9 Kasım 2014 Pazar

Atalarımız sarışın mıydı?

Türkiye'de dünya ortalamasının iki katı kadar sarışın var...

Dünya nüfusunun sadece yüzde 2’si doğal sarışın. Türkiye’de ise dünya ortalamasının iki katı kadar sarışın var. Peki sarışınlar nereden geldiler? İki esmerin sarışın çocuğu olabilir mi? İlk Türkler sarışın mıydı?

Hürriyet gazetesinden Aslı Barış ve İpek İzci sarışınlık hakkında bilinmeyenleri derledi…

Sarı Türkler nereden geldi?

Boğaziçi Üniversitesi’nden sosyolog Prof. Dr. Ferhunde Özbay, ‘Büyük Sürgün’ sonrası gelen Çerkes’ler, Bolşevik Devrimi sonrası gelen Beyaz Ruslar ve mübadeleyle Balkanlar’dan gelenler neticesinde Türkiye’deki sarışınların sayısının arttığına dikkat çekiyor. Sarışınların Türkiye’de en yoğun olarak Marmara ve Karadeniz bölgelerinde yaşadığını belirten Timuçin Binder de “Özellikle Çerkez’lerin sarışınlık oranlarını epey arttırdığını düşünüyorum ki büyük kısmı Marmara Bölgesi’ne yerleşti” diye konuşuyor. Binder’e göre ilk Türk boyları Anadolu’ya gelmeye başladığında, sarışınlar uzun süredir, burada onlardan önce var olmuş esmerlerle karışmış bir şekilde yaşıyordu.

Sarışınlarla karışmanın bir de Orta Asya ayağı var. Tarihsel kaynaklardan, Orta Asya’da bugün çeşitli Türk dillerinin konuşulduğu topraklarda daha önce çeşitli İran dilleri konuşan Hint Avrupa kavimlerinin bulunduğunu biliyoruz. Sarışın Türkler bir yandan Doğu Asya’dan başlamış yaklaşık iki bin yıllık bir göç sırasında sarışın topluluklarla karşılaşmaların, diğer yandan da Anadolu’da Türk boyları henüz gelmeden esmerler ile kuzeyden güneye inen sarışınlar arasında ortaya çıkmış karışmanın sonucu. Bu da Anadolu’nun, en azından genetik açıdan, çok kökenli bir geçmişinin olduğuna işaret ediyor.

Nesilleri tükeniyor mu?

Dünya Sağlık Örgütü’nün bir araştırmasına göre dünyadaki en son doğal sarışın 2202 yılında Finlandiya’da doğacak. Ancak Edinburgh Üniversitesi’nden dermatoloji profesörü Jonathan Rees, bu araştırmaya itiraz etti ve sarışınların azalsa dahi, sarışınlığı belirleyen başlıca gen MC1R’in ortadan kalkmayacağını açıkladı. Bir genin yok olması, insanın hayatını riske atacak bir duruma dönüşürse gerçekleşiyor. Ve şimdilik, böyle bir tehlike söz konusu değil.

İlk Türkler esmer miydi?

İ.Ü. Genel Türk Tarihi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Abdülkadir Donuk anlatıyor: “Asya’da Sarı Uygurlar ve Sarı Türgişler diye iki devlet vardı. 11. yüzyılda Karadeniz’in kuzeyinden Tuna’ya kadar olan sahaya göç ettiler, bölgedeki mevcudiyetleri 12. yüzyıla kadar devam etti. Bunlar sarışın Türkler ve Kuman-Kıpçakların ataları. Bizim atalarımız. Zaten Kuman kelimesi kum kökünden geliyor, yani sarımtırak, solgun manasında... Bugün Romanya’da açık sarı saçlı, mavi gözlü olan ve adlarına Çangolar denilen bir topluluk var. Kumanlardan geldiği kabul edilen bu topluluk, Trakya, Makedonya ve Batı Anadolu’da iskân edildi. Kuman Türkleri, 14. yüzyılda da Dobruca’da Türk devleti kurmuştu. Yani bunların özellikle menşei Uygurlar’dan geliyor.”

En çok nerede bulunurlar?

Dünya genelinde doğal sarışınların oranı yalnızca yüzde iki, mabetleri Kuzey Avrupa. Bunun dışında Kuzey Afrika, Solomon Adaları, Yeni Gine, Avustralya Aborjinleri arasında bol miktarda sarışın var. Timuçin Binder’e göre her ne kadar ten, saç ve göz renklerinin ardındaki genler birlikte etkide bulunabiliyor, birindeki bir değişiklik diğerini de etkileyebiliyorsa bu, mutlak bir ilişki değil. Örneğin Okyanusya bölgesindeki sarışınlık son derece koyu tenli bireylerde görülüyor. Bu sarışınlık bu bölgede bir mutasyon sonucunda Avrupa’dan bağımsız olarak çıkmış.

Kürtlerde durum ne?

Kürdolog Basil Nikitin, ‘Kürtler’ adlı kitabında Alman antropolog Felix von Luschan’ın Nemrut ve Zemcenli yöresinde incelediği Kürtleri büyük oranda sarışın olarak tarif ettiğini yazıyor. Kürt araştırmacı Özkan Öztaş ise “Ortadoğu’da bazı etnik unsurlar sarışın, mavi gözlü. Kürtler de bu etnik gruplarla aşiret ve akrabalık ilişkileri kurmuş olabilir Sarışın, mavigözlü Kürtler de var. Ama ‘Kürtler sarışın olur’ savı ilk dönem antropolojik çalışmaların ve sömürge dönemi etnologların vurgusu” diyor.

Doğal sarışınlarımızın nüfusu kaç?

Ipsos’un 34 ilden 16 bine yakın bireyle gerçekleştirdiği ‘Türkiye’yi Anlama Kılavuzu’ araştırmasına göre Türkiye’de doğal saç rengi sarı olanların oranı yüzde 4 seviyesinde.

Türkiye’deki saç boyama alışkanlıklarına ilişkin 2011’de Nielsen tarafından yapılan araştırmaya göre ülkemizde kadınların yüzde 21.9’u sarı ve tonlarını tercih ediyor.

Atatürk’ün saçları neden sarıydı?

İngiliz Türkolog Dr. Andrew Mango, ‘Atatürk – Modern Türkiye’nin Kurucusu’ adlı kitabında bu soruya şöyle yanıtlıyor: “Atatürk’ün annesi, babası ve bütün akrabalarının anadil olarak Türkçe konuşması atalarının hiç değilse bazılarının Türkiye’den gelmiş olduğunu gösteriyor. Çünkü bu yörede, Türkiye’yle hiçbir etnik başı olmayan Arnavut ve Slav kökenli Müslümanlar en azından kendi topraklarında yaşarken Arnavutça, Bulgarca ve Sırp-Hırvatça konuşurlardı. Yine de Atatürk görünüm olarak yerel Arnavutlara ve Sırplara benziyordu. Tıpkı annesi gibi mavi gözlü, sarı saçlıydı. Baba tarafından dedesinin lakabının ‘Kırmızı’ olması, onun da sarı saçlı olduğunu gösteriyordu. Türk etnik milliyetçiliğine sarıldıktan sonra Atatürk, aralarının Türklerin fethinden sonra Balkanlar’a yerleşen Türk göçebeleri (Yörükler) olduğunu öne sürmüştü... Ama Ali Rıza Efendi ile Zübeyde Hanım’ın bu Türk Yörüklerinin soyundan geldiğini gösteren hiçbir kanıt yok. Atatürk’ün görünümünü Balkanlı atalarından almış olması ve bu bölgeyi ele geçirdikten sonra kuşaklar boyunca yerel halkla evlenen Türklerden anadilini öğrenmiş olması büyük olasılıktır. Atalarının arasında Arnavut ve Slavların bulunması daha akla yatkındır. Etnik Türk olmak için Türk Yörüklerinin soyundan gelmek gerekli değildir.”

Neden sarışın?

Sarışın kelimesinin eski Türkçede sarı anlamına gelen ‘sarığ’ kelimesine son eki eklenerek üretildiği kabul ediliyor. Melanin adlı pigment, saç rengini belirleyen faktörlerden biri. Melaninin iki farklı tonu var: Açığı feomenalinin, koyusu ömelanin. Saçın rengini bunlar belirliyor. Genetik uzmanı Prof. Dr. Tayfun Özçelik, bu melanin tiplerinin yer aldığı biyokimyasal yol ağlarını oluşturan proteinleri kodlayan farklı genler olduğunu söylüyor. Diğer yandan aile ağacı incelemeleri sarı saçın genetik olarak büyük oranda baskın değil, çekinik olduğunu gösteriyor. Esmerlik ise baskın nitelikli. Ama anne babası esmer çocuğun sarışın olması mümkün. Saç rengi tek bir veya kısıtlı sayıda gen tarafından kontrol edilmiyor. Bunun önemli bir delili farklı tonların olması.

Antropolog Timuçin Binder ise ten renginde D vitamininin önemine dikkat çekiyor: “Güneş ışınları insan için yaşamsal önemde olan D vitamini üretiminde gerekli. Afrika koşullarında geçerli olan koyun ten rengi, yani koruyucu filtre, daha az güneş yoğunluğu olan bölgelerde D vitamini üretiminin düşmesine yol açtı. İşte bazı araştırmacılara göre insan ten rengi bu yüzden açıldı. Bazı araştırmacılarsa renk açılımının gerçekleştiği sürenin böyle bir evrimsel değişim için yeterli olmadığına işaret edip bunun yerine cinsel seçmeyi öneriyor. Sarışınlığın buzul çağında, bundan 20 binle 10 bin yıl öncesi arasında bir tarihte çıktığı kabul edildiğinden, cinsel seçme daha inandırıcı. Araştırmacılar bu cinsel seçmenin ardındaki itici gücü nadir renk tercihi olarak açıklıyor ki, erkekler üzerinde yapılan çeşitli testler böyle bir eğilimin olduğuna işaret ediyor.” (Hürriyet)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder