“Her insan mutlu, özgür, sevgi dolu, bolluk ve bereket içinde bir yaşam sürme bilinciyle doğar. Ancak hayata geldiği andan itibaren güvensiz, korkulu ve endişeli bir ortamın içinde bulur kendini. Anne-babası ve etrafındakiler sistematik olarak olumsuz zihin bombardımanına tutar. Korktuğumuz için korunmuyoruz. Aksine, korktukça hata yapıyoruz ve kaybediyoruz”
Korkularımızın geçmişte yaşadığımız olaylardan ya da gelecekle ilgili endişelerimizden kaynaklandığını söyleyen Spiritüel Gelişim Danışmanı Gülnur Ünal, “Her insan mutlu, özgür, sevgi dolu, bolluk ve bereket içinde bir yaşam sürme bilinciyle doğar. Ancak hayata geldiği andan itibaren güvensiz, korkulu ve endişeli bir ortamın içinde bulur kendini. Anne-babası ve etrafındakiler sistematik olarak olumsuz zihin bombardımanına tutar. Korktuğumuz için korunmuyoruz. Aksine, korktukça hata yapıyoruz ve kaybediyoruz” diyor.
Hayatlarımızı bizler değil korkularımız yönetiyor. Hayat akıp giderken tek yaptığımız korkmak ve korkularımızdan korunmak… Çok sevmekten, yalnız kalmaktan, yaşlanmaktan, kilo almaktan, aldatılmaktan, sorumluluk almaktan, ölümden, sevdiklerimizi kaybetmekten, hastalanmaktan, parasızlıktan, başarısız olmaktan, insanların güvenini yitirmekten ve daha pek çok şeyden korkuyoruz… Korkuyoruz da korkuyoruz. Ve korkularımızın arkasına saklanarak hayatı ıskalıyoruz…
Peki nerden kaynaklanıyor bu korkularımız? Bu korkularımızdan kurtulmak mümkün mü?
Korkularımızın ya geçmişte yaşadığımız olaylardan ya da gelecek endişesinden kaynaklandığını söyleyen Spiritüel Gelişim Danışmanı Gülnur Ünal, “Nelerden korkuyorsak aslında onu yaşıyoruz. Aklımıza gelen başımıza geliyor. Korktuğumuz için korunmuyoruz. Aksine, korktukça hata yapıyoruz ve kaybediyoruz” diyor.
Korkuyu bir olayı algılama ve ona yüklediğimiz anlam neticesinde yarattığımızı söyleyen Gülnur Ünal, geçmişte yaşadığımız tecrübeler neticesinde de karşılaştığımız davranışlara bir takım anlamlar yükleyerek korkular yarattığımızı ifade ediyor.
Çocukluğumuzdan beri negatif kodlanıyoruz
Oysa her insan mutlu, özgür, sevgi dolu, bolluk ve bereket içinde bir yaşam sürme bilinciyle doğar. Ancak hayata geldiği andan itibaren güvensiz, korkulu ve endişeli bir ortamın içinde bulur kendini. Anne-babası ve etrafındakiler tarafından sistematik olarak olumsuz zihin bombardımanına tutulan çocuklar, bilinçsizce boş zihinlerine bunları kaydeder. Bu kayıtların onların hayatı olacağını bilmeden… Özellikle de ilkokul çağlarında, tüm hayatını etkileyecek enerjileri ve kayıtları kabul ederler. Gülnur Ünal hepimiz için tanıdık gelen olumsuz cümlelerden bazılarını bize hatırlatarak konuşmasını sürdürüyor: “Koşma düşersin, çok hareket etme terlersin, yemeğini bitirmezsen arkandan ağlar, bırak sen yapamazsın, kazanamazsın boşuna girme, uyumazsan Sabah uyanamazsın, elimden tut yoksa kaybolursun, dondurma yeme hasta olursun, ders çalışmazsan asla başarılı olamazsın, onların içinde senin hiç şansın yok ki, bu kadar çalışmanın bir anlamı yok, çalış çalış nereye kadar, çalışarak zengin olmanın imkanı yok, zenginler kim bilir o parayı nasıl kazanıyor, dikkat et hasta olursun, en az iki yabancı dil bilmeden iyi bir iş sahibi olamazsın, üniversitede okumadan asla olmaz… Bunları daha da çoğaltabiliriz. Çocuklukta aldığımız kayıtlar, fark edilip dönüştürülmezse hayat boyu bizi etkilemeye devam ederler.”
Neyle ilgili sorun yaşıyorsak ona dair korkularımız var
Olumsuz düşüncelerimizin temelinde genellikle içimizde gelişip büyüyerek hayatımızı kontrol altına alan bu korkularımızın yattığını söyleyen Gülnur Ünal, “Yaşamımızda neyle ilgili sorun yaşıyorsak mutlaka ona dair geçmiş ya da gelecek korkularımız var” diyerek konuşmasını şöyle sürdürüyor: “Güzel bir hayat istiyorsak, atmamız gereken ilk adım korkularımızla yüzleşmek… Aksi takdirde korkularımız olumsuz düşünceleri yaratır ve güçlendirir. Ancak korkularımızı yok etmeye çalışmak yerine dönüştürmek için çaba göstermeliyiz. İnsanların kendilerini güvende hissettikleri konforlu ortamlarının değişmesinden korku duyarak buna karşı direnç gösterir. Ancak ilerlemek ve gelişmek için değişimi kabullenme cesaretini göstermek gerekiyor. Her yenilik içinde bilinmezlik taşıdığı için korku yaratır ama bu duygunun kararlarınızı engellemesine izin vermeden onunla birlikte hareket etme becerisini göstermelisiniz.”
Korkunun şimdiki zamanda var olmadığını, kaynağının geçmiş deneyimler ya da gelecek kaygısı olduğunu ifade eden Gülnur Ünal, “Korkunuzu dönüştürmek için geçmişin gölgesinden ve geleceğin kaygısından kurtulup ‘anda’ kalmayı başarmalısınız. Ve en önemlisi de sevgiyi hissetmelisiniz. İçinizde var olan sevgiyi açığa çıkartarak benliğinizle uyum içinde olduğunuz zaman kendi yarattığınız korkuların da farkın varacak ve dönüşmesine izin vereceksiniz” diyor.
Korkularınızla yüzleşin ve vedalaşın
“Korkularımızla dönüşü olmayan sözleşmeler imzalamıyoruz. Korkunuzla yüzleşip, dönüştürmek için adım attığınızda sözcüklerin büyüsünden de yararlanın” diyen Gülnur Ünal her gün tekrarlamanın faydalı olacağı olumlama cümlelerini şöyle sıralıyor:
Gelecek korkusu: “Yaşamın akışına güveniyorum.”
Başarısızlık korkusu: “İstediğim her şeyi başarabilecek güçte olduğumu biliyorum.”
Değersizlik korkusu: “Ben çok değerliyim.”
Kaybetme korkusu: “Ben sahip olduklarımı özgürce seviyorum.”
Yetersizlik korkusu: “Ben yeterliyim kendi iç gücüme inanıyorum.”
Parasızlık korkusu: “Bolluk, bereket içindeyim.”
Hastalık korkusu: “Ben sağlıklı yaşamayı seçiyorum ve bedenime değer veriyorum.”
Sevilmeme korkusu: “Kendimi çok seviyorum.” Milliyet
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder