10 Kasım 2014 Pazartesi

Türk gençliğinde Serenay Sarıkaya sendromu!

Hürriyet Gazetesi yazarı Onur Baştürk, Serenay Sarıkaya hakkında ilginç bir yazı kaleme aldı...

İşte o yazı...

Al işte, Medcezir'in alımlı/çalımlı güzel Mira'sı, bir bakanın tekrar bakmak isteyeceği türden bir cazibe halesine sahip oyuncusu Serenay Sarıkaya kendinden yola çıkarak Türk gençliğinin gizli sendromunu ifşa edivermiş: "Yaşım 22, ama ruhum 40!" Yani gencim, tenim pırıl pırıl parlamakta ama gereğinden fazla olgun, fazla durgun, fazla yaşlı hissediyorum demek istemiş Serenay verdiği röportajda. Nedenini de şöyle dallanıp budaklandırmış: "Yedi yıldır bu sektördeyim, hayatım mücadele ile geçti." Aslında Serenay'ın yaşlı hissetmesine neden olan mücadele filan değil. Tam aksine mücadele insanı gençleştirir. 70-80 yaşına gelenler neden hâlâ bir şeylerle meşgul oluyor sanıyorsunuz?

Meşgul olmayı bıraktıkları anda hayatla bağları tamamen kopacağı için... O yüzden Serenay mücadelenin/hayat gailesinin arkasına sığınma.

Aslında senin ve tüm Türk gençliğinin yaşlı hissetmesine sebep olan gençlik denen şahane şelale sürecin zıpır yaşanmasına engel olan şey, kim ne der adlı korku/doğulu motif. Annem ne der, babam ne der, halam ne der, peki karşı komşu ne der, ya arkadaşlarım, onlar ne der? Bu hüzünlü korku ve yitik cesaret öyle güzel kodlanmıştır ki beyinlere; hayatta ne yapmak istediğini, dahası yapmak istediğin şeyi nasıl yapacağını asla bulamaz, savrulur (ve de yorulur) gidersin 20'lerin boyunca. O savrulma esnasında elbette hayat/dünya/kainat (toptan) ağır gelmeye başlar ve tabii yaşlı hissedersin. 30'larına gelince rahatlarsın ama. Çünkü ne yapmak istediğini geç de olsa bulmuşsundur. 40'ına doğru gelince de yitik cesaret tamamen yerine gelir ve işte o zaman Benjamin
Button misali kaybolmuş gençlik enerjisiyle zıp zıp zıplarsın 40'larını, hatta 50'lerini sürenlerin hali hazırda 20'lik gençlerden daha enerjik ve atılgan görünmesi/hissetmesi bundandır. Barajın kapağı ancak açılabilmiştir! Ortalığı sular sellerin götürmesi için fazla beklenmiştir. O yüzden, sen sen ol Serenay geç olmadan aç barajın kapaklarını! Boşver, rahatla, kasma, enerjini taşır, "Ama mücadele ediyorum ben" cümlesine sığınma, çık o delikten, karış gitsin. İstediğini yap. Özgürleş. Seninle beraber tüm (ey) TR gençliği de tabii.

Ben de niye pazar pazar böyle coşup motivasyon konferasındaymış gibi satırladıysam,  inanın bilemiyorum. Baraj kapağımı tekrar kapatın derim, sızıntı yapıyorum galiba, ondandır.. orada koleksiyonu ilk kez satışa çıkarıyor. Hafta içi yine böyle olmuş. Herkes akın etmiş ve bir alışveriş çılgınlığı yaşanmış. Klasik, "Onu ben seçmiştim şıllık" dirsekleri atılarak kasaya koşulmuş, filan... Anlamadığım, davet öncesi objektiflere gayet cool/cici pozlar vererek gülümseyenlerin bir anda nasıl böyle çıldırıp canavarlaştığı...

Serenay Sarıkaya fotoğrafları...


















Hiç yorum yok:

Yorum Gönder