tarihi gün, bizi biz yapan ortak değerlerimiz etrafında her zamankinden daha güçlü bir şekilde kenetlenme günüdür. Herkesin cumhuriyet bayramı kutlu olsun…
ATATÜRK başta olmak üzere, acısı yüreğimizde çok taze olan Mehmetçiklerimiz ile ebediyete intikal etmiş şehitlerimizi ve gazilerimizi sonsuz şükran duyguları ve rahmetle anıyor, halkımızın Cumhuriyet Bayramını en içten dileklerimle kutluyorum.
Ben bir Cumhuriyet çocuğuyum İyi bayramlar…
Cumhuriyet; Fikren, İlmen Ve Bedenen Kuvvetli Ve Yüksek Karakterli Koruyucular İster. Bu duygularla cumhuriyetimizi tebrik ediyorum..
29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun. Nice bayramlara. Cumhuriyet çok güzel , gelsene.
Cumhuriyetimizin ilanının yeni Yılında Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk”ü, aziz şehitlerimizi ve gazilerimizi saygı ve rahmetle anıyor, Cumhuriyet Bayramınızı en içten dileklerimle kutluyorum.
Gündüz herkes neşeli
Şenlik olur akşamı
Bayramların güzeli
Cumhuriyet Bayramı
Cumhuriyet, etnik kökeni ne olursa olsun tüm yurttaşlarını Türk Ulusu çatı kimliğinde birleştirmiştir.
“Yüzleştiğiniz her şeyi değiştireceksiniz diye bir şey yok. Ama şu da var ki, yüzleşmedikçe hiç bir şeyi değiştiremezsiniz” Nice bayramlara..
Cumhuriyetimizin …. yılını kutladığımız bu günlerde, geleceğe büyük bir ümit, inanç ve gayretle yürümek azmi ve de kararlılığı dileğiyle. “Cumhuriyet Bayramınız Kutlu Olsun”
Biz doğrudan doğruya millet severiz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı, Türk topluluğudur.
Cumhuriyetsiz Bir toplum, Yarınsız Bir Gündür. Cumhuriyet bayramınız kutlu olsun..
Şerefli bir yaşamın bedeli, her ne olursa olsun ödenir. Küçük oyunlar, küçük oyuncularındır. Onlar, okyanusta boğulmanın adabını bilemezler!
Cumhuriyet ERDEMDİR… Ülkemizin Doğum Gününü Kutlamak, bu günü Hakkınca yaşamak bize yakışandır, olması gerekendir…
Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun. Bugün her yer kırmızı beyaz olsun.
Cumhuriyet Bayramı”nı kutluyor, herkese esenlikler diliyorum.
Cumhuriyet Bayramı Güne coşku ve mutlulukla uyanmak Canım ülkem ve milletime nice mutlu-barış dolu-bütünlük içinde 29 Ekim'ler
Yirmi dokuz ekimi Karşılarız neşeyle, Çünkü bu günde erdik Büyük Cumhuriyete. Cumhuiyet bayramınız kutlu ve şanlı olsun..
Cumhuriyet erdeme dayanan bir yönetimdir.
Benim nâçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.
Cumhuriyet”in geleceğe büyük bir ümitle bakmamızı sağlayan gurur verici atılım ve başarıları, her türlü zorlu engelin aşılması konusunda bizlere güç vermesi dileğiyle. “Cumhuriyet Bayramınız Kutlu Olsun”
Canımızı düşünmeden vereceğimiz vatanımıza armağan edilen Cumhuriyetimizin varlığı kutlu olsun. Atam ruhun şad olsun..

M. Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet ile ilgili sözleri…

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'na özel Mustafa Kemal Atatürk'ün hafızalara kazınan sözlerini derledik. Mustafa Kemal Atatürk'ün özlü sözleri ile Cumhuriyet Bayramı coşkusunu sevdiklerinizle ile paylaşın. Atatürk'ün 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı ile ilgili sözlerine de buradan ulaşabilirsiniz...

29 Ekim 1923 Türk halkının tarihinde çok önemli bir yere sahiptir. 94. yılını kutladığımız Cumhuriyet Bayramı 1923'te ilk Meclis Cumhuriyet'in ilan etmesiyle başladı. Mustafa Kemal Atatürk  10. yıl nutkunda bugünün en büyük bayram olduğunu belirtmiştir. 628 sayılı bu kanun ile 29 Ekim, 1925'ten itibaren ülke içinde ve dış temsilciliklerde bayram olarak kutlanmaya başlamıştır. İşte Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün Cumhuriyet ile ilgili özlü sözleri…
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ÜN CUMHURİYET İLE İLGİLİ SÖZLERİ
* Cumhuriyet, fikir serbestliği taraftarıdır. Samimi ve meşru olmak şartıyla her fikre hürmet ederiz.
* Ey yükselen yeni nesil! İstikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak sizsiniz.
* Türk milletinin karakterine ve adetlerine en uygun olan idare, Cumhuriyet idaresidir.
Cumhuriyet, yeni ve sağlam esaslariyle, Türk milletini emin ve sağlam bir istikbal yoluna koyduğu kadar, asıl fikirlerde ve ruhlarda yarattığı güvenlik itibariyle, büsbütün yeni bir hayatın müjdecisi olmuştur. 1936 (Atatürk’ün S.D. I, S. 372)
* Türkiye Cumhuriyeti mesut, muvaffak ve muzaffer olacaktır. 29 Ekim 1923 (Nutuk II, S. 814-15)
* Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için lâzım olanı yapmağa hazırız. 1923 (Atatürk’ün S.D. III, S. 71)
* Onlar, kolaylıkla anlayacaklardır ki, çürümüş bir hanedanın, halife unvanıyla başının üstünden zerre kadar uzaklaşmasına imkân kalmayacak surette muhafazasının mecburî kılan bir devlet şeklinde, cumhuriyet idaresi ilân olunsa bile, onu yaşatmak mümkün değildir. 1927 (Nutuk II, S. 831)
* Bugünkü hükûmetimiz, devlet teşkilâtımız doğrudan doğruya milletin kendi kendine, kendiliğinden yaptığı bir devlet teşkilâtı ve hükûmettir ki, onun ismi Cumhuriyettir. Artık hükûmet ile millet arasında mazideki ayrılık kalmamıştır. Hükümet millettir ve millet hükûmettir. Artık hükûmet ve hükûmet mensupları kendilerinin milletten ayrı olmadıklarını ve milletin efendi olduğunu tamamen anlamışlardır. 1925 (Atatürk’ün S.D. II, S. 230)
* Son senelerde milletimizin fiilen gösterdiği kabiliyet, istidat, idrak, kendi hakkında kötü fikir besleyenlerin ne kadar gafil ve ne kadar tetkikten uzak görünüşe düşkün insanlar olduğunu pek güzel ispat etti. Milletimiz haiz olduğu özelliklerini ve liyakatini hükûmetinin yeni ismiyle medeniyet dünyasına daha çok kolaylıkla göstermeğe muvaffak olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti, cihanda işgal ettiği mevkiye lâyık olduğunu eserleriyle ispat edecektir.
* Temeli büyük Türk milletinin ve onun kahraman evlâtlarından mürekkep büyük ordumuzun vicdanında akıl ve şuurunda kurulmuş olan Cumhuriyetimizin ve milletin ruhundan mülhem prensiplerimizin bir vücudun ortadan kaldırılması ile bozulabileceği fikrinde bulunanlar, çok zayıf dimağlı bedbahtlardır. Bu gibi bedbahtların, Cumhuriyetin adalet ve kudret pençesinde lâyık oldukları muameleye maruz kalmaktan başka nasipleri olmaz. Benim naçiz vücudum birgün elbet toprak olacaktır, fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet yaşıyacaktır. Ve Türk milleti emniyet ve saadetinin kefili olan prensiplerle medeniyet yolunda, tereddütsüz yürümeğe devam edecektir. 1926 (Atatürk’ün S.D. III, S. 80)
* Gelecek nesillerin Türkiye de Cumhuriyetin ilanı günü, ona en merhametsizce hücum edenlerin başında, cumhuriyetçiyim iddiasında bulunanların yer aldığını görerek şaşıracaklarını asla farz etmeyiniz! Bilâkis, Türkiye’nin münevver ve cumhuriyetçi çocukları, böyle cumhuriyetçi geçinmiş olanların hakikî zihniyetlerini tahlil ve tesbitte hiç de tereddüde düşmeyeceklerdir.
* Cumhuriyet rejimi demek, demokrasi sistemi ile devlet şekli demektir. Biz Cumhuriyeti kurduk, o on yaşını doldururken demokrasinin bütün icaplarını sırası geldikçe uygulamaya koymalıdır. 1933 (Afetinan, Atatürk Hakkında B. H., S. 251)

Mandalina Kabuğu ve İnanılmaz Faydaları!

Birçok kişi bu lezzetli meyvenin kabuklarının gizli özelliklerinden habersizdir. Keyifle yediğiniz o güzel mandalinaların kabuklarını saklayın. İçerdiği tıbbi faydaları görmezden gelmeyin ve mandalina kabuklarını sakın atmayın! 

İşte mandalina kabuğunun mucizevi faydaları… 
BRONŞİT: 
•1 bardak kaynamış suya iki yemek kaşığı mandalina kabuğunu ekleyin.
•Bir saat bekletin ve sonra için.
•Bunu günde üç kez tüketerek bronşiti hızlı ve doğal bir şekilde giderebilirsiniz.
ÖKSÜRÜK: 
•Kabukları küçük parçalar halinde bölün ve kurutun.
•1 bardak sıcak suyun içine 2 yemek kaşığı kurutulmuş kabuğu atın.
•1 hafta boyunca serin bir yerde bekletin.
•1 hafta sonunda kabukları çıkartın ve çözünmüş sıvıyı cam bir kavanoza aktarın.
•Her yemekten önce günde üç kez tüketerek öksürüğünüzü geçirebilirsiniz.
BURUN TIKANIKLIĞI: 
•Küçük ağızlı bir kavanoza birkaç tane soyulmuş mandalina kabuğu atın ve üzerine sıcak su ilave edin.
•10 dakika boyunca buharı soluyun.
•Nefesinizin açıldığını, ferahladığınızı ve burun tıkanıklığınızın geçtiğini göreceksiniz.
SİNDİRİM SORUNLARI: 
•Kurutulup veya çekilmiş portakal ve mandalina kabuğu kullanabilirsiniz.
•Hazırlayacağınız tozu, yemeklerinize veya tatlılarınıza ekleyerek mide ağrılarınızı ve sindirim sorunlarınızı azaltabilirsiniz.
AYAK MANTARI: 
•Bire hafta boyunca günde iki kez olmak şartıyla mantarın olduğu bölgeye kabukları koymalı ve sonra ovmalısınız.
HİPERTANSİYON: 
•Üç litre suya bir bardak taze mandalina kabuğu ilave edin.
•Kaynatın ve bir saat bekletin.
•İki günde bir vücudunuzu bu suyla yıkayın.
BEYİN TÜMÖRÜ: 
Yapılan çalışmalarda, mandalina kabuğunda bulunan “tangeretin” maddesinin, beyin tümörlerinin en tehlikesi olan “Glioblastomada” tümörünü küçülttüğü söyleniyor.
Beyin tümörü olan hastalarda; 
•Günde beş mandalina,
•Bir portakal,
•Bir limon kabuğunu beraber çekin. İçine çok az bir tatlandırıcı koyup tüketerek beyin tümöründe bulunan ödemin azalmasını sağlayabilirsiniz.
FİZİKSEL BİLGİLER VE KAZANIM SORUNLARI: 
•Küçük bir torbaya birkaç mandalina kabuğu koyun ve yanınızda bulundurun.
•Kabuklardan gelen aromayı 15 dakika nefesinizle çekin.
•Ayrıca hafif baş ağrılarını böylelikle geçirebilirsiniz.
Tüm bu faydalarının yanı sıra; 
•Beyaz kısımları yüksek pektin içeriğine sahiptir.
•“Pektin” diyet lifinin bileşeni olduğundan kolesterolü düşürmeye yardımcıdır.
•Hazımsızlığı azaltır ve bağışıklık sistemini güçlendirir.
•Bağırsaklarda dost bakterilerin kolonize olmasını sağlar.
•Kabuğundan gelen antioksidanlar meyvenin suyunu içmekten 20 kat daha güçlüdür.
•Ham olarak cilde uygulandığında cildi yumuşatır ve temizler.
•Dokuların sağlığını korur.
•Kan şekerini dengeler.
•Sağlıklı bir karaciğere sahip olmanızı kolaylaştırır.
•Kansere yakalanma riskini azaltır.
•Mandalina kabuğundan hazırlanan çay düzenli olarak tüketildiğinde, iyi kolesterol seviyelerini düşürmeden kolesterolü sağlıklı seviyelerde tutar ve kötü kolesterolü azaltır.
•Özellikle mandalina kabuğundan yapılan çaylar iç organların sağlığını korumada etkili rol oynayabilirler.
mahmure

26 Ekim 2017 Perşembe

Einstein’ın mutluluk formülleri 1 milyon 560 bin dolara satıldı

Ünlü fizikçi Albert Einstein'ın "mutluluk formülleri" içeren iki notu Kudüs'teki açık artırmada 1 milyon 560 bin dolara satıldı.
BBC Türkçe’nin derlediği bilgilere göre ; Nobel ödüllü fizikçi, mutluluk tavsiyelerini içeren notları, Japonya ziyareti sırasında, bir kuryeye bahşiş karşılığında vermişti. Notları satan kişinin de kuryenin yeğeni olduğu duyuruldu. 1922 yılında Tokyo’daki Imperial Oteli’nde yaşanan olayda, Einstein’in kuryeye, “notların ileride çok değerlenebileceğini” söylediği de belirtiliyor.
EĞER İSTEK VARSA BİR YOLU VARDIR
Hayatını bilime adayan fizikçinin kuryeye verdiği Almanca notlardan biri şu şekilde: “Başarı peşinde koşmak ve bununla beraber gelen sürekli huzursuzluğa karşın, sakin ve alçak gönüllü bir yaşantı daha fazla mutluluk getirecektir.” 240 bin dolara satılan ikinci notta ise şu kısa ifade yer alıyor: “Eğer istek varsa, bir yolu vardır” Ünlü fizikçinin bu olayın gerçekleştiği sırada Japonya’da akademik bir gezide olduğu ve Nobel ödülü aldığını henüz öğrendiği belirtiliyor. Kudüs’te satışa çıkarılan el yazısı notların, ulaştığı değerin açık artırma öncesi tahmin edilenin üzerinde olduğu da ifade edildi. Alıcılardan birinin Avrupalı olduğu ancak isminin gizli kalmasını istediği belirtildi.

EİNSTEİN’İN DİĞER ÜNLÜ TAVSİYELERİ
“Problemlerimizi, o problemleri ortaya çıkardığımız düşünce şekliyle çözemeyiz.
“Zekanın asıl göstergesi bilgi değil hayal gücüdür.
“Henüz doğanın bize sunduğunun 1000’de 1’ini bile bilmiyoruz.
“Tatlı bir kızla iseniz bir saat bir saniye gibi gelir. Ancak eğer kızgın bir cismin üzerine oturursanız bir saniye bir saat gibi gelecektir. İşte bu göreceliktir.”

24 Ekim 2017 Salı

Uzmanlar konuştu: Toplu taşımada yaşlılara yer vermeyin

Toplu taşıma araçlarında yaşlılara yer vermenin iyi bir şey olduğunu düşünebilirsiniz ancak uzmanlar bunun sanıldığı kadar ‘doğru’ olmadığı görüşünde...

Oxford Üniversitesi’nden bir profesör, yaşlı insanların oturmak yerine ayakta durmaya teşvik edilmesinin beden sağlıkları için daha iyi olduğunu belirtiyor.
İngiltere’nin Halk Sağlığı Klinik Danışmanı Sir Muir Gray, yaşlıların günde 10 dakika yürümeye gayret etmesini belirtirken yaşlıların yakınlarına asansöre binmek yerine onları merdiven çıkmak konusunda yüreklendirmelerini tavsiye ediyor.
‘YAŞLILARA YER VERİRKEN 2 KEZ DÜŞÜNÜN’
İngiliz The Sun gazetesine demeç veren Gray, “Yaş aldıkça hareketsizliği değil bedensel aktiviteyi arttırmalıyız. Ailenizin yaşlılarını asansöre binmeye değil, merdiven çıkmaya teşvik edin” dedi. Gray sözlerini şöyle sürdürdü: “Metro ya da otobüste yaşlı birine yer verirken iki kez düşünün. Ayakta durmak onlar için harika bir egzersiz.”
The British Medical Journal’de (İngiliz Tıp Dergisi) yayınlanan yeni bir makalede, “Yaşlı insanları aktif tutmaya teşvik edecek her türlü toplu çaba, onların daha bağımsız şekilde yaşamalarına ve sosyal hizmetlere daha az ihtiyaç duymalarına yardımcı olacaktır” denildi.
Makaleye konu olan raporda, zindeliğin yitirilmesinin yaşlılığın bir sonucu olarak görüldüğü ancak bunun tam tersinin geçerli olduğu belirtildi. Uzmanlar, hareketin azalmasının sosyal hizmetlere duyulan ihtiyacı arttırdığı görüşünde...
Araştırmalar, orta yaşlı ve yaşlı insanların düzenli egzersizlerle bedensel olarak en az 10 yaş gençleşeceğini ortaya koyuyor. Formda olmanın bilişsel becerileri arttırarak bunama riskini azalttığı da biliniyor. Hürriyet

Bu fotoğraf sosyal medyayı salladı

Malezya'nın Penang bölgesinde insan başlı ve kedi gövdeli bir yaratığın bulunduğu iddia edildi.

Bir kesim bu fotoğrafların gerçek olabileceğini savunurken, diğer kesim de Photoshop olduğunu söyledi.
Ancak polisler, fotoğrafların gerçek olmadığını ve insan yüzlü kedinin silikon bebek olduğunu bildirdi.
Fotoğraf sosyal medyada inanılmaz bir hızla yayıldı. Canlının ne olduğu üzerine onlarca farklı fikir ortaya atıldı.
Ancak Malezya polisi fotoğrafı kesin bir dille yalanladı.
Polis şefi Datuk Rosli Abdul Rahman, görüntüdeki bebeğin oyuncak dükkanında satılan silikon bir bebek olduğunu ifade etti. Hürriyet





20 Ekim 2017 Cuma

Saç boyası kanser mi yapıyor?

İngiltere'de yapılan bir araştırma, saç boyasının meme kanserine yakalanma riskini artırabileceğini gösterdi. Buna göre, kesin bir neden-sonuç ilişkisi kurulamasa da saçlarını düzenli boyayan kadınların meme kanserine yakalanma olasılığı yüzde 14 fazla.

Saç boyası ile kanser arasında ilişki olabileceğini ortaya koyan araştırma, saçlarını düzenli boyayan kadınların meme kanserine yakalanma olasılığının yüzde 14 fazla olduğunu belirledi.
“SAÇLARINIZI YILDA 5’TEN FAZLA BOYATMAYIN”
Uzmanlar saçların yılda 5 kezden fazla boyanmaması konusunda uyardı. Bu konuda sektör tavsiyesinin ise 4-6 haftada 1 gibi kısa bir zaman aralığı olduğuna dikkat çekildi.
Uzmanlar ayrıca saçların boyandığında olabildiğince, kına, pancar ve kuşburnu gibi doğal ürünler kullanmasını tavsiye etti.
Araştırmacılar buna karşın, “bazı meme kanserlerine saç boyasının neden olduğu” gibi kesin bir neden-sonuç ilişkisi kurulamayacağının altını çizdi.
DİĞER KOZMETİKLERİN ETKİSİ VAR MI?
Bu konudaki araştırmaların, saçlarını boyayan kadınların daha fazla makyaj yapma ihtimalinin yüksek olması nedeniyle zora girdiği kaydedildi. Buna göre kanser araştırmasında saç boyasıyla ilişkilendirilen bazı etken maddeler, aslında diğer kozmetik ürünlerinden kaynaklanmış olabiliyor.
KOZMETİK FİRMALARI KARŞI ÇIKIYOR 
Kozmetik dernekleri ise, ürünlerin onlarca testi başarıyla geçerek piyasaya sürüldüğü için sağlık sorunu yaratmasının mümkün olmadığı savunuyor. ntvmsnc

19 Ekim 2017 Perşembe

Günde 1 saatten fazla spor yapmak ölüme davetiye çıkarıyormuş

ABD'deki Illinois Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmanın sonuçları şaşırttı.

Amerika’nın Chicago kentindeki Illinois Üniversitesi tarafından yapılan araştırmada 3 bin 175 kişinin sağlık verileri 25 yıl boyunca izlendi.
Habertürk gazetesinde yer alan habere göre 18 yaşında deneye alınan kişiler 43, 25 yaşındakiler ise 50 yaşına kadar takip edildi.
Araştırmada hafif, orta ve ileri seviyelerde hareketli yaşam grupları oluşturuldu.
Birinci gruba haftada 150 dakikadan az egzersiz yaptırıldı.
İkinci grup ABD’nin sağlık tavsiyeleri uyarınca 150 dakika egzersize tabi tutuldu.
Üçüncü gruba ise haftada 450 dakikanın üzerinde egzersiz yaptırıldı.
Sonuçta üçüncü gruptakilerin birinci gruba göre yüzde 27, ikinci gruba göre ise yüzde 50 daha fazla kalp ve damar hastalıklarına yakalandığı görüldü.
Ancak Amerikalı bilim insanları bu verilere bakarak insanların egzersiz yapmayı bırakmaması gerektiği uyarısında bulunuyor.

18 Ekim 2017 Çarşamba

‘Uzun yaşamak istiyorsanız kaplumbağa gibi olun’

Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Kerim Güler, kaplumbağa örneğini kullanarak uzun yaşamakla ilgili önemli bir bilgi paylaştı.

Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği (TİHUD) tarafından düzenlenen 19. Ulusal İç Hastalıkları Kongresi'nde konuşan konuşan Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Kerim Güler, kaplumbağayı örnek alarak yaşamak gerektiğini belirtti. Peki ama nasıl?
KÖPEKLER VE KAPLUMBAĞALAR ARASINDAKİ FARK
Türk İç Hastalıkları Uzmanlık Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Kerim Güler, istirahat halindeki bir kişinin nabzının 80'i geçmesi durumunda büyük risk altında olduğuna dikkat çekti. Kişilerdeki nabız yüksekliğinin hayati önem taşıdığına işaret eden Güler, “Kalbin belirli bir atım sayısı var. Bunu ne kadar uzun süreye yayarsanız o kadar uzun yaşarsınız. Kalbi az atan hayvanlar çok yaşar, mesela kaplumbağa. Ama hızlı yaşayan bir hayvan olarak köpeğin kalbi devamlı alert durumundadır. Sonuç olarak bu nedenle ölümler oluyor. Bazı karşı görüşler, 100 metreyi çok kısa sürede koşan atletlerin neden uzun yaşadıklarını soruyor. Kalpleri 120, 130, 140 atıyor. Sonuç olarak bunların niye uzun yaşıyor diyorlar. Onun kalbi o işi yaparken 120 atıyor. Durduğu anda kalbi 36. Kadın, erkek ayırmaksızın istirahat halinde nabız sayısı 80'i geçiyorsa bu büyük bir risk faktörü” dedi.
Kişilerin böyle durumda sağlıklarını etkileyen risk faktörlerini gözden geçirmesi gerektiğini söyleyen Güler, “Vücut organlarının belirli bir kapasitesi var. Örneğin benim pankreasımın kapsitesi belli. Bunu idareli kullananlar çok yaşıyor. Yürüyerek, spor yaparak yaşam tarzımızla kapasiteyi yükseltebiliriz” diye konuştu.
VÜCUDUMUZDA İKİ KİLO MİKROP VAR
Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Serhat Ünal ise, insan vücudunda 2 kilonun üzerinde mikrop olduğunu belirterek, bunların çoğunluğunun kalın bağırsakta olduğunu söyledi. Probiyotiklerin gün gittikçe önem kazandığına değinen Prof. Dr. Ünal, “Bunlar, vücuda verildiği zaman ilgili problemin iyileşmesine yardımcı olacak canlı mikroorganizmalar. En çarpıcısı insan vücudunda 10 üzeri 12 tane hücre var. 10 üzeri 13 tane de mikrop var. Tüm ağırlığımızın 2 kilosu belki 2 kilodan fazlası mikroplardan oluşuyor. Ağzımızda, gözümüzde, cildimizde her yerde var ama esas kolonda. Kolonun saf ağırlığının yüzde 70-75'i mikroplardan oluşuyor. Bunlar faydalı mikrop dediğimiz yaşamımız için gerekli olan mikroplar ve bunların bir dengesi var. Doğumdan itibaren vajinal kanaldan geçerek bulaşan mikroplanma belirli yaşlarda belirli mikrop gruplarıyla bir dengeye giriyor. Bu dengenin bozuk olduğu durumların da çocukluktan itibaren bazı hastalıklarla ilişkili olduğu ortaya kondu. Bunların başında da obezite var” ifadelerini kullandı.
DEMİR EKSİKLİĞİ KANSER İLE İLİŞKİLİ
Başkent Üniversitesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Birol Özer ise anemi hastalığıyla ilgili bilgiler paylaştı. Demir eksikliğinden kaynaklanan anemi hastalarında mutlak surette hastalığın altında yatan sebebin bulunması gerektiğini belirten Prof. Dr. Özer, “Bir hastada demir eksikliğine bağlı kansızlık varsa, sebebini bulmadan tedavi yöntemine girmek yanlış. Demir eksikliği anemisinde temel neden mide barsak sisteminden kan kaybı ya da barsaklardan demir emilim kusuru olmasıdır. Onun içindir ki demir eksikliği saptanan her bireyde tedaviye başlanmadan önce bu eksikliği yapan sebebin bulunması son derece önemlidir. Demir eksikliği olan bireylerin yüzde 4-5'inde neden mide barsak sisteminde kanser varlığıdır. Onun için tedavi öncesi bunun değerlendirilmesi gerekiyor” diye konuştu.
ÜRİK ASİT YÜKSEKSE GUT İHTİMALİ ARTIYOR
Gut hastalığına değinen Prof. Dr. İhsan Ertenli ise, vücuttaki ürik asitin yol açtığı olumlu ve olumsuz faktörleri anlattı. Prof. Dr. Ertenli, “Et protoin mekanizmasının son ürünü vücudumuzdaki ürik asit. Ürik asit çok enterasan bir molekül. Fazla olması halinde gut hastalığı meydana geliyor. Ürik asitimiz ne kadar yüksekse seneler içerisinde gut ihtimali o kadar artıyor. Ürik asit vücudumuzda depolanıyor, seneler içerisinde de gut dediğimiz bir tabloyu oluşturuyor. Akut gut atağı sırasında hastaların yüzde 30'unda ürik asit düzeyinin normal oluyor. Dolayısıyla ürik asit normalkende gut atağının olabileceğini bilmemiz lazım” dedi.
Ürik asitle ilgili son yıllarda önemli gelişmeler olduğunu ifade eden Ertenli, şunları söyledi:
“Kardiyovasküler hastalıklar arasında önemli bir ilişki olduğu ortaya konmuştur. Gutlu hastalarda kardiyovasküler mortalite artışı, hiperürisemi-hipertansiyon ilişkisi ve ürik asit düşürücü tedavi ile kan basıncında düşme bu ilişkinin yoğun araştırılan başlıklarıdır. USG ve DECT gibi yeni tanı yöntemleri ile dokularda ürik asit birikiminin asemptomatik dönemde de olduğunun gösterilmesi ve yeni ilaç çalışmaları ile gut ve hiperürisemi tedavisinde önemli değişiklikler ortaya çıktı.”
BEHÇET HASTALIĞININ BELİRTİLERİ NELER?
Behçet hastalığına değinen Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi İç Hastalıkları AD Romatoloji BD Öğretim Üyesi Prof. Dr. Sedat Kiraz da, hastalığın en çok Türkiye ve Japonya'da görüldüğüne işaret ederek, “Behçet hastalığı, sebebi bilinmeyen, tekrarlayan ağızda ve cinsel bölgede yaralar, deri, göz, eklem, damar ve sinir sistemi tutulumuyla seyreden iltihaplı bir romatizma hastalığıdır. 1937 yılında Türk hekimi Dr. Hulusi Behçet tarafından tanımlanmıştır. Hastalık en sık 20-30'lu yaşlarda ve her iki cinste de eşit oranlarda görülür; ancak hastalık erkeklerde daha şiddetli seyreder” dedi.
Hastalığın belirtilerini “ağız içinde ortası çukur ve beyaz, etrafı kırmızı ağrılı aftöz yaralar hastalarının tamamında görülür. Cinsel bölgede, ağızdaki yaralara benzer, ağrılı, iyileşirken iz bırakabilen, yaralara neden olabilir. Gözlerde kızarıklık, ağrı, görme bulanıklığı ile başlayan üveit diye tabir edilen, tedavi edilmezse körlükle sonuçlanabilen iltihaplanmaya neden olabilir. Deride sivilce benzeri lezyonlar ya da eritema nodozum denilen, deriden kabarık, fındık/ceviz büyüklüğünde, ağrılı, kızarık şişliklerde neden olabilir. Behçet hastalığı bunların dışında; diz ve ayak bileği gibi eklemlerde şişlik, bacak toplardamarlarında tıkanıklık, beyin, sindirim sistemi ve akciğer gibi organlarda hayatı tehdit edici tutulumlar yapabilir” şeklinde tanımlayan Kiraz, tedavide ise deri ve eklem bulgularına krem ve pomatlar, kolşisin, düşük doz steroidler, steroid olmayan anti-inflamatuar ilaçlar kullanılabileceğini, ciddi durumlarda ise yüksek doz steroid ve bağışıklık sistemini baskılayıcı ilaçların faydalı olacağını belirtti.
DİYABET ÇIĞ GİBİ BÜYÜYOR
İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi İç Hastalıkları Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tufan Tükek de diyabet hastalığının çığ gibi büyüdüğünü ve bu yüzden tedavi edilemediğini söyledi. Fazla gıda tüketiminin diyabete yol açtığını belirten Prof. Dr. Tükek, tedavi olarak kişilerin yaşam tarzı ve beslenmesini düzene sokması gerektiğini ifade etti.

Dünyada 640 milyon obez, 815 milyon açlık sınırında insan var

Dünya nüfusunda hem açlıkta hem de obezitede belirgin bir şekilde artış yaşanıyor. Araştırmalara göre dünyada obez sayısı katlanarak artarken, kronik açlıkla savaşan insanların sayısı da artıyor.

Dünya gıda eşitsizliği anlamında en çelişkili devrini yaşıyor. Dünyada 2000'li yılların başında azalma eğilimine giren küresel açlık, 10 yıllık aranın ardından tekrar tırmanmaya başladı. Açlıkla mücadele eden küresel nüfus 2004 yılından itibaren istikrarlı olarak azalma eğilimden olurken 2014 yılından itibaren artışa geçtiği belirlendi. Bunun yanında obezite oranında da belirgin bir artış var. Araştırmalar gösteriyor ki dünyada bugün 640 milyon obez, 815 milyon da açlık sınırında olan insan var.
YETERLİ GIDA VAR AMA 815 MİLYON İNSAN AÇLIKLA SAVAŞIYOR
Ajans Press'in Birleşmiş Milletler verilerinden edindiği bilgilere göre dünya nüfusunun tamamını doyurabilecek gıda mevcut olduğu halde 815 milyon kişinin açlıkla karşı karşıya kaldığı belirlendi. 2050 yılında 10 milyara ulaşması beklenen dünya nüfusunda, beslenme ihtiyacının karşılanabilmesi adına küresel gıda üretiminin yüzde 50 artması gerekiyor. Son iki yıl içerisinde değişen durum incelendiğinde dünya genelinde kronik açlıkla savaşanların sayısı 2014 yılında 775,4 milyon iken geçtiğimiz yıl 815 milyona yükseldi. Açlıkla mücadele eden kişilerin dünya nüfusu içerisindeki payı ise yüzde 11’e yükseldi.
640 MİLYON OBEZ VAR
Dünyanın bir kısmı açlıkla mücadele ederken buna karşılık 640,9 milyon yetişkin obeziteyle baş etmeye çalışıyor. Bu sayı ise dünya nüfusunun yüzde 12,8'ine tekabül ediyor. Dünya nüfusu içerisinde obez oranı 1980-2014 yılları arasında ikiye katlanmış durumda. Obez nüfusu dünyanın her bölgesinde artmış olarak görünse de obeziteden en çok Kuzey Amerika, Avrupa ve Okyanusya ülkeleri muzdarip oldu. PRNet'in medya incelemesinde obeziteyle alakalı bu yıl 24 bin 73 haber çıkışı olduğu belirlendi. 2015 yılında 14 bin 452 obezite haberi yapılırken bu rakam geçtiğimiz yıl 16 bin 758 oldu. Haber çıkışlarının her sene düzenli olarak artması medyanın obezite konusunu gündemine taşıdığının bir göstergesi oldu.

17 Ekim 2017 Salı

En güvenli havayolu şirketleri belli oldu

Seyahat süresini hatırı sayılır bir oranda kısaltsa da uçuş korkusu olanlar için uçuşlar bazen bir çileye dönüşebiliyor. Eğer siz de bu kişilerdenseniz seyahat sitesi AirlineRatings.com, yüreğinize su serpecek listesini yayınladı. Site şirketlerin kuruluşlarından itibaren yaşanan uçak kazalarının istatistiklerinden yola çıkarak en güvenli havayolu şirketlerini belirledi. İşte AirlineRatings.com'un belirlediği en güvenli havayolu şirketleri...

Air New Zealand
Alaska Airlines
All Nippon Airways
British Airways
Cathay Pacific Airways
Delta Air Lines
Etihad Airways
EVA Air
Finnair
Hawaiian Airlines
Japan Airlines
KLM Lufthansa
Scandinavian Airline System
Singapore Airlines
Swiss
United Airlines
Virgin Australia
Virgin Atlantic

Uçuş alışkanlıklarımızı değiştirecek yenilik

ABD'nin önde gelen havayolu şirketlerinden Delta, kullanıma sunduğu yenilik ile seyahat alışkanlıklarımızı değiştirmeyi planlıyor.

Gelişen teknoloji hayatımızın her alanına etki ediyor. Bu durum hava yolculukları için de geçerli
ABD'nin önde gelen havayolu şirketlerinden Delta, kullanıma sunduğu yenilik ile seyahat alışkanlıklarımızı değiştirmeyi planlıyor.
Şirket kullanıma sunduğu yenilik ile kullanıcıların online check-in yapmalarına gerek bırakmıyor.
Delta'dan yapılan açıklamada yeni mobil uygulama yolcuları 24 saat önce otomatik olarak check-in yapacak.
Şirket aynı zamanda yolcuların ücretsiz olarak uçakta mesajlaşmalarına imkan veren bir özellik üzerinde de çalışıyor.

15 Ekim 2017 Pazar

Uyurken sola doğru mu yoksa sağa doğru mu yatmalı? Bilim insanları açıkladı…

İnsan vücudunun dinlenmesi için gerekli olan uykunun kalitesini nasıl arttırabilirsiniz? Yeterince uykunuzu alamadığınızda sinirli ve gergin olabilirsiniz. Uyurken yatış pozisyonunuz kaliteli bir uyku uyumanızı etkiler. Bilim insanları açıkladı. Uyku sırasında ne tarafa doğru yatmalı?
İnsanların günde ortalama 8 saat uyuduğu biliniyor. Bir diğer deyişle hayatımızın üçte birini uyuyarak geçiriyoruz. Uyku son derece önemli. Uykumuzu yeterince alamamamız halinde güne gergin başlarız ve bütün gün yorgun hissederiz.
Journal of Clinical Gastroenterology'da yayımlanan bir araştırmada ise ne kadar uyuduğumuzun değil nasıl uyuduğumuzun önemli olduğunun altı çizildi. Meğerse uyku pozisyonumuzun sağlığımıza yararları ve zararları olabiliyormuş.
1- Kalbe yararlı
Solunuza doğru uyuduğunuzda vücudunuz kan pompalamakta zorlanmaz. Bunun nedeni ise atardamarların vücudun sol kısmında bulunmadı. Sağınıza doğru yattığınızda, vücudunuz kanı önce yukarıya doğru pompaladığından kan akışınız yavaşlar. Sola doğru yatmak kalbe yararlıdır.
2- Sindirime iyi gelir
Sağımıza doğru yattığınızda, mide asidi yemek borunuza kadar ulaşır ve bu nedenle geceleri mideniz yanar. Zaten sindirim sorunları yaşayan biriyseniz, solunuza doğru yatın.
3- Lenf drenajına iyi gelir
Araştırmada, sola doğru yatmanın lenf drenajına iyi geldiği belirtildi. Lenf drenajı en basit şekilde vücuda yararlı besinlerin bir yerden bir yere taşınması ve vücuttaki zararlı maddelerden arınılması şeklinde açıklanabilir.
4- Anatomimize uygundur
Midemiz ve pankreaslar vücudumuzun sol kısmındadır. Eğer sağınıza doğru yatarsanız daha geç uyumak zorunda kalırsınız.
5- Dalaktaki baskıyı azaltır
Dalak da vücudumuzun solundadır. Dalağın görevi kanı temizlemektir. Vücudumuzdaki gereksiz maddeler lenfoyid sistemle dalağa taşınır. Solunuza doğru uyumak bir an önce bu maddelerden kurtulmanız anlamına gelmektedir.

11 Ekim 2017 Çarşamba

En yüksek IQ'ya sahip ülke belli oldu

İngiliz Psikoloji Profesörü Richard Lynn ve Finlandiyalı Siyaset Bilimi Profesörü Tatu Vanhanen'in 80'den fazla ülkede yaptıkları araştırmanın sonuçlarını açıkladı. İşte ikilinin önderliğinde gerçekleştirilen araştırmaya göre ülkelerin genel IQ ortalaması ve dünya geneline göre sıralaması...

10- İsviçre 101 puan
10- İsveç 101 puan
9-Hollanda 102 puan
9-İtalya 102 puan
9- Almanya 102 puan
9- Avusturya 102 puan
5- Singapur 103 puan
4- Tayvan 104 puan
3- Japonya 105 puan
2- Güney Kore 106 puan
1- Hong Kong 107 puan
Türkiye 90 puan ile 17'nci sırayı Hırvatistan ve Peru ile paylaştı.
ABD'nin 98 ile 12'nci sırada yer aldığı listenin son sırasında ise Ekvator Ginesi yer aldı (59 puan)

10 Ekim 2017 Salı

Elektronik sigarada gizli tehlike: Aroma

Ege Üniversitesi Madde Bağımlılığı, Toksikoloji ve İlaç Bilimleri Enstitüsü elektronik sigara ile ilgili yaptığı araştırmasını tamamladı. Enstitünün sonuçlarını paylaşan Madde Bağımlılığı Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Görkem Yararbaş, bu sigaralarda kullanılan aromalara dikkat çekerek, kanser tehlikesi konusunda uyarılarda bulundu. 
Türkiye'de elektronik sigara konusunda yapılan ilk araştırmalardan biri Ege Üniversitesi Madde Bağımlılığı, Toksikoloji ve İlaç Bilimleri Enstitüsü tarafından tamamlandı. Araştırmaya göre, elektronik sigarada tüketilen aroma, kanserleşme sürecinde rol alıyor olabilir.
Tanıtımı amacıyla İstanbul'da yapılan 800 kişilik parti organizasyonu ile yeniden gündeme gelen elektronik sigara (e-sigara) konusunda Türkiye'de yapılan bilimsel araştırmaların ilklerinden biri Ege Üniversitesi Madde Bağımlılığı, Toksikoloji ve İlaç Bilimleri Enstitüsü tarafından tamamlandı. Ege Üniversitesi Madde Bağımlılığı, Toksikoloji ve İlaç Bilimleri Enstitüsü Müdür Yardımcısı ve Madde Bağımlılığı Anabilim Dalı Başkanı Doç. Dr. Görkem Yararbaş'ın yürütücülüğünde iki yıl süren TÜBİTAK destekli araştırma, e-sigaralarda kullanılan aromaların olası bir kanserleşme süreciyle ilişkili olabileceğini ortaya koydu. Doç. Dr. Yararbaş, “Araştırma sonucunda e-sigaraların nikotin tüketimi dışında da zararları olduğunu gördük. İnternet üzerinden satın alınabilecek yüzlerce çeşit aroma bulunuyor. Bunların hepsi farklı kimyasal içeriklere sahip. Kendilerinin kimyasal olarak zararlı olmalarının yanı sıra e-sigaraların buhar üretme mantığına bağlı olarak ısıtılma sonucu içeriklerinde birtakım değişiklikler oluyor. Daha zararlı ve daha öngörülemez bileşikler haline dönüşebiliyorlar” dedi.
Araştırmada, Türkiye'de, internetten temin edilebilen 11 farklı e-sigara aromasının sağlıklı karaciğer ve solunum yolu hücreleri üzerindeki etkileri tespit edildi.
E-SİGARA PAZARI GİTTİKÇE BÜYÜYOR
Türkiye'de ruhsatsız olarak her yerde satışı söz konusu olan e-sigara pazarının dünyada 2030 yılına kadar 17 kat büyüyeceğinin öngörüldüğü bilgisini aktaran Yararbaş, “Firmalar tarafından 2 ayda bir yeni model piyasaya sürülüyor. Bu da ruhsatlandırma için standardizasyonu zorlaştırıyor. Ayrıca yüzde 98 oranında internet üzerinden satılması nedeni ile sigaranın tabii olduğu yasal düzenlemelere takılmıyor” diye konuştu.
E-sigara konusunda internette yer alan her türlü forum, video, reklam paylaşımının da üretici firmalar tarafından oluşturulduğuna dikkat çeken Doç. Dr. Görkem Yararbaş, e-sigaranın zararları konusunda internet üzerinden sağlıklı bilgiye ulaşmanın mümkün olmadığını söyledi. Bu konuda enstitü olarak bir bülten hazırladıklarını belirten Yararbaş, kısa zaman içinde Ege Üniversitesi dışındaki kurum ve kuruluşlarla basılı ve dijital olarak paylaşılacak bülten içinde bilimsel kanıtlara dayandırılan bilgilerin ve bağımlılık konusunda güncel haberlerin yer alacağını belirtti.
AROMA NEDENLİ ÇOCUK ZEHİRLENMELERİ ARTIYOR
E-sigara sıvılarının içilmesi halinde, bir çocuğu ciddi şekilde zehirleyecek oranda nikotin içerdiğini belirten Yararbaş, şöyle devam etti:
“İngiltere, e-sigaranın yoğun olarak kullanıldığı ülkelerin başında geliyor ve araştırmalar gösteriyor ki e-sigara sıvılarının içilmesi nedeniyle çocuk zehirlenmeleri ciddi oranda artmış durumda. Tütün ve tütün mamullerinin 18 yaş altı ergen ve çocuklara satılmaması konusunda ciddi bir mesafe kaydedildi ancak e-sigaraların ruhsatsız şekilde her yerde satılıyor olması, yeni bir tehlike oluşturmuş durumda.”
E-SİGARA POP-CORN HASTALIĞI RİSKİNİ ARTIRIYOR
E-sigara konusunda özellikle basında yer alan değerlendirmelere değinen Doç. Dr. Yararbaş, “Elektronik sigaranın ne derece zararlı olduğunu sigara ile mukayese etmek, bu alanda çalışan uzmanların yaptığı en sık hata. Çünkü zararlı bir şeyi bir diğer zararlı şey üzerinden değerlendirmek, onu olduğundan daha masum ve tehlikesiz gösterebilir. Öyle de oluyor. E-sigaranın neden olduğu hastalıklar söz konusu olduğunda ilk olarak KOAH ya da akciğer kanseri gibi hastalıkların gündeme geliyor. Oysa ilerde e-sigara nedeniyle görülen farklı hastalıkların ortaya çıkması da söz konusu. Örneğin Harvard Üniversitesinde yapılan bir araştırma, Pop-Corn adında nadir görülen bir akciğer hastalığın e-sigara kullananlarda kullanmayanlara kıyasla daha fazla görüldüğünü ortaya koyuyor” uyarısında bulundu.
E-SİGARA HAKKINDA YANLIŞ BİLİNENLER…
E-sigara kullanımını artıran önemli sebeplerden birinin, buhar ile etkileşime giren aroma ve nikotin içeriğinin kullanıcı tarafından hazırlanıyor olması olduğunu ifade eden Yararbaş, bu yolla tüketiciye kontrolün kendisinde olduğu yanılsamasının yaşatıldığını söyledi. Bir sonraki araştırmaları için e-sigara kullanan kişi profilini incelemeye başladıklarını ifade eden Yararbaş, “Dünyada sigarayı bırakma metodu olarak üretilip yaşam tarzı olarak pazarlanan e-sigara, milyonlarca insan tarafından kullanılıyor. Bunun neden tercih edildiğini saptamamız e-sigara kullanımının meydana getirdiği zararları topluma aktarmada yardımcı olacağına inanıyoruz” açıklamasında bulundu.

5 Ekim 2017 Perşembe

Hindistan’da inek dışkısından elektrik enerjisi üretildi

Hindistan’ın kuzeyinde mandıra sahibi bir aile, çiftliklerindeki 3400 ineğin dışkısını enerjiyi dönüştürdü. Bununla da kalmayıp bunu bir elektrik şirketine sattı. Dönüştürülen enerji çiftliğin civarında bulunan 1000’e yakın evin aydınlatmasında kullanılıyor. İş bu kadarla da bitmiyor. İşte ayrıntılar...


Hindistan’daki bir çiftliğin sahibi 3400 ineğinin dışkısından elektrik üretmeyi başardı. Üstelik daha önce pis kokudan geçilmeyen çiftlik artık çok daha temiz kokuyor. Çiftliğin neden olduğu metan ve karbondioksit emisyonunun ve su kirliliğinin azalmasını sağlıyor. Bu sistem aynı zamanda anaerobik çürütücüler sayesinde dışkıyı oldukça verimli gübrelere de dönüştürebiliyor. Yani doğa da dâhil herkesin kazandığı bir sistem…
Çevre Koruma Ajansı'na göre sistem şu şekilde çalışıyor: İlk olarak dışkı toplanıyor ve genellikle tanklarla çevrilmiş anaerobik çürütücülere ulaştırılıyor. Bu aşamada dışkı hızlıca bakterilerce ayrıştırılıyor ve açığa çıkan biyogaz enerji olarak kullanılmaya hazır hale geliyor. Sistemin bir sorunu var: Kurulum maliyetinin yüksek ve devlet sübvansiyonların Hindistan'da düşük olması. Dolayısıyla, yakın zamanda tüm çiftliklerin bu sistemi kullanması olası değil.
Hayvan dışkısını biyogaz sistemiyle enerjiye dönüştürme dünyada ise giderek yaygınlaşan bir uygulama. ABD'de 250'ye yakın çiftlikte halen biyogaz sistemi bulunuyor. Hedef, ülke genelinde 2025 yılına kadar 8000 çiftliğin bu sisteme geçmesi. ABD Doğal Kaynakları Koruma Kurulu'na göre eğer bu çiftlikler biyogaz sistemlerini kullanmaya başlarsa, yeterli miktarda enerji üretilebilir ve 6,5 milyon arabanın çıkaracağı kadar karbondioksit emisyonundan tasarruf edilebilir.
Kaliforniya'da 11 milyon dolarlık bir fonun küresel ısınmayla savaşmak ve çürütücü kurum maliyetini düşürmek için kullanılacağı ifade edildi. Bu sene finansal destek alacak 5 çiftlik şimdiden belirlendi.
Yenilenebilir enerji raporunu yeni açıklayan Almanya ise çiftçilerine çok daha fazla devlet teşviki veriyor ve Slate'in 2014'te yayınlanan makalesine göre Almanya'da mevcut durumda 5000 anaerobik çürütücü aktif olarak kullanımda.
TÜRKİYE’DE DE ÖRNEKLER VAR
Türkiye'de de çiftliklerin enerji ihtiyacını sığır gübresinden karşılayacak; büyükbaş hayvanların gübrelerini elektrik ve ısı enerjisine dönüştürecek biyogaz tesisleri için çalışmalar var. Bunlardan biri Sakarya'da.
Sakarya’nın Kaynarca ilçesinde, ahıra kurulan sistemle hayvan gübresinden biyogaz üretimi yapılmaya başlandı.
Kaynarca Seyfettin Selim Meslek Yüksekokulu Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Ömer Hulusi Dede ve Sakarya Üniversitesi Çevre Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Saim Özdemir tarafından Kayacık Topçu köyünde Salih Özdemir’e ait 10 hayvanlık ahırda, hayvan gübresinden biyogaz elde edilmesine yönelik hazırlanan proje kapsamında sistem kuruldu.
Kaynak: huffingtonpost.com / sözcü.com.tr

2 Ekim 2017 Pazartesi

Simona Anedda MS'e inat dünyayı dolaşıyor

Multipl Skleroz (MS) hastası 43 yaşındaki Simona Anedda, tekerlekli sandalyesine taktırdığı motorla dünyayı dolaşıyor. Doktorlarının uyarısına rağmen hayalinin peşinde koşan Anedda, Peru, Grönland, Hindistan, Nepal, Endonezya, ABD gibi çok sayıda ülkeyi dolaştı. Anedda’nın son durağı ise Türkiye oldu.
Hastalıkta en önemli konunun stresi azaltmak olduğunu dile getiren Simona Anedda, Habertürk'ten Fatmanur Boylu'ya şunları söyledi: “15 yıl tur rehberliği yaptım. Hastalığım nedeniyle işimi bıraktım. Hayalim için gerekli parayı yakın arkadaşlarımdan temin ettim. Doktorum izin vermedi. Ailem ‘Sen çıldırmışsın’ dedi ama aldırmadım. Hayalimi gerçekleştirmek için biraz zorluk çekmek gerekiyor.”
Ayasofya’ya hayran kaldığını belirten Anedda, “Buradaki tek sıkıntı, engelli insanların taşıt kullanamaması. Türkiye’de engelliler için fazla bir imkân yok ama ne zaman zorlansam, birileri daha ben istemeden yardıma koştu. Böylece eksikliklerini kapatıyorlar” diye konuştu.
2013 yılından beri dünyayı gezen Anedda, “Eğer evinizde oturursanız, acınıza ve hastalığınıza odaklanmak zorunda kaldığınız için daha çok hasta olursunuz. Dışarı çıkın, yeni insanlarla tanışın” mesajı verdi.
Simona Anedda'nın dünya turundan kareler...



 







 

8 saatlik yolculuk 29 dakikaya düşüyor

ABD'li milyarder işadamı Elon Musk, yeni projesini açıkladı. Ulaşım alışkanlıklarımızı değiştirmek için pek çok projeye imza atan Musk, 8 saat süren uçak yolculuğunu 29 dakikaya indirmeyi planlıyor.
Hava yolculuğu için harcadığımız süre hatırı sayılır bir oranda azalabilir. Zira Elon Musk bu hayali gerçeğe dönüştürmek için geliştirdiği projesini ilk defa açıkladı.
CEO'su olduğu SpaceX'in BFR uzay aracının uçak yolculuklarının yerine geçebileceğini açıklayan Musk, bu araçların saate 27 bin kilometre hıza ulaşabileceğini belirtti.
Bu hızın yolcu uçaklarının hızının yaklaşık 3 katı olduğunun altını çizen Musk, bu sistem ile şu anda 8 saat süren Londra New York uçuşunun 29 dakikaya düşeceğini belirtti.
BFR uzay aracının tek artısı yolcu uçaklarından 3 kat hızlı gitmesi değil.
Yörüngeye çıkacak olan araç bu sayede yerçekimsiz ortamda daha hızlı yol kat edebilecek.
Ancak söz konusu roketin ücretlerinin ne düzeyde olacağına dair bir bilgi ise bulunmuyor.





National Geographic / Yılın doğa fotoğrafçısı

National Geographic dergisinin ‘Yılın doğa fotoğrafçısı’ yarışmasına kayıtlar devam ederken, birbirinden çarpıcı kareler okuyucularla paylaşıldı. ‘Editörün favorisi’ başlığıyla paylaşılan fotoğraflar arasında yakın çekim vahşi hayvanların yanı sıra nefes kesen dağ manzaraları da bulunuyor. Yarışmaya kayıtlar devam ederken, teslim tarihi 21 Kasım’da sona eriyor. Fotoğraflar ise vahşi yaşam, manzara, hava ve sualtı olmak üzere 4 kategoride değerlendiriliyor. Yarışmanın birincilerine 7500 dolarlık ödül verilirken, kazanan fotoğraflar da derginin bir sayısında kapak fotoğrafı olarak yer alacak.