Sindel Mahallesi Muhtarı Bekir Üçtaş, SİT alanı ilan edip, "Açık Hava Tabiat Müzesi" olarak nitelendirilen bölgedeki fosil ayak izlerini kendi imkanlarıyla korumaya çalıştığını belirterek, daha ciddi önlemler alınmasını istedi.
1969 yılında Maden Tetkik Arama Enstitüsü prospektörlerinden Mustafa Çelik, Demirköprü Barajı'nın batı kıyılarında insan ayak izi fosilleri buldu.
Salihli'nin 30 kilometre güneybatısındaki Sindel Mahallesinde Divlittepe Mevkisi'nde bulunan ayak izlerinin, günümüzden 26 bin yıl öncesinden kaldığı ve Kula Yanardağı'nın çıkardığı tüflerde yer aldığı belirlendi. Ayak izlerinin, sıcak volkan küllerine maruz kalması sonucu tuğla gibi pişerek binlerce yıldır şekillerini muhafaza ettiği belirtiliyor.
"İlk insanın ayak izleri" olarak nitelendirilen bu fosil ayak izlerinden dünyada sadece Fransa, İtalya ve Macaristan'da üç örnek daha bulunuyor. Ancak oradaki örnekler sadece bir insanın ayak iziyken Sindel'deki buluntuların bir erkek, kadın ve çocuk ile tavşan ya da köpek gibi bir hayvana ait olduğu belirlendi. Adım araları ölçüldüğünde ortalama 75 santim olduğu görülen ayak izlerinin normal bir tempoda yürürken bırakıldığı anlaşılıyor.
Dünyadaki önemli bir doğa müzesi olmaya aday bölge yıllardır korunmayı bekliyor. Bölgenin koruma altına alınması amacıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Başkanlığı 8 Mayıs 1981 yılında bölgeyi birinci derece doğal SİT alanı ilan edip, "Açık Hava Tabiat Müzesi" olarak nitelendirdi.
Ancak ayak izlerinin büyük bölümü koruma altına alınmadığı için tahrip oldu. Sadece 15 ayak izi kaldı. Sindel Muhtarı Bekir Üçtaş, bölgedeki iki, üç kilometrelik bir alanda ayak izlerine rastlandığını belirtip, "Korumak için var gücümle çalışıyorum. Ancak, buna rağmen birçoğu talan edildi. Daha önceleri birçoğu kürekle kazanlar tarafından tahrip edildi. Bazıları da kazınıp, bu kişiler tarafından götürüldü. 26 bin senedir bozulmadan gelen bu fosil ayak izlerinin korunması gerekiyor. İzleri koruyabilmek için üzerlerini süpürge otlarıyla örtürüyorum ancak bu önlem yeterli olmuyor. İzlerin özellikleri zamanla bozuldu. Sağlam kalan 15 kadar var ama ben gelenlere sadece birini gösteriyorum. Geri kalanı kapalı tutup, açmıyorum. 'Tel örgü veya camekan içine alalım, izleri tamamen açalım' denildi ancak yıllardır hiçbir şey yapılmadı. Türkiye için bu fosil ayak izleri aslında bir velinimet. Bu Avrupa'da olsa biz masraf edip izleri görmeye gideriz. Avrupa'da çok dile gelen bu tür şeyler biz de önemsenmiyor ve heder olup gidiyor" dedi.
Muhtar Üçtaş, daha önce bölgenin beton direkli yüksek tel örgü içine alınması, SİT alanının yakınına devamlı korumanın sağlanması için bekçi konulması, ziyaretçilerin ihtiyaçlarını karşılayacak mekanların yapılması, bölgeyi ziyarete açmak için ilgili arkeologların atanması, İzmir, Ankara ve Demirci karayolları üzerinde SİT alanını tanıtan levhaların asılması, ilgili turizm seyahat acentelerine gerekli bilgilerin verilmesi gibi öneriler ortaya atıldığını, ancak hiçbirinin yapılmadığını da söyledi. DHA
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder